EFENDİSİNE DÜŞKÜN BİR ESİR

4 1 0
                                    

Ayaklarından zincire vurulmuş bir esirim. Sınırlarım var lakin o isterse dağ oluyorum istemezse yok. Ah bu metal örgü aynı yolu gide gele kesiyor bileklerimi. Yapabilsem bölüneceğim, ama elimden gelmiyor. Yine bir gece, işte yine başlıyor çekiştirmeler. Geceleri söküp alsam ya dünyadan. Gündüzleri etsem kendime gece. Bir sağ bir sol gidiyoruz yine. Ah bu ömrüme sebep olan yol. Dayanmakta güç. Her adımda biraz daha küçülüyor bedenim demek ki yaklaştık. Benim bile içim acıyor. Ben demişken; ben, sahibini hiç terketmeyen, gecesini bekleyen onun bir ışığına muhtaç efendisine düşkün bir gölgeyim. Her anında yanındaydım, yanlarındaydım onların. Her neyse bedenim iyice küçülmeye başladı, çok yakınız. Ve geldik. O sokak lambasının tam altındayız. Yıllardır sadece bu yolu gider gelirim. Sahibimin giderken gölgesinin içene kaçtığı, zamanının en hızlı geçtiği, bazende durduğu o yerdeyim. Yine o toprağın ve soğuk mermerin kokusu üstümde. Çöküyor yere, ağlıyor. Gözyaşım olsa eşlik etsem efendime. Sarılıyorum ona kucak dolusu. Bütün hislerim onun bedeninde. Elimi o mermerin üstüne koyuyor. İnanır mısın, bütün karanlığımla titriyorum. O kadar zıtım ki  şu an rengimle. Bembeyazım aslında pespembe belki de masmavi. Ama bunu efendime gösterememem canımı sıkıyor. Mutlu değilim ama onu mutlu gördüğüm tek yer burası, bir de hüzünlü. Elimi gezdiriyor mermerde, oyukların arasında bana yine o yazılanı okutturuyor. Yine aynı isim yine aynı tarih. Şu an elimde olsa da güneşi doğursam. O kadar istemiyorum ki bu anı ölmek için gündüzü hiç bitmeyen bir ülkeye gitmek isterdim o denli. Yine kıvrıltıyor beni o soğuk mermerin üstünde bacaklarımdaki yaralar, olsalar kanayacaklar. Karnıma doğru çekiyor, suç işleyen bir çocuk gibi. Efendim benim üzerimi örtüyor. Kendisi de eline aldığı bir parça toprağı çekiyor içini. İşte o toprak, onun bütün soğuk gecesine yorgan oluyor.

YONCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin