Öz'ler ve Yeminler

57 19 234
                                    


Koşarken boşta kalan elimle eteğimi kaldırdım.
Balodakilerin garip bakışlarına maruz kalıyorduk ama umrumda değillerdi.

Sonunda salondan çıktığımızda bir bahçede belirmiştik.
Yüksek bir konumdaydık, birçok tür çiçek bulunuyordu ve karşımızdan ırmak akıyordu. Önümdeki korkuluklara doğru zorlukla ilerledim. Burası cennetten çıkma bir yer gibiydi ama içinde olduğum durum beni çoktan cehennemin alevlerine itiyordu.
Kafamı yukarı kaldırdım ve parıldayan yıldızları izledim, burada çok daha farklı ve güzellerdi.

Korkuluklara uzattığım ellerimi sıktım. Kalbim sıkışıyordu, nefes alamıyordum. Göğsüm hızla inip kalkıyor ama ciğerlerime oksijen dolamıyordu.
Kolları beni bulurken "Sakin ol." dedi Aren.
Başımı iki yana salladım.
"Derin bir nefes al."
"Yapamıyorum!" dedim dehşetle.
Sıcak elleri, ellerime uzanıp sıkıca tuttu ve bana nefes almayı öğretiyormuş gibi yavaşça karşımda belirgin bir şekilde nefes alıp verdi.
"Hadi." dedi, tekrardan nefes almak için hazırlandığında. "Benimle birlikte, sakince."

Keskin yüzünü inceledim ve sakinleşip onunla birlikte nefes alıp vermeye başladım.

İçinde olduğum durum canımı yakıyordu.
Düzenli her gece gördüğüm kâbuslar..
Sadece bir günde tüm hayatımın mahvoluşu..
Ailemin ölü bedenlerinin yanında hıçkıra hıçkıra ağlayışım..
Ragnor tarafından öldürülmek üzere oluşum ve sonra yine beni öldürmek isteyen biri tarafından kurtuluşum.
Saçma sapan bir yere getirilip garip bir canavarın koynuna atılışım..
Üç ay, bir zindanda aç susuz kalışım..
Ve sonra aslında Toprak vârisi olan ablamın kin dolu gözlerle yanıma gelmeye bile tenezzül etmeyişi...
Kaldıramıyordum... Bunlar çok ağırdı.

Vücudum kaskatı kesilmişti ve titriyordum.
"Ben ne yaptım?!" diye bağırdım Aden'e karşı.
Fakat sonunda her ne kadar tutmaya çalışsam da boğazımdan bir hıçkırık kaçtı ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Unutmaya çalışsam da karşımda Valerian'ın kin dolu bakışları beliriyordu.
Canım yanıyordu.

"Söylesene, ben size ne yaptım?!"
Ellerimi onun ellerinden sertçe çektim ve gözümden akan yaşları sildim.
"Valerian'a ne yaptım?!"
"Ragnor'a ne yaptım?!"
Hızlıca Aren'in göğsüne vurdum. "Sana ne yaptım?!"
Tepkisizce karşımda durup gözlerimin içine bakıyordu. "Bakma bana öyle!" diye bağırdım ve yine ona vurmaya devam ettim. "Hepinizden nefret ediyorum!" Ben vurdukça bir milim bile oynamıyordu ve bu beni daha da sinirlendiriyordu. Bir çocuk gibi onu yumruklayıp ağlıyordum. Sonunda sinirle bağırdım ve geriye doğru sendeleyip ağlamaya devam ettim. Sırtımı korkuluklara vurmuştum ve Aren'le korkuluğun arasında sıkışmıştım. Aren ise refleksle elini beni tutmak için uzatmıştı.
"Sakın!" diye bağırdım. "Sakın dokunma bana!"
Tekrardan gözümden akan yaşı sildim.
"Sen attın beni o yaratığın önüne, değil mi?!"
"Sen bulmuşsun beni! Öyle dedi adam." Ellerimi iki yana doğru açtım. "Ne güzel alkışladılar ama!" diye bağırdım kinayeyle. "Hoşuna gitti mi?!"
"Bak!" dedim göğsümdeki yara izini göstererek. "Şaheserini görüyor musun?! Beğendin mi?!"

"Sen." dedim ve duraksadım, boğazımda tarif edilemez bir acı vardı. "Karar ver, sen kimsin?" sesim bir fısıltı gibi çıkmıştı.
"Beni buldun, öyle mi?" Kaşlarımı çattım ve gözlerinin içine yalvarırcasına baktım. Bana açıklama yapması için yalvarıyordum.
"Öyleyse beni Ragnor'un elinden kurtaran da sendin." kesik bir nefes alıp verdim. "Beni Ragnor'un elinden ölmek üzereyken kurtarıp ölmem için yaratığın önüne atan da!"  Bir şeyler anlatmak ister gibi gözlerimin içine bakmaya devam etti.

"Niye aldın ki beni o zaman?!" dedim. Ona fırsat vermeden ardı sıra bağırıp duruyordum. "Niye aldın beni onun elinden?!"
İşaret parmağımı ona doğrultup göğsüne vurdum.
"Hepinizden." dedim ve gözyaşımı sildim. "Hepinizden, en az benden nefret ettiğiniz kadar nefret ediyorum!" Bana hâla bakmaya devam ediyordu. "Ve Ragnor'dan sonra, en çok senden nefret ediyorum!" Bakışlarımı tüm vücudunda gezdirdim. "Zaten senin siyah kanatların da yok." diye fısıldadım. "Niye nefret etmeyeyim ki senden?"

Asiller ve AsilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin