14'

233 29 0
                                    

Ertesi gün yine bir okul günü, Jeno bu sefer geç gelmeyi tercih etti. Jaemin ile zil çalmadan önce muhatap olmak zorunda kalmak istemiyordu çünkü. Saçmalamıştı ve daha da batırmıştı, şimdi ise suçlu değilmiş gibi davranıyordu.

Öğle arasına kadar uyudu, bir şeylerden kaçmak için uyurdu. Jaemin ise sessizdi, Jeno'yu hâlâ tam tanımıyordu bu yüzden zamana bırakmaya karar verdi. Arkadaşları gün içinde Jeno'yu uyandırmaya çalıştı ama o numaradan da olsa dün gece yorulduğunu söyleyip uykusuna devam ediyordu. Jaemin ise diğerleriyle hâlâ iyi geçiniyordu ve yanında uyuyan Jeno'yu görmezden geliyordu.

Diğerleri fark etmişti o ikisinin arasında bir şeyler olduğunun. Dün bu kadar iyi geçinirken birden ne olduğunu merak ediyorlardı doğal olarak.

Renjun dayanamadı ve uyuyan Jeno'yu görmezden gelerek Jaemin'e sordu, "dün çok iyi geçiniyordunuz n'oldu birden size?" Jaemin anlamayan gözlerle baktı, anlamıştı ama rolünü iyi oynayan birisiydi. Jeno ile tartıştık, nasıl denirdi ki? "Bir şey olduğu yok, uyuyan biriyle nasıl konuşabilirim ki, bunu neden düşündünüz?" Renjun kaşlarını havaya kaldırdı, inandırıcı konuşuyordu ama hâlâ o ikisinin arasında bir şeyler olduğunu düşünmeye devam ediyordu.

Jeno uyanıktı bu sırada, uykuda gibi yapıp konuşmalarını dinliyordu. Çok uzun süre uyuyunca sonradan uyumak çok zor oluyordu. Kafasını kaldırıp konuşmalarına dahil olmak istemedi çünkü sorguya çekileceğini biliyordu.

Jaemin'i sıkıştırırsa cevap alacağını düşünen Renjun ekledi, "Jeno yorulsa bile okulda gün boyu uyumaz, sadece morali bozuk olduğunda bu kadar uyur. Sen de düne göre durgunsun, bize karşı bile." Jaemin tedirgin bir şekilde gülümsedi, bu insanlar hep bu kadar meraklı mıydı? "Fark etmedim."

Renjun bir şeyler mırıldanıp önüne döndü. Jaemin ise öğle arasında sınıf boşken Jeno'yu uyandırıp konuşmakta kararlıydı, arkadaşları salak değildi ve durgunluğu pekâlâ fark etmişlerdi. Eğer böyle devam ederlerse iyice büyüteceklerdi.

Birkaç saat sonra gelmişti öğle arası, herkes yemekhaneye ön sıralarda yer kapmak için koşarak giderken sınıfta sadece iki kişi kalmıştı. Jaemin gergin bir şekilde ellerini uzattı ve Jeno'nun koluna dokundu. "Uyumadığını biliyorum Jeno, göz teması kurar mısın?" Refleksle gözleri açıldı Jeno'nun, nereden biliyordu bu lanet çocuk her şeyi? Kafasını kaldırmadı, "istemiyorum." dedi ve arkasına dönüp yatmaya devam etti. O an gerçekten içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti Jaemin, arkadaş olmak için en yanlış kişiyi seçmişti. "Lütfen."

Jeno sinirlenmişti artık. Sıkıntıyla nefes verdi ve yerinde doğrulup Jaemin'e döndü, "konuşmak istemediğini sanıyordum?" Jaemin sevimli bir şekilde gülümsedi, "gönlümü alacaktın hani unuttun mu?" Jaemin'in, kendisinin gönlünü almasını bu kadar istediğini bilmiyordu Jeno. Gözlerini kaçırdı, evet öyle demişti ama nasıl yapacağını bilmiyordu. "Nasıl alabilirim gönlünü?" Jaemin yüzünden gülümsemesini silmeden düşündü, kendisi de bilmiyordu ama öylece affetmek istemiyordu ve konuşmak istiyordu. Bu yüzden gönlünü alması gerekiyordu. "Bunu senin bulman lazım."

Jeno daha fazla gerilmek istemediği için kalktı ve kapıya ilerledi "açken düşünemiyorum, yemekhaneye gideceğim gelecek misin?" Jaemin göz devirdi, "eksik olma ama yemekhaneden yemiyorum, sana afiyet olsun."

Jeno omzunu silkti ve sınıftan çıktı. Jaemin sınıfta tek kalınca yüzü düştü birden, gerçekten kırılmıştı ama kırgın kalmak istemiyordu Jeno'ya. Gönlünü almasını istiyordu. Kırgınken yüz veremezdi. Onunla konuşmaya çalışması bile hataydı aslında ama konuşmak istiyordu.

agent • nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin