letter and pain

1.9K 58 15
                                    

Nisa

Bavulumu ileri doğru sürdüm. Bunu yapmam gerekiyordu. Bunu bir şekilde yapmam gerekiyordu. Elimdeki zarfı daha sıkı tutup arkamı döndüm. Neredeyse bütün arkadaşlarım buradaydı. Hepsiyle teker teker vedalaşmış olduğum için el sallamakla yetinmiştim. Gözlerim Ogeday'ı bulduğunda yutkundum. Bunu yapmalıydım.

Hızlı adımlarla yanına gelip sarıldım sıkıca. İlk başta anlam verememiş de olsa kollarını sarmıştı bana sonradan. Son kez uçak anonsunun yapılması ile geri çekildim. Elimdeki zarfı eline tutuşturdum hızlıca.

"Hemen okuma tamam mı?"

Ogeday

Nisa sabah gitmişti. Bizse İhsan'ların evinde oturmuş sohbet ediyorduk. İçimde anlam veremediğim bir huzursuzluk vardı. Belki de Nisa'yla tanışmamızdan itibaren hiçbir zaman bu kadar uzak olmamış olmamızdı. Muhtemelen şu an uçağı inmişti ve Amerika'daydı.

Bana verdiği zarfı açmıştım. İçinde birkaç kağıt vardı ve bir şeyler yazıyordu. Yalnızken okumak istediğim için açmam ve kapatmam bir olmuştu.

Daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım. Elimdeki birayı kafama dikip bahçeye çıktım. Ne yazdığını deli gibi merak ediyordum. Neden gitmeden önce tereddütlü bir şekilde onca kişi arasından bana mektup yazmıştı?

Kağıtları elime alıp okumaya başladım.

Ogeday,

Seni ilk gördüğümde yaşadığım duygu karmaşasını, sanki senin tarafından bedenime zincirler vurulmuşçasına sana çekilmemi, gülümsemeni ve talihsiz bir şekilde yere düşen bana kayıtsız kalmayıp asla tanımadığın bana nasıl yardım ettiğini düşünmekten uyuyamadığım o geceyi hatırladığım her anda yüzümde kocaman bir tebessüm oluşuyor.

   Yazın her akşam sen arkadaşlarınla birlikte basketbol oynarken seni uzaktan da olsa izlemek için ve sana bir nebze de olsa yakın olabilmek için istisnasız olarak her akşam sahile giderdim.

   Belki bir gün gözlerin bana takılır da sana nasıl ilgiyle baktığımı görürsün diye bundan endişe duyar ve yanımda bir kitap taşırdım. Ne zaman dikkatini çevrene versen veya benim olduğum tarafa bakacak olsan önümdeki kitaba odaklanır rastgele cümleleri okurdum telaşla. Bir yandan da bana bakıyorsan beni sürekli kitap okuyan ergen bir liseli kız olarak görmemeni dilerdim içimden. Tabii sen asla bana bakmazdın. Bir kere bile.

   Seni yalnız gördüğüm o kadar az an olmuştur ki neredeyse hatırlamıyorum bile. Her zaman yanında en yakın arkadaşlarından biri olurdu veya hep birlikte olurdunuz grupça.
Bazen arkadaşların kız arkadaşları ile birlikte gelirdi sahile. O akşamlarda ise deniz kenarında içki içer, şarkılar söylerdiniz. Seni o kızlarla yakın görmek beni incittiğinden seni göreceğim için hevesli bir şekilde geldiğim yolu ağlayarak dönerdim o akşamlarda.

Çok iyi hatırlıyorum. Temmuz'un başıydı. Doğum günümü kutlamak için ailemle evimizdeydik. On sekizinci yaş günüm olduğu için ayrı bir mutluydum o gün. Taa ki arkadaşlarımla buluşacağımı söyleyip evden çıkana kadar. Artık yetişkin olduğum için kendimde yersiz bir özgüven vardı. Sanki bir anda bana bakmaya başlayacakmışsın gibi saçlarımı açmış ve güzelce taramıştım. Elimden geldiği kadar makyaj yapıp güzel beyaz bir elbise giymiştim. Kendimi o kadar güzel hissediyordum ki senin etrafına geldiğimde en yakın arkadaşlarından birinin bile bana baktığını hissetmiştim. Tabii sen asla bakmadın.

Doğum günümü o kısa beyaz elbise ile bütün gece seni izliyerek geçirmiştim. Doğum günüm olması dışında herhangi bir farklılığı yoktu. Önceki gecelerde olduğu gibiydi. Ta ki o gelene kadar. Seni daha önce hiçbir kızla görmediğim kadar samimiydin onunla. Uzun ince bacakları ve beline kadar uzanan sarı saçları vardı. Mavi gözlerin ilgiyle onun yüzüne bakıyordu, dikkatli bir şekilde onu dinliyordun.
Biraz daha sohbet edip ayağa kalkmıştınız. Elleri ellerini bulmuştu ve birbirinize git gide yakınlaşmıştınız. Dudaklarınız buluştuğunda ilk kez kırıldığımı hissetmiştim. Sanki bunu bana bilerek yapıyormuşsun gibi orayı terk etmiştim. Eve yürürken sessizce ağlıyordum ve bu bütün gece böyle devam etmişti.
On sekizinci yaş günümü hep böyle hatırlarım.

baseroxia || ognis (one shots)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin