5'

338 38 18
                                    

Her zaman okulun ilk günleri gergin olurdu Jeno. Kimler gelmiş kimler gitmiş çok merak ederdi, yeni ve gereksiz sürprizler sinir bozucuydu ona göre.

Fakat bu sefer ayrı bir gerginlik vardı üzerinde.

Okulun bahçesine giriş yaptığında etrafına bakındı arkadaşlarını görmek için, insanlar... çok fazla olmaları bunaltıyordu Jeno'yu. Her zamanki gibi geç gelmişti. Bu kalabalıkta arkadaşlarını nasıl bulacağını bilmediğinden Renjun'i arayıp soracaktı, tam telefonunu çıkartıyordu ki ismini söyleyen tanıdık sesle o tarafa döndü. "Hey Jeno! Buradayız." Bir ağacın altından el sallıyordu Renjun ona. Etrafında diğer arkadaşları da vardı, sırrını bilen kim varsa.

Oraya doğru gitti hızlı ve gergin adımlarla, "bekleye bekleye ağaç olduk, hatta Mark o kadar sabırsızlandı ki gerçekten ağaç oldu," diyip eliyle yaslandığı ağacı gösterdi Yangyang, "değil mi Mark?" Hepsi kahkahalara boğulmuştu, o kadar komik olmasa da bu saçma esprileri özlemişlerdi belli ki. Yangyang'ın hemen yanında ona ters ters bakan Mark daha da komik duruyordu. Seneye saçma hareketleriyle insanları güldürerek giriş yapmıştı Yangyang. Mark'ı görmezden geliyordu ve hâlâ komikti.

Bir süre sonra kahkahalar kıkırdamalara, kıkırdamalar gülümsemeye döndüğünde herkes rahatlamıştı. Yangyang 'a' dese gülüyorlardı zaten. "O değil de neden sınıfa çıkmıyoruz?" Jeno'nun sorusuyla göz devirdi Haechan, "ilk gün müdür konuşmasını yapmadan yukarı çıkarttıkları nerede görülmüş Jeno?" Ensesini kaşıdı Jeno aptallığının verdiği utançla, "ah doğru ya."

Birbirlerini uzun bir yazdan sonra gördükleri için bol bol konuşmuş gülüşmüşlerdi, sıra müdür konuşmasına geldiğinde oflaya oflaya kendi sınıflarının hizalarına geçtiler, Chenle ve Jisung dışında hepsi aynı sınıftaydı, onlar da bir yaş küçüktü diğerlerinden. Sırada beklerken, küçük bir çocuk gibi iki eliyle çantalarının kulpundan tutmuş, yeni simalar aramak için etrafa bakınıyordu. Ajan gelmiş miydi, gelecek miydi hiçbir fikri yoktu ama korkuyordu işte. Hele o kişi filmlerdeki gibi sadece insanların yüzüne bakarak katilin kim olduğunu anlıyorsa işi zordu.

Müdür uzun uzun konuşup herkesin yeni okul senesini kutlamıştı, marş okunmuş ve bütün sınıflar sırayla yukarı çıkmışlardı. Sonunda sınıfa girdiklerinde her zaman nasıl oturuyorlarsa şimdi de öyle oturdular. Yangyang ve Haechan tahtanın hizasında en öne, onların arkasında Mark ve Renjun, o ikisinin arkasında ise Jeno tek başına. Yanında birisi olursa asla rahat etmezdi Jeno, her mekanda yayılan bir insandı ve kendisiyle birlikte bütün eşyalarını tek bir çizgiye sığdırmak ona zor geliyordu. Uyurken kollarını sıraya koyduğunda bile çoğunu kapatıyordu sıranın. Yanına yanlışlıkla birisi otursa çok fazla dayanamıyor ve kaçıyordu.

Önündeki Renjun'i dürttü Jeno, Renjun arkasına döndüğünde ise sorusunu yöneltti, "baksana Renjun, sence sınıf hocamız kim?" Renjun düşündü bir süre, "Jung Jaehyun olabilir." Jeno yüzünü buruşturdu, onu kesinlikle istemiyordu, "neden o olsun ki?" Renjun omuz silkti, "geçen sene biricik sınıf hocamız öldükten o girmişti bize, belki hâlâ öyledir diye düşünüyorum." Jeno gözlerini devirdi ve arkasına yaslandı, Renjun önüne döndüğünde saniyeler sonra sınıfa hoca girdi. 'Ah cidden,' diye geçirdi içinden Jeno, 'şu Renjun bir kez haksız çıksa ne olur?'

Sınıf ayağa kalktı, hoca tarafından yöneltilen emirle de geri oturdular. "Selam arkadaşlar, beni tanıyorsunuz geçen sene sizin sınıf ve rehber hocanız olmuştum, tanışmaya gerek yok böylelikle ama..." o sırada sınıf kapısı tıklandı ve sınıfa iki tane öğrenci girdi. Jeno'nun kalbi çarpmaya başlamıştı. "Bunlar yeni öğrenciler, lütfen kendinizi tanıtın." Jeno bunalmışlıkla kravatını gevşetti. Hava zaten sıcaktı ve Jeno heyecandan oturduğu yerde terlemeye başlamıştı.

agent • nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin