agent • nomin ✓

50'

"Hayatımda hiç bu kadar hızlı araba sürmedim." Arka koltuğa hızla binen Jeno'ya göz devirdi Mark. O mesaj atar atmaz Haechan ile çıkmışlardı hemen. "Ne olduğunu anlatacak mısın?" Jeno öne doğru uzanıp telefonunu Mark'ın eline tutuşturdu, "Şu konuma sür hemen, ben anlatırım." Mark yol tarifine bakıp gaza bastığında Haechan gidecekleri yeri incelemeye başlamıştı. "Dağın tepesinde bir villada ne işimiz var?" Yüzünü ovaladı Jeno, sakinleşmeye çalışıp. İnsanların sabredememesi sinirine dokunuyordu. "Orada yaşıyormuş." dedi sakince. Mark ve Haechan sessiz kaldı, kimden bahsedildiğini anlamışlardı gayet.

"Görüştükten birkaç saat sonra yazdım ama bu saate kadar cevap alamadım. Sınıf grubundan Jaehyun Hoca'nın numarasını buldum ve ona yazdım mecburen. Az önce beraber olduklarını ve dalgın göründüğünü söyledi, ne yapacağı belli olmaz falan diyince bende hatlar kesildi zaten. Konum isteyince de verdi." Gerginlikten tırnaklarını kemirmeye başlamıştı bile. Herhangi birinden ses çıkmadı uzun süre, Mark zaten yola odaklanmıştı, hızlı olup kaza yapmaması gerekiyordu. Ehliyeti yeni aldığı için çok da çevik değildi araba sürmek konusunda. Haechan kafasını arkaya çevirip Jeno ile göz göze geldi. "Neden Mark size geldiğinde onunla konuşmadın?"

"Aslında istiyordum çünkü teşekkür etmem gerekiyordu ama habersiz iş çevirdiği için de kızgındım. Daha kafamı toparlayamamışken cümlelerimi toparlayabileceğimi sanmıyordum bu yüzden sonra konuşmaya karar verdim. Zaten Jaemin'e ulaşamamanın gerginliği vardı üzerimde." Haechan kafa sallayarak anladığını belirtti. Önüne döndü ve camdan dışarı bakmaya başladı. "Oraya gidince ne yapmayı düşünüyorsun?" Bu sefer konuşan Mark'tı. Dikiz aynasından Jeno'ya bakıyordu arada. Jeno'nun kafası aşağı bakıyordu hep, iç çekip duruyordu.

"Duruma bağlı ama planlarımda özür dilemek var. Onu dinlemediğim için." Mark'ın ağzından iğneleyici bir gülüş çıktı. "Ben demiştim." demek isterdi ama yapmadı. "Ne o?" dedi Jeno, kafasını kaldırıp, "Yaptıklarım saçma olabilir ama her şeyin benim için üst üste geldiğini fark etmediniz mi, sadece Jaemin mi derdim sizce? Ailem benimle hâlâ konuşmuyor." Sesi titredi sonlara doğru, camdan dışarı bakmaya başladı, daha fazla konuşmak istemiyordu. Kimse de konuşmamıştı zaten. Geriye kalan yol kısa olduğundan konuşma ihtiyacı duymamışlardı da.

Çok da büyük olmayan, sade bir villaydı önünde durdukları. Hemen telefonunu Mark'tan alıp arabanın kapısını açmıştı. "Siz beni bekleyin arabada." Çıktı ve eve doğru ilerlemeye başladı. Bir yandan telefonunu kontrol ediyordu ama ne mesaj vardı ne arama. Evin sadece üst katında yanan hafif bir ışık görünüyordu. Çok belli de olmuyordu ama. Bahçenin girişine geldiğinde bir tane adam çıktı karşısına, güvenlik olmalıydı. "Lee Jeno?" dedi adam. Jeno kaşlarını çattı, Jaemin'in haberi var mıydı yoksa? "Evet." Adam fark etmişti Jeno'nun yüz ifadesini, kapıyı açarken konuştu, "Bay Jaehyun söyledi geleceğinizi." Jeno sadece teşekkür edip bahçeye girdi. Çok sakin ve sessiz bir bahçeydi, evin arka taraflarında birkaç tavşan vardı. Bahçenin tam ortasında pembe bir bahçe takımı vardı. Jaemin'in kendisine has evi olsa anca böyle olurdu, diye düşündü Jeno.

Kapıya geldiğinde zile bastı ve beklemeye başladı. Sanki kapıda bekleyen var gibi açılmıştı hemen. Hatta öyle ki açan kadın gitmek üzere gibi duruyordu. "Hoş geldiniz." dedi ve eğildi. Jeno'yu içeri davet etti ve kendisi kapıdan çıktı. "Afedersiniz, evde başka kim var?" Kadın gülümsedi, "Sadece Küçük Bey." Kapıyı çekti ve Jeno arkasından bakakaldı. Ne olduğu belirsiz bu koca evde sadece Jaemin ve kendisi vardı. İyi mi kötü mü bilmiyordu ama şu an tek merak ettiği, Jaemin'i nerede bulacağıydı.

Direkt olarak merdivenlere yöneldi, odası olsa olsa üst katta olur diye düşündü, dışarıdan gördüğü ışık onun odasından geliyor olmalıydı. Yukarı çıktığında sessiz olmak zorunda gibi parmak uçlarında ilerliyordu. Tek yönlü bir koridor vardı ve tek bir odanın altından ışık geliyordu. Jeno derin nefesler alıp ilerledi kapıya. İlerledikçe fark ediyordu kapının pembe olduğunu, artık Jaemin'in burada olduğundan emindi.