Çarşamba

193 22 9
                                    

TW : Fiziksel işkence / Boğulma.
Bu bölümden sonra kitabın atmosferi bayağı karanlıklaşıyor ve ağır konular var. Okumaya devam edecekseniz haberiniz olsun ♥

Sabah saat dört civarlarıydı. Dream, hafif uykusundan başından aşağı dökülen bir kova buzlu su ile uyandırılmıştı.

"Günaydın."

Sarışın, gözlerini karşısındaki adamın gözlerine dikti. Hapishane görevlisinin dudakları, sadece gözlerini açık bırakan siyah maskenin arkasında genişledi.

"Kalk."

Dream'in kıpırdamadığını gören görevli, küfrederek kolundan tutarak mahkumu kaldırdı ve bir sandalyeye oturttu.

Sarışın, hiçbir uyarı olmaksızın vücuduna verilen elektrikle çığlık attı.

"Lütfen, lütfen dur." dedi zorlukla, başı önüne düşmüştü ve nefes alamıyordu.

"Aww, daha eğlence yeni başlamıştı."

Dream, yüksek voltajın vücudunu bir kez daha elden geçirmesiyle gözlerini kapatıp her şeyin bitmesini bekledi.

Adam, Dream biraz olsun kendine gelene kadar hücreden çıkıp geri gelmişti. Eli boş değildi tabii ki.

Dream, çok sıcak bir şeyle derisinin yakıldığını hissetti ve çığlığını bastırmaya çalıştı.

/ "Zayıf görünme - Zayıf görünme - Zayıf görü- Hayır - Zayıf görün. Daha fazlasını iste -" /

Keskin bir bıçak, turuncu hapishane pantolonunda delik açarak derisini çizerken dayanamadı ve gözlerini açıp bağırdı.

Dream acı çektikçe, karşısındaki adam daha çok haz alıyordu. Böyle hisseden de tek o değildi. Aslında Dream'in bir yanı bu kadar acıyı kaldırmak istemese de, bir yanı da bu acıyı tatlı buluyordu.
Hissedebildiği tek duygu bu olduğundan, onu canlı hissettiriyordu.
Bunu belli edemezdi tabii ki. Yoksa bu saçma eğlenceden mahrum bırakılabilirdi.

Hafifçe kıkırdadığında karşısındaki adamın gülümsemesi soldu.

"Delisin sen."

Mahkumun kolunu tutarak onu sandalyeden düşürdü. Az önce içeri getirdiği iksiri eline alıp çocuğun üstüne çıktı.

"Bakalım buna da gülebilecek misin?"

Elindeki iksir şisesini yere atıp kırdı ve içindeki sıvı, yerde yatan Dream'in etrafına yayıldı.

Ve sonra Dream, karnının deşildiğini hissetti. Gözlerini kapattı. Çok yakıcı, ama çok canlıydı.

Adam bir sonraki aşamaya geçmişti.

Dream, iç organlarına lav döküldüğünü fark edince dehşete kapıldı. Dilini ısırmaktan kanatmıştı artık.

Görevli, biraz daha iksir döktükten sonra hasarın kapanmasını izledi.

"Bu iksir olmasa ölmüştün. Bu da komik mi sence?"

Dream kendini zorlamadan hafifçe güldü.

Sonra 'bunu yapmasam mıydım acaba' diye düşünmesine yol açan bir şey oldu.

Yakasından tutularak zorla ayağa kaldırıldı ve birkaç adım attırıldı.

Adam, çocuğun dizlerinin üstünde durmasını sağlayınca tutuşunu sıkılaştırdı. Dream ise başına gelecekleri bildiği için derin bir nefes aldı. Aldığı anda da başı sertçe ittirilerek soğuk su dolu bir kovaya sokuldu.

İçinden sayıp bitmesini bekledi. On beşe geldiğinde oksijene kavuşmuştu.

Fakat adam onun derin bir nefes almasına izin vermeyecekti.

"Geber." diye fısıldayarak çocuğun kafasını yine suya daldırdı. Dream saymaya başladı.

5...10...15...20...

Ciğerlerine dayanmaları için yalvardı.

25...30...35...40...

Çığlık çığlığa bağırmak istedi.

45...50...

Boğuluyordu.

Beyaz bir ışık, saliselik olarak gözlerini kamaştırdı.

Bunun anlamı... Yoksa o...

Bir an sonra saçlarındaki elin onu geri çekmesiyle öksürmeye başladı.

Yeniden nefes alıyordu, ama bunun bedeli neydi ki?

Daha önce ölüme bu kadar yaklaşmamıştı. İlk başta korkunç olsa da, ciğerlerine su dolarken o da huzuru hissetmeye başlamıştı.

Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide beklerken, onun hayatını sonlandıracak ya da hayatını kurtaracak kişinin seçimini merakla bekledi. İçten içe ilk seçenek olmasını umdu. İki şık da cehenneme çıkıyordu sonuçta.

"Ne zayıfsın."

Dream, nefesini dengelemeye çalışarak adama baktı.

"Beni öldür. Sana yalvarıyorum."

Gözleri yaşlarla doluydu, çaresiz görünüyordu.

"Acımı dindir. Lütfen. İyilik yapmış olursun." diye devam etti. Kelimeler arasında hıçkırıyordu.

"Sana iyilik yapmak istediğimi kim söyledi?" dedi adam. Dream'in sözlerine biraz şaşırmış görünüyordu. "Yaşattığını yaşamadan ölemezsin."

"Ben-asla-kimseyi -"

"Güç için masumları incittin."

"Ben kimseyi-"

"KES SESİNİ!"

İçerideki tüm işkence aletlerini alarak hücreden çıktı.

"Zayıf iradeli insanlar hep av olur! Doğal seçilimi hiç duydun mu?" diye bağırdı Dream, adamın arkasından.

Her nedense hıçkırıkları birden kesilmişti.

Bütün hapishanede yankılanan bir kahkaha attı.

~ Ah evet, ters psikoloji. O aptalın ödünü kopardım. ~

prisoner on the edge | dreamwastakenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin