Saat sabahın yedisiydi. Jeno şu saate kadar gözünü bile kırpmamıştı. Deli gibi uykusu vardı fakat aklında dönen şeyler Jeno'nun uyumasına izin vermemişti.
Dün gece, Jaemin ile mesajlaşmalarından sonra telefonunu kapatmış, ailesinin yanına gitmişti. Anne ve babası her şeyden habersizdi her zamanki gibi. Televizyondaki yarışmaya dalmışlardı ve meyve yiyorlardı. Birazdan yatacaklardı büyük ihtimal. İçinde üzüntünün sızısını hissetti Jeno. Anne ve babasına bakarken onları özlediğini fark etti, aynı odadalardı ama Jeno şimdiden hayatı bitti gibi hissediyordu. Gözleri dolmaya başladığında onlara ilerledi ve ikisinin arasına oturup annesine sarıldı. Ağlamasını tutamamıştı ve içine attığı her şeyi gözyaşlarıyla birlikte annesinin hırkasına dökmüştü.
"Sorun ne Jeno?" Oğullarının bu denli ağladığını ilk defa görüyorlardı, biraz ağlamasına izin verdiler fakat meraktan daha fazla duramıyorlardı ve annesi bunu sordu. "Son zamanlarda iyi hissetmiyorum." dedi Jeno. Sesi çatallı ve boğuktu. "Sınav senesi stresi, arkadaş sorunları ve gelecek kaygısı." dedi babası, kendinden çok emindi. Oğlunun sırtını sıvazladı ama Jeno buna sadece sinir oldu. "Bunların hiçbiri bende yok, katil olmam yetmezmiş gibi sevdiğim çocuk tarafından kovalanıyordum bunca zaman!" diye bağırmak istedi ama yapmadı. Yapmak isterdi ama her şeyi anlatmak için hem çok yorgundu hem de onların tepkilerini kestiremiyordu. Annesi hassastı, düşüp bayılabilirdi.
Jeno biraz sakinleştikten sonra annesinin eline tutuşturduğu mandalinayı ağzına attı. Çok ağlamıştı, tat almadığını fark etti. Hiç olmadığı kadar kötü hissediyordu, sanki birisi ona, "iki gün ömrün kaldı." demiş gibi hissediyordu.
"Geç oldu, yatalım hadi. Eğer detaylıca anlatmak istersen yarın akşam konuşalım." Annesinin güzel sesi Jeno'nun boğazına kocaman bir yumru oturttu. Yarın akşam evde olmayabilirdi. Tekrar gözleri doldu ama o ailesine iyi geceler dileyip odasına çekildi. Biraz daha ağladı fakat bu sadece annesinin son dediği söz yüzündendi.
Yattıktan sonra sabah için alarm kurdu ve uyumaya çalıştı. Olumlu olumsuz ne kadar senaryo varsa hepsini kurdu. Sabah kalkıp karakola gitmeyi düşünüyordu, ancak böyle rahatlayabilirdi. İçine bir öküz oturdu, gitmek istemiyordu.
Kalktı, evin içini dolaştı, su içti, balkona çıkıp hava aldı. Terasa çıkmak istedi ama çıkmadı. Çıkarsa Jaemin'i düşünüp daha da kötü hissedecekti. Geri yatağına girdi.
Saat yedi buçuk oldu, annesi ve babası sabah erkenden işe gidiyordu. Onlara veda etmek istemedi ve uyuyor gibi yaptı. "Belki de ben çok dramatize ediyorum." dedi kendi kendine. "Saçmalama Jeno, hapislerde çürüyeceksin."
Yatıp durmaktan sıkıldı ve kalkıp mutfağa girdi, karnı çok açtı. Tezgahta akşamdan kalan meyveler vardı, hepsini mideye indirdi. Çok fazla değillerdi zaten. Lavaboya gitti ve yüzüne su çarptı. Aynada kendine bakıp kaşlarını çattı, akıl hastanesi kaçkını gibi duruyordu. Hapishane kaçkını da olabilir.
Dün gece Jaemin'i engellediği aklına geldi birden. Hâlâ yıkılmış hissediyordu, Jaemin'i gerçekten sevmişti ve onun tarafından kaldırılacağını düşünmemişti. Ajan olabilirdi ama onu sevdiğini söylemesi... Gerçek olma ihtimali yoktu.
Yataktan çıkmak istemedi, telefonunun kilidini açmamak için zor duruyordu ama bir şekilde elini telefondan çekti. Kimseyle iletişime geçmek istemiyordu.
"İyiyi düşünürsen iyi olanı çağırırsın." derdi hep annesi. Jeno da öyle yapmayı denedi: Teslim olacaktı ama ceza almayacaktı, okula döndüğünde yerini değiştirecekti ve her zaman dersi dinleyecekti. Arkadaşları dışında kimseyle iletişime geçmeyecek ve sürekli ders çalışacaktı, notları ve başarısı Jaemin'den yüksek olursa onun yıkılacağını biliyordu.
"Evet!" diye ayağa sıçradı, bu düşündükleri gerçek olursa çok iyi olurdu. Jaemin'den nefret etmiyordu henüz ama biliyordu ki zamanla edecekti. Onu kandıran birini sevmemek zor değildi. Yani Jeno böyle düşünüyordu.
"Ne olacaksa olsun." Mantığıyla hareket eden birisiydi Jeno, şu an da onu yapmayı tercih etmişti. Her zaman ertelemek işine yaramayacaktı ve zaten büyük bir darbe almışken gidip hapse girmesi çok da koymayacaktı. Sadece ailesi ve arkadaşlarıydı düşündüğü.
Kısa sürede hazırlandı ve evden çıktı. Ne not bıraktı ne de telefonunu yanına aldı.
Eğer birisi çaresiz hissetmeye mahkumsa, hiç vermediği kararları verirdi ve hiçbir yere çıkmayacağını bildiği her yolu denerdi. En sonunda kahrolan kendisi olurdu fakat çaresizken girdiği sıkıntılı düşünce sistemine engel olamayacağını da bilirdi.
_
jeno'yla beraber mental sağlığımızı kaybediyoruz 💯
ŞİMDİ OKUDUĞUN
agent • nomin ✓
Fanfictionrenjun:hey jeno duydun mu okula transfer öğrenci kılığında ajan gelecekmiş jeno:ne ajanı be renjun:geçtiğimiz sene öldürülen öğretmen için _______________________________________________ texting & story #1 jaemin #1 jeno #1 jaeno #1 jaemjen #1 yangy...