°
İnsanların dünya ve varlık algısı ne kadar subjektif olursa olsun değişmeyecek gerçekler vardı.
Ah, diye düşündü Ryuuji. Okuldan birkaç dakika mesafedeki bir parkta oturmuşlardı ve ona hararetle yeni okuduğu bir kitabın konusunu anlatan Daisuke'yi izliyordu. Çocuk en başta onu kitabı okumaya ikna etmeye çalışmış, başarısız olduğuna inanınca ise kitabı bütün detaylarıyla anlatmaya girişmişti. Biraz daha ısrar etseydi Ryuuji'yi yapmaya ikna edemeyeceği şeylerin sayısı çok azdı halbuki.
Her ne olursa olsun değişmeyecek gerçekler vardı. Gökyüzü maviydi mesela, yaz geldiğinde ısınan hava kaçınılmazdı. Daisuke Nakamura gülüşüyle, dikkat etmeyenin göremeyeceği gamzeleriyle ve havayı dolduran sesiyle insanı kendine hayran bırakan bir yapıt, doğa ananın bir şaheseriydi.
Ve Ryuuji Furuya, Daisuke Nakamura'yı seviyordu.
****
Dürüst konuşması gerekirse, Ryuuji okul çıkışında zaman geçirmek isteyip istemediğini sorduğunda nasıl bir cevap beklediğinden emin değildi.
Daisuke en beklenmedik anlarda kopan bir fırtına gibiydi, yeterince dikkatli incelenmediği sürece ne zaman ortalığı birbirine katacağını anlamak olası değildi. Ancak aldığı -her ne kadar tereddütlü gözükse de- olumlu cevap onu şaşırtmadı.
Çünkü Ryuuji de saf değildi.
Genel insan kitlesinin aksine yersiz öfke ve dikkatli bir tutum arasındaki ayrımı yapabiliyordu, canı yanmış bir insanla sağlıklı iletişim kurma yetisine de sahipti.
Çünkü her şey bir yana, Daisuke dürüsttü. Öfkesini de takdirini de ifade etmekten kaçınmıyordu, koca bir gülümsemenin ardında bir oyun döndürmüyordu. Sadece mimik ve hareketlerinden bile kendisi olduğu anlaşılan bir insanın etrafında bulunmak rahat bir nefesti, verdiği ferahlık hissi her seferinde daha fazlası için arayışa çıkmasına sebep oluyordu.
Çünkü Ryuuji, hayatı boyunca durmadan çalışan zihninde bir boşluk yaratan, kendisini dingin hissetmesine sebep olan, kelimeleri kifayetsiz bırakan o hissiyatı kovalıyordu.
İçinden bir ses Daisuke'nin o konuda hiç zorluk çekmeyeceğini söylüyordu. Ryuuji ne kadar kelimeleri kendi isteğine göre bükmekte iyi olsa da konu kendi hislerine gelince elindeki bütün kartları kaybediyordu. Sözler ve harflerde kendini bulan, ama yine de olabildiğine dürüst ve dobra olmayı başaran Daisuke'ye karşı bir merak beslememesi mümkün olamazdı.
Bu yüzden Daisuke'yle zaman geçirmek istemesi doğal, Daisuke'nin güvenini kazandığına emin olduğu zaman ise bir fırsat bulması tamamen mantık çerçevesindeydi.
Bahsi geçen kişinin adil olmayan bir biçimde çekici olması, Ryuuji'nin alacağından emin olmadığı evet cevabı karşısındaki sevinciyle alakasızdı-- ama belki de inkar etmenin de anlamı kalmamıştı. Çünkü her şeyden öte, Ryuuji'yi sarıp sarmalayan bir istek vardı artık.
****
İnsanlar basit varlıklardı. Birkaç süslü söze kanıp kendi tecrübesizlikleri ve kıskançlıkları içinde boğulurlardı ve ne uğruna? Birkaç sözde arkadaş? Tanınmışlık? Sevilmiş hissetmek?
Kaybedecek bir şeyi olmadığını sandıklarında insanların ne kadar da dürüst davrandıklarını görmek, özlerine dönüşüne şahit olmak hep belki de doğru olmayan bir tatmin olmuşluk hissiyatı yaratmıştı onda. Elindekilere sıkı sıkı tutunma çabasıyla yalanlardan inşa edilen maskeler tek tek yerle bir olurdu her seferinde.
Ama asıl büyüleyici olan en başında hiçbir şeyi olmadığına inananlardı. Bencilliğini tanıyıp onu kucaklayan ve maskelerinden kendi çabasıyla kurtulan, sadece hayatta olmanın tadını çıkarmaya çalışanlar... Dürüstlük de bu değil miydi zaten? Kendisi için yaşadığını öğrenip benliğini arındırma kudretini gösteren, topluluklardan farklı olma pahasına kendi doğrularını takip eden insanların iradesi takdire şayandı.
Ve Ryuuji, defalarca kendisinin ipin hangi ucunda olduğunu keşfetmekte başarısız olmuş, bunun yarattığı umursamazlıktan kurtulmanın nelere mâl olacağını anlamaya çabalamaktan alıkoyamamıştı kendini.
Tam da bu yüzden ona bakma zahmetini gösterenlere ruhu transparan olan Daisuke karşısında gözleri kamaşmıştı.
****
İçinden bir ses, birkaç yıl önceki Ryuuji'ye çok benzeyen bir ses ona gülüyor, alayla takip ediyordu onu. Yaşam sonsuz bir mücadele, hayatta kalmak ise her koşulda elinden gelenin en iyisini ortaya koymaktı.
Ve Ryuuji çok, çok yorulmuştu.
Onun gibi büyük hedefleri olan birinin hayatında mânasız kafa karışıklıklarına yer yoktu.
Ne mutlu ona ki Daisuke'nin yanında zihni yalnızca berrak ve kalbi reddedilemeyecek biçimde hayatta hissetmişti.
Biraz için olsun birine sığınabilmek istemek o kadar mı bencilceydi?
****
"Hey, Daisuke.""Hmm?"
"Önümüzdeki hafta olan fuara birlikte gitmek ister misin?"
"Dönem bittikten hemen sonra olan mı? Yani tabii isterim ama, fuar şehrin öbür ucunda. Sana özellikle uzak kalmıyor mu?"
"Eh, sıkıntı değil. Tatilde yapacak daha iyi bir şeyim yok."
Yalan da değildi, Ryuuji tatilde yapacak tonlarca aktivite bulabilirdi ama hiç biri bununla yarışamazdı.
"Tamamdır o zaman."
"Ne zaman buluşacağımızı sonra kararlaştırırız?"
"Kesinlikle."
Uzun zamandır ilk defa, Ryuuji'nin içini büyük bir rahatlama hissi doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐍𝐂𝐄 𝐔𝐏𝐎𝐍 𝐀 𝐓𝐈𝐌𝐄 // Victory Kickoff (ASKIDA)
Fanfiction- İlk boyxboy Victory Kickoff hayran kurgusudur. ° "𝘖𝘯𝘤𝘦 𝘶𝘱𝘰𝘯 𝘢 𝘵𝘪𝘮𝘦 𝘵𝘩𝘦𝘳𝘦 𝘸𝘢𝘴 𝘢 𝘣𝘰𝘺, 𝘩𝘦 𝘱𝘳𝘰𝘷𝘦𝘥 𝘮𝘦 𝘵𝘩𝘢𝘵 𝘪 𝘥𝘪𝘥𝘯'𝘵 𝘯𝘦𝘦𝘥 𝘢 𝘱𝘳𝘪𝘯𝘤𝘦𝘴𝘴 𝘵𝘰 𝘩𝘢𝘷𝘦 𝘢 𝘩𝘢𝘱𝘱𝘺 𝘦𝘯𝘥𝘪𝘯𝘨." ° ~ Kullanılan gör...