0.7

185 15 16
                                    

~Takemichi~

Gözlerim kararmıştı ama sanki bu kararma bir salise sürdü kararma değildi ama sanki zorunlu bir şekilde gözlerim kapalıydı. Çok zorda olsa açtım. Hanma karşımdaydı, onun gözleri kapalıydı. Daha 2005'e gelmemiştik. Peri kızının içindeydik büyümüştü. Gözlerim etrafa kaymaya başladı. Çok hızlıydık. Sanırım zamanda geri gidiyorduk, bu şekilde bir seyahat gibi.

Etrafa bakmaya sürdürürken gözüme farklı Takemichi'ler çarpmaya başladı. İlk gördüğüm Takemichi ağlıyordu?!? Ama ben ağlamam ki. Bakmaya devam ederken daha değişik Takemichi'ler görüyordum. Agrasif Takemichi, pembe saçlı Takemichi, korkak Takemichi, çelimsiz Takemichi ve daha niceleri. Karikatürler halinde ertafımdan geçiyorlardı.

Anlayamıyorum bunlarda ne oluyor.

Aklıma ilk gelen şey kendi geçimişime baktığım oldu, ama ben geçmişte böyle şeyler yapmadığıma eminim. Bu demek oluyor ki, çoklu evren yasası gerçek. Diğer bir deyişle 'paralel evren'.

Hızımız artınca gözlerim istemsizce kapandı. Sanırım varıyorduk.

_____________

Gözlerimi açtığımda elimde oyuncak bir tren vardı. Küçücük bir bedenin içindeydim. Yani bu demek oluyor ki şuan 2005 yılındayız.

Erafıma baktım annem karşımda eski tuşlu telefonlarla konuşuyordu.

Çok genç Çok güzel!

Annemin genç halini görmek beni duygulandırdı. Onun genç halini görmek çok güzel bir duygu.

Odayı tanımak biraz zor oldu ama benim odamdaydık. Etrafta çok fazla oyuncak oldupu için anlamak uzun sürdü. Elimdeki oyuncakla oynamayı bıraktığımiçin annem telefonunu kapatıp bana yaklaştı. Ve beni kucağına aldı.

"şen acıktın mı Takem?... Hadi gel mutfağa gidelim~"

Gerçekten çok tatlıydı. Ama benim şuan ne yapmam gerkeiyor.

Benim şimdi 3 yaşında ki bir bebeğin taklidini mi yapmam lazım?!

Direkt bebek olmadığımı söyleyebilirim ama peri kızı bize bunun hakkında hiç bir şey söylemedi. Mantıklı olan söylememek şuanlık. Vereceği tepki kötü sonuçlara neden olabilir.

Annem beni kucağından indirip yere oturtu.

Üç yaşındaki bir bebek konuşabilir mi? Bebeklerle alakalı pek bir bilmiyorum... En azından kendi bebekliğimle alakalı.

Annem  bana tavuk çorbası yapıyordu. Muhtemelen yürüyebiliyordum. Eğer yürüyemiyorsam bu çok büyük sorun olur...

Ayağa kalkmayı denedim, evet kalkabiyordum. Ama bu beden çok çelimsiz hissetiriyor. Annem anlattıklarına göre ben bu zamanlarda sürekli eşyala vurduğum için annem beni biraz büyüdükten sonra dövüş kursuna yazdırmıştı. Böylelikle Mikey ile tanışmıştım.

Mikey aslında sevgilim değil. Ama herkesin böyle bilmesini istedi. Arkadaşlarım hatta ailemde böyle sanıyor. Bende çok sorun etmiyorum.

Yürümeye başladım, bu beden sanki topuklu ayakkabı üzerinde yürüyorum hissiyatı veriyor. Çok zor ve titrek. Adımlarıma dikkat ederek attım. Muhtemelen şuan çok tuhaf duruyorum. Umarım endişelenmezler. Bu bedene hemen alışmam lazım. Yoksa Hanma'yı bulamam.

Zorlanarak attığım adımlarla mutfaktan çıktım. Kolidorda evi turluyordum. Hanma'nın evi nerede onu bile bilniyorum ama eğer kendi zamanıma geri dönmem gerekiryorsa evden çıkmam lazım.

Ama dur... Ben kendi zamanıma döndüğümde küçük ben de kendi zamanına döner, annemden uzakta yapamam bunu, yoksa bu geleceği değiştirir. Kötü anlamda.

O zaman hanma ile annelerimiz ile birlikte buluşmalıyız. Ama bunu nasıl yapıcaz ki? Çocuklar nerelerde buluşabilir? Park olabilir galiba?

Muhtemelen Hanma'da benimle aynı şeyleri düşünüyor. Onu orada bulma ihtimalim çok yüksel sonuçta Hanma zeki biri. Galiba. Bir fırsat bulup parka gitmeyi istemeliyim.

Bunları düşünürken çoktan duraksayıp yere oturmuştum. Küçük bacaklarımla bağdaş kuramamış, bacaklarımı uzatarak oturmuştum. Birden odadan abim çıktı.

-yazmayı unuttuğum bir ayrıntı abisi iki sene önce intihar etti. Yazmayı unutmadım da konusu geçmedi diyelim, yazar notu:)-

Abi, a-bim, hayır hayır hayır. Onu çok özledim hayır.

Kendime hakim olamayıp ayağa kalktım. Ve hemen abimin üstüne atladım. Beni kucağına aldı... Kokusunu çok özlemişim.

"Take noldu abicim, bir şey mi seni korkuttu? Böcek mi gördün?"

Sesini bile özlediğim abim konuşuyordu. Dayanamayıp ağlamaya başladım. Yapabileceğim başka bir şey yoktu. Onu çok özlemişim.

"p-par-ka g-gideli... m"

Böyle bir duruöda konuştum.tuhaf bir tepki vermedi. Bu konuşabiliyor olduğumu gösterir. Ağladığımı fark edip, beni daha sıkı tuttu.

"Take, neden ağlıyorsun? Böcek dediğim için mi?"

Evet eskiden böceklerden çok korkardım hatta isimlerini duymaya bile katlanamazdım. Ama abimin sesinde  şevkat çok tatlıydı. Ne yapabilirdim ki, iki sene önce kaybettiğim abim karşımda duruyordu. İntihar ettiği söylenen ama benim böyle bir şeye bile ihtimal vermediğim abim.

Abime daha sıkı sarılıp kokusunu içime çektim. Seni istiyorum abi.
Eğer zamanda yolculuk edebilme gücüm varsa neden öldüğünü ve eğer intihar ettiysen buna engel olmadan yaşamayacağım.

Ben cevap vermeyip ağlamaya devam edince, abimin endişesini hareketlerinden okudum. Bana bu kadar çok değer veren birini burada bırakmak istemiyorum.

"Tamam o zaman parka gideriz. Kardeşimin canı parka gitmek istiyorsa onu asla kırmam."

Abimin bana gösterdiği ilgi bana eski zamanları hatırlattı. İlk çete kurudğumda bana zarar gelmesinden korkup her kavgamında ve her toplantımızda yanımda olması aklıma geldi. Sen çok iyi bir abiydin.

Seni bırakmak istemiyorum...

"t-tamam, am-a annem yem-ek..." cümlemi bitirmeden abim anlamıştı.

"tamam, tamam kendini zorlama. Ağlamak kötü bir şey değil. Hadi yemek yemeye gidelim. Annem beklemesin."

Sanırım gelecek biraz olsun beni beklemek zorunda.


Duygusal bir bölüm geldi. Paralel evren çok pararlel olmuş.

Neyse seviliyorsunuz :3

Tokyo Revengers / Paralel EvrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin