54' final

173 21 52
                                    

jeno'nun dilinden

Bir günün bir ay gibi geçtiği, bol kaoslu o tatil bitmişti. Hayatım boyunca ağlamadığım kadar bu tatilde ağlamış olabilirdim, daha önce hiç bu kadar inişli çıkışlı bir duruma düşmemiştim. Henüz on sekiz olmadan yaşadığım onca şey film olacak nitelikteydi.

Neyse ki ben birinin canını aldım diye hayat benden bir şey almadı. Hatta verdi, bana çok güzel bir insan verdi. Bütün iniş çıkışlarımın sebebi neredeyse oydu ama ben buna olumsuz bakmak istemiyordum. Bakamazdım zaten. Onun sayesinde mutluysam ve vicdanımı yoklayan şeytan ortadan kalktıysa, nankörlük edemezdim.

Arkadaşlarımın hepsinin hâlâ duruyor olması biraz şaşırtıcıydı fakat bundan da rahatsız değildim elbette. Sadece garip geliyordu.

Bunları düşündüğüm yeter bence, artık önüme bakmam lazım. Mesela şu an karşıdan gülümseyerek gelen ikiliye bakıyordum. "Günaydın Jeno!" Haechan'ın neşeli enerjisi bazen sinir bozsa da hoşuma gidiyordu. Aramızda her şeye rağmen gülümseyebilen bir insan olması çok iyi bir şeydi. Ona sarılıp aynı şekilde karşılık verdikten sonra Mark'ın uzattığı eli yeni fark ettim ve daha fazla bekletmeden onunla tokalaştım. Gülümseyip omzumu pat patladı. "Günaydın Jeno Lee, nasılsın?" Her daim düşünceliydi, nasıl olduğumu sormasının sebebi merakıydı. Sormak için soru soran birisi değildi. "İyiyim Mark Lee, daha iyi olamazdım. Sen nasılsın?" Aramızdaki saçma resmiyete güldükten sonra ayak üstü biraz sohbet ettik. Jaemin'i beklediğimi söyledikten sonra beni yalnız bırakmaları gerektiğini düşünüp okula girdiler.

Evet, dış kapıda bekliyordum sabahtan beri. Jaemin erkenden gelirdi ve ben onu karşılamak istediğim için daha da erkenden gelmiştim. Mark ve Haechan'ın erken gelmedeki amacı sıra kapmaktı, emindim ki geriye kalan günlerde hep geç geleceklerdi.

Renjun ve Yangyang barıştı mı bilmiyordum. Grupta başka bir şey konuşulmamıştı ve ben de Renjun'e yazmamıştım. Onunla daha sonra yüz yüze konuşmak istiyordum çünkü açıklamak istediği şeyler olduğundan emindim, mesajla basit bir özür kabul etmeyeceğimi o da biliyordu. Yangyang ile de çok samimiyetim yoktu. Grupta olmasının sebebi önce Haechan sonra Renjun'di. Haechan ile daha önceden tanışıyordu çünkü o ve onun "dedikodu ajansı" aslında bu ikili kurmuştu.

Bir süre sonra Yangyang girdi radarıma. Telefonla konuşuyordu ve yüzü gülüyordu, bu saatte Renjun dışında kimseyle gülümseyerek konuşmazdı, bunlar böylelerdi. O yüzden anladım ki barışmışlardı. Ben de öyle olmasını umut ettiğimden ister istemez gülümsedim. Yangyang telefonuna daha odaklı olduğundan yere bakarak gidiyordu ve beni görmedi. Onunla daha sonra sınıfta selamlaşmayı düşünerek tekrar önüme döndüm. Çok geçmeden okulun biraz ilerisinde lüks bir araba durdu. Kim olduğunu herkes biliyordu. Bilmediğimiz tek şey, Chenle'nun neden özel okulda olmadığıydı.

agent • nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin