23'

188 24 1
                                    

Odasını toplamayı bitirince yatağın dibindeki çantasını aldı ve içinden gerekli olanları çıkarttı Jeno. Matematiği gerçekten kötüydü ve eğer çalışkan birinden ders alacaksa bu kesinlikle en gerekli ders olan matematik olmalıydı. Pijamalarını çıkardı, salaş bir eşofman ve mavi tişörtünü geçirdi. Annesi evde kalır sanıyordu ama az önce çıkmıştı dışarı, arkadaşlarıyla gezmek için. Onlara atıştırmak için bir şeyler getiren birisi olmayacaktı böylece, mutfağa gitti ve bir ümit abur cuburları koyduğu dolabı açtı. Hayal kırıklığı ile geri kapattı boş dolabı. Buzdolabında bir şeyler olmasını umdu ve birkaç adım ilerleyip buzdolabını açtı. Bu kadar hazırlıksız olduğuna lanet etti ve sertçe kapattı buzdolabını. Evine ilk defa gelen yeni bir arkadaşı vardı ve bir şeyler ikram etmeden yollayamazdı. Annesinden böyle öğrenmişti o. Hızla odasına gidip telefonunu eline aldı ve Renjun'e mesaj attı, gelirken bir şeyler almasını söylemek için. Telefonu kapatıp yatağın üstüne fırlatmadan önce saate baktı, bire geliyordu. Renjun'in yolda olmasını umdu ve oturup beklemeye başladı.

Çok geçmeden zil sesi tüm evi doldurdu. Jeno hızla yerinden kalktı ve kapıya ulaşıp kilidi açarak kapıyı kendine çekti. Evde tekken kapıyı kilitlemesini tembihlerdi annesi. Büyük bir gülümsemeyle gelen misafirlerine baktı Jeno. İkisini aynı anda beklemiyordu. Selamlaşma faslından sonra içeri geçtiler, Renjun elindeki poşeti Jeno'nun eline tutuştururken fısıldadı, "Kapıda karşılaştık onunla."

Jeno, Renjun'in aldıklarını kaplara koymaya mutfağa geçerken Renjun Jaemin'e Jeno'nun odasını işaret etmiş, birlikte oraya girmişlerdi. Elleri dolu Jeno odaya girdiğinde yerde oturmuş arkadaşlarına baktı, "Masaya geçemez miydik?" Renjun gözlerini devirdi, "Çalışma masasına üç kişi nasıl sığalım?" Jeno itiraz etmek için ağzını araladığında Jaemin araya girdi, "Yer daha konforlu bence de." Jeno kabullenerek ellerindekileri yere bıraktı ve odadan çıktı, birkaç saniye sonra elinde üç minderle geri döndü. "Bunlara oturalım o zaman."

İkisi kitaplarını hazır edip neylerinin eksik olduğunu kontrol ederken Jaemin, Jeno'nun yeni yıkanmış çarşaf kokan odasında göz gezdiriyordu. Normal bir genç odasıydı, düzenliydi ve boğucu bir havası vardı. Bu boğuculuk Jeno'nun her yere video oyunu posterleri asmasından mıydı yoksa Jaemin'in ilk defa böyle bir durumda olmasından mıydı bilinmez, kaçası geliyordu.

Jeno ve Renjun çalışmak istedikleri konuları Jaemin'e söylemişlerdi ve en basit olduğunu düşündükleri konudan başlamışlardı. Jaemin önce konuyu, sonra soruların nasıl çözüleceğini anlattı. Jeno ve Renjun ilk soruyu çözmeye çalıştığında bir yerden sonra tıkandılar, Jaemin soruyu anlatıp aynı türden bir soru daha buldu ve bunu çözmelerini istedi. Başarıyla çözdüklerinde diğer soru tiplerine de bakmaya başladılar.

Böyle böyle bir saat boyunca durmadan çalıştılar. Bu bir saat içinde sürekli kola, meyve suyu, su gibi ne kadar sıvı varsa tüketen Renjun tuvalete gitmek istediğini söyleyerek odadan çıkmıştı. O yokken Jaemin ve Jeno bir soru daha çözmeye karar vermişti. "Bunu yaparsan bu konuyu da öğrenmişsindir." dedi Jaemin, parmak ucuyla soruya dokunarak. Jeno kitabı önüne çekti ve kambur bir şekilde soruyu çözmeye başladı. Jaemin ise onu izliyordu. Fark etmeden çok yakınına gelmişti.

Jeno'nun yanlış ilerlediğini fark edince onu durdurmak için elini Jeno'nun kalem tutan elinin üstüne koydu Jaemin. "Jeno," dedi ve kendi yüzünü onun yüzüne bakacak şekilde çevirdi. Neredeyse burunları birbirine değiyordu, Jeno'nun burnundan verdiği titrek nefesler Jaemin'in bütün yüzünü yalıyordu. Elleri birbirine temas halinde, yüzleri bu denli yakınken, büyülü bir anın içinde gibi hissetti Jaemin, sıra arkadaşı olmasına rağmen ilk defa bu kadar yakınındaydı şu an.

agent • nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin