2

129 27 18
                                    

Anlatma ihtiyacı duyduğum an savunmasız olduğumu anlamıştım.

"Burada uzun zamandır kalıyorum. Bir yıldan fazla olmuştur belki. Ama annemler buradan çıkmama izin vermiyorlar. Buranın benim için daha iyi olacağını düşünüyorlar. Buraya ilk geldiğim zamanlar işte, bir hademe bana tecavüz etti ve bana kimse inanmadı. Benim istediğimi söyledi ve arkadaşları da onu savundu işte. Sonra toplu şekilde bunu yapmaya başladılar. 20 yaşımdayım ve hayatımın sonuna kadar kirli hissedeceğim."

Kuroo yüzüme hüzün dolu bakıyordu.
"Kenma, özür dilerim."

"Sen neden özür diliyorsun?"

"Bilemiyorum... Ama onların hepsine bunları ödeteceğim Kenma."

"Buna gerek yok, inan. Adım çıktı bir kere. Doktorlar bile bana aynı bakmıyor."

"Hiç arkadaşın yok mu?"

"Hayır, benimle bir tek sen konuştun. Sen de geleli 1 haftayı geçti sanırım?" Dedim. Olumlu manada kafasını salladı.

Pencerenin önündeydik hala. Ama benim içimi bir huzursuzluk kaplamıştı. Hem de bu yağan güzel kara rağmen. Ayrıca yanımda birisinin olmasına rağmen. Karışık hissediyordum. İlk defa biri beni korumuştu ve burada ilk defa güvende hissetmiştim.

"Kenma, en sevdiğin şeylerden bahsetsene."

"En sevdiğim şeyler mi? Sanırım böyle bir listeye sahip değilim. Sadece en sevdiğim şey şarkı dinlemek. Onun dışında aklıma bir şey gelmiyor. Sen sıralasana." Dedim ve büyük bir heyecanla suratıma odaklanıp ellerini önünde birleştirdi.

"Şimdi en sevdiğim yemek açık ara pizza. Bir ara hatırlat da buradan çıkınca yiyelim. Sonra en sevdiğim içecek bira, en sevdiğim hayvan kedi, en sevdiğim müzik grubu The Smiths, en sevdiğim yazar tartışılır bu konuya tekrar döneceğiz. Sonra, en sevdiğim kitap Genç Werther'in Acıları. Ve en sevdiğim spor voleybol!" Dedi heyecanlı konuşmasını bitirirken."

"Vay, süpermiş. Ben de voleybolu severim aslında ama hiç yapacak enerjim olmadı."

"Oh, ben bırakmak zorunda kaldım."

"Nasıl yani, neden?"

"Yanımda kimse yoktu. Kimseyle uyumlu değildim. Ve bir de madde bağımlılığı olayları olunca spor hayatım bitti."

"Üzücü..."

"Öyle ama umrumda değil-"

"Siz ikiniz, hemen odalarınıza!" Dedi bir görevli. Ve biz de hemen kalktık. Kuroo'nun odası hemen benim odamın yanındaydı. Şansızlık. Ona yakın olacağımı gösteren bir işaret daha. İstemiyordum. Birilerini istemiyordum hayatımda. Onlara kendi lanetimden bulaştırmak istemiyordum. Kimse, kimse beni hayatına almamalı. Ben sadece felaket getiririm.

"İyi geceler Kenma, sohbetin güzeldi!"

"Seninki de Kuroo, iyi geceler." Dedim ve kapıyı kapattım.

Yatağa uzandım ve tavanı izledim. Kaç dakika geçti saymadım. Kar hala lapa lapa yağarken ve odama loş bir ışık vururken hayat daha güzel gibi geliyordu.

Sonra duvardan bir tıklama sesi geldi. Cama doğru ilerleyen bir ses. Cama çıktım. Kuroo hemen yan pencereden bana bakıyordu. Demirliklerin geniş olması ilk defa dikkatimi çekiyordu.

"Hava soğuk Kuroo, üşüyorum."

"Sarılmak isterdim."

"Bilmiyorum." Dedim. Bilmemek değil de bu korkmaktı.

"İyi uykular Kuroo."

"İyi geceler Kenma."

listen before i go/kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin