Yurda eşyalarımı gönderirken Min-ji ve diğerlerini çağırmıştım. Yurda gitmeden bir kez Hamburger - Pizza - Tatlı keyfi yapalım dedik. Onlarda tabii yemeği duydular ya, hemen uçarak geldiler. Biraz konuşmaya başladık. Yi-soo ve Ji-woo televizyon izliyordu. Herşeyi hazırladık ve herkes toplandı. Aslında biz hiçbir şey yapmadık. Sadece masaya koyduk. Hayır yani o kadar üşengeciz ki utanmasak pizzayı hamburgeri tatlıyı falan paketiyle yeriz. O derece yani. Biz yerken Min-ji, Jeong ve Ji-hoon koyu bir sohbet içindeydi. Sadece Yi-soo ve Ji-woo konuşmuyordu. Bende sadece onları izliyordum. Bunlara ne oluyor? Yi-soo Ji-woo'ya 0.00000000000001 saniye baktı diye kız fenalık geçirdi. Hayır zaten tüm Kore Cumhuriyeti biliyor Yi-soo'ya ne kadar aşık olduğunu. Yi-soo da boş değil ama, neyse. Biz yemek yemeye devam ettik, Yi-soo ve Ji-woo da sonunda bakışmalarını bitirdi ve artık gideceğim zaman geldi... Hepsi ile vedalaştım. Ji-woo çok ağladı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Yine buluşacağımızı, onları unutmayacağımı söyledim. Sonra şirketin gönderdiği arabaya bindim ve... Artık yurda gelmiştik. Her şeye kendimi hazırladım ve kapıyı tıklattım.
Kapıyı Suga açtı ve göz devirdi. Neden böyleler? Ne yaptım onlara? Keşke kabul etmeseydim...
Suga: Ha, senmiydin. İçeri gel.
Yu-jin: Teşekkürler.
Zaten kapıda beklerken ağaç olmuştum. Tamam anladım sevmiyorsun ama en azından kapıyı açıp gitme yani. Kalbimi 1. dakikadan kırmasaydı keşke. İçeri girdim. Herkes bana bakıyordu. Eğilip merhaba dedim. Gerçekten aralarında tek saygılı olan 2 kişi var. Onlarda RM ve Hoseok. Onlarda kalkıp selam verdi.
Jimin: Hyunglarım neden kalktınız? Bırakın o selam versin bize.
Jung-kook: Evet, grubumuza katılıp adımıza leke sürdüğü yetmedi. Birde gelmiş selam veriyor yüzsüz.
J-hope: Düzgün konuşun. Ne olursa olsun o bir kız. Ona düzgün davranın.
RM: J-hope haklı. O bir kız. Bizde onu istemiyoruz ama saygı denen bir kavram var.
Suga: İyi öyleyse. Zaten gelmesi bile büyük bir saygısızlık ama tamam. Dediğin gibi olsun hyung.
Jin: Gel ben sana odanı göstereyim.
Yu-jin: Teşekkür ederim.
Jin diğerlerine geliyorum dedi ve yukarı çıktı. Sağdan 2. odayı gösterdi.
Jin: Burası senin odan. Karşında V hyung, V'nin yanında Jung-kook, diğer yanında RM, senin odanın solunda ben, sağında Suga, benim yanımda Jimin ve Suga'nın yanında ise J-hope var.
Yu-jin: Teşekkürler. Bir şey daha sorabilir miyim?
Jin: Evet sor bakalım.
Yu-jin: Ben size ne demeliyim? Benden büyük olduğunuz için?
Jin: Bilmiyorum ki ya. Oppa diyebilirsin mesela. Ya da hyung.
Yu-jin: Eee şey Suga bana kimseye Oppa veya Hyung deme dedi de.
Jin: Bilmiyorum buluruz birşey. Oppa de şimdilik. Ben Suga ile konuşurum. Hadi sende alacaksan duş al da rahatla.
Yu-jin: Tamam.
Aşağı indi ve ben odaya girdim. Oda gerçekten güzeldi.
Odan
Odamı beğendim. Bavulumu açınca boş olduğunu fark ettim. Ama kim yerleştirdi? Muhtemelen Seo Unnie gelmiştir ve yerleştirmiştir. Daha sonra kıyafet ve iç çamaşırı alarak duşa girdim. Duştan çıkınca saçlarımı kuruladım ve üstümü giydim.
Giydiğin
Hemen yatağa oturdum ve Min-ji'yi aradım. Sohbet başladı. Ne kadar konuştuk hatırlamıyorum.
______________________________________
Suga'dan ;
Odama gidiyordum ve Yu-jin'in odasından gelen sesleri duydum. Aslında özeldir diye takmadım ama ağlıyordu. Ben de kapıya yaklaşıp dinlemeye başladım. Çok ağlıyordu, baya çok. Hopörlerde olan telefonunu dinledim.
Yu-jin: Min-ji istemediler işte beni. Zaten sevmeyecekler. Anne ve baba denilen kişiler bana para gönderince hemen sözleşmeyi iptal edeceğim.
Min-ji: Ah bebeğim üzülme böyle. Belki yeni geldin diyedir. Ayrıca anne ve baba denilen şahıslar sana para gönderene kadar ne yapacaksın?
Yu-jin: Bilmiyorum. Muhtemelen 5 ay içinde gönderirler ben de gruptan çıkarım.
Min-ji: Emin misin? Bunun geri dönüşü olmaz ama. İyice düşün.
Yu-jin: Tamam kanka. Ben birde Yi-soo ile konuşayım. Görüşürüz.
Min-ji: Görüşürüz bebeğim. Seni seviyorum.
Yu-jin: B-bende.
Yu-jin telefonu kapatınca bir kutu sesi geldi. Ne yapıyor. Yoksa intihar mı edecekti. Hap sesi de geldi. Hemen üyeleri uyarmalıyım.
Suga: Çocuklar!!!
Jungkook: Ne oldu Suga neden korktun? Aynada boyunu mu gördün?
Suga: Dalga sonra geç. Cherry kendine bir şey yapacak. Hap içiyor!!!
Herkes: NE?!?!?!?!?!?!?!
Hoseok: Ne bekliyoruz o zaman?!
Suga: Tamam hadi gidelim. Çabuk!
Acilen yukarı çıktık. Namjoon gerçekten kafayı peynir ekmekle yemiş, kapıyı tıklıyor. En sonunda ben içeri bodozlama dalarken Cherry kapıyı açtı ve kapının etkisiyle yere yapıştı. Hoseok onu kaldırırken Jimin bağırıyordu.
Jimin: NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SEN! DELİRDİN Mİ? SENİN YÜZÜNDEN GRUBUMUZA ZARAR GELEBİLİRDİ!
Suga: JİMİN SAKİN OL! CHERRY SENDE BİZE NEDEN İNTİHAR ETTİĞİNİ SÖYLE! PD İLE KONUŞACAĞIZ. İLK GELDİĞİN GÜNDEN İNTİHAR NE DEMEK YA?!
Rm: Cherry iyi misin? Neden intihar etmek istedin?
Hoseok: Bize anlatabilirsin. Pd ile konuşuruz.
Jung-kook: Ya gruba zarar gelseydi?! SENİN YÜZÜNDEN PD BİZİ SUÇLARDI!!!
Jin: Evet neden intihar ettin? Neden bunu yapmak istedin?
V: GRUBA ZARAR GELEBİLİRDİ! SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN! KİMSİN SEN! KİM OLDUĞU BELLİ OLMAYAN BİR KIZ GRUBA KATILDI AMA KİM OLDUĞUNU DÂHİ BİLMİYORUZ!!!
Cherry sadece dinliyor ve başını ovuyordu. Başı çok kötü olmuş. Ama gerçekten berbat kanıyor. Ben bunları düşünürken o bir anda konuşmaya pardon bağırmaya başladı.
Cherry: SİZ NEDEN BANA BÖYLE DAVRANIYORSUNUZ?! BEN NE YAPTIM SİZE?! İNTİHAR FALAN DA ETMİYORUM! MUTLU MU OLDUNUZ ETMEDİM DİYE? KİMSENİN DURUMUNU BİLMEDEN KONUŞMAYIN! TABİ SİZ HİÇBİR ŞEYLE UĞRAŞMIYORSUNUZ! SİZİN BEYİN T- AH KİME ANLATIYORSAM ZATEN! ÇIKIN ŞİMDİ ODAMDAN!!!
Jimin: Şey biz yanlı-
Cherry: ÇIKIN!
Ve hepimiz odadan birer birer çıktık. Başı hala çok kötüydü. Ama yardım etmeye izin vermez. En iyisi bulaşmayalım. Sadece biraz uykuya ihtiyacı var. Ve düşünmeye...