Dream'in kafası karışıktı. Bir gün önce George ile konuşmuş olduğu şeyler aklından çıkmıyordu.
"Aww, ağlayacak mısın Dream?"
Dream dizlerine sarılıp kulaklarını kapattı.
"Görüyorsun değil mi Dreamon?"
"Evet. Zavallı şey."
"Kesin sesinizi." dedi Dream. "Gerçek değilsiniz."
"Aww. Erkek arkadaşı onu kuleden kurtaracakmış. Ne yapacaksın Dream? Olmayan pencereden saçını mı sarkıtacaksın?"
"Hayır. HAYIR. Kapa çeneni. BENİ RAHAT BIRAKIN!"
"Dream?"
Oğlan tanıdık gelen sesle başını kaldırdı. Hayali arkadaşları yok olmuştu. Hücrenin içerisinde, tam karşısında sarışın bir oğlan eğilmiş, ona bakıyordu. Renkli gözleri korku doluydu.
"Kendi kendine mi konuşuyorsun?"
"Tommy?"
"Seni ziyarete geldim."
Zincirlerle bağlı çocuğun karşısına oturdu.
"Yani, seni anlamıyor değilim. Bu tüylerimi ürperten soğuk yer yüzünden aklını büsbütün kaybetmişsin. Zaten normal biri değildin."
Dream cevap vermek yerine yanındaki deftere baktı. Tommy ise uzanıp onu eline almıştı.
"Nedir bu?"
Sayfaları çevirdikçe gözleri büyüdü. Bir sayfaya gelince durdu ve defteri çocuğa çevirdi.
"Bu üstüne bastığın kişi ben miyim?"
Dream'in yüzüne bir gülümseme yayıldı.
"Arkadaşız sanmıştım Tommy."
"Sen ve ben hiçbir zaman arkadaş olmadık."
"Bu server'ı birlikte yönetecektik. Bunu kabul etseydin ikimiz de şuan bu pozisyonda olmazdık."
"Diktatörün tekisin."
"Bunu o Wilbur'a söyle."
Tommy verecek cevap bulamadı.
"Diskleri bana verseydin eğer, kimse zarar görmeyecekti."
Derin bir nefes aldı.
"Biliyor musun, sen gelmeden önce her şey çok güzeldi. Ne zaman ki bu server'a adımını attın- neyse hikayeyi biliyorsun."
"Evet biliyorum. Çünkü o hikayeyi BEN yazdım."
Dream gözlerini kocaman açtı ve gülümsemesi daha da ürkütücü hale geldi.
"Seni ellerimle boğabilirim."
"Denesene."
Dream ellerini uzattı, ama zincirler yüzünden çocuğun boynuna ulaşamadı.
"Lanet olsun."
Tommy, Dream'in boş çabalarını izleyerek ayağa kalktı ve çıkışa yöneldi.
"Özür dilerim Tommy."
Çocuk, omzunun üstünden arkasına baktı.
"Ne dedin sen?"
"Özür dilerim."
Bu şok ediciydi. Dream'in bu ani davranış değişikliklerine daha önce de şahit olmuştu ama bu farklıydı. Çok farklı.
"Ne için?" diye sordu, tereddüt ederek.
Karşısındaki adamın şu anda normal bir mental durumda olmadığını, belki de içindeki başka bir "kişiliğin" konuştuğunu biliyordu. Yine de vereceği cevabı merak etmişti.
"Her şey için. Seni ve arkadaşlarını incittiğim için."
Birden göz pınarlarındaki musluk sonuna kadar açılmış gibi ağlamaya başladı.
"Sen-" dedi Tommy. "Ciddi misin?"
Bu adam az önce kendisini boğmaktan söz ediyordu. Ama şuanki duygu boşalması çok gerçekçiydi."Her şeyimi kaybettim. Server'ımı, eşyalarımı... Seni kaybettim."
"Sana söyledim. Biz hiçbir zaman arkadaş değildik."
"Hikayeyi baştan yazabiliriz. Gerçekten. Sadece zincirlerden kurtulmama yardım et."
"Ben-"
"Hadi ama Tommy."
"Dream. Bu konuşan sen değilsin."
Tommy yeniden dışarı çıkmaya hazırlanırken Dream seslendi.
"Seni sadece konuşarak bile öldürebilirim! Birkaç saat sonra lava atlardın."
"Sonunda kendine geldin. İşte sen busun Dream. İyi geceler."
- Disc duo :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prisoner on the edge | dreamwastaken
FanficPandora's Vault hapishanesinde bir hafta . Okumak için Dream SMP Lore'unu bilmenize gerek yok. c!dnf içerir. Art credit : Pinterest