1

950 37 11
                                    

Kapı çalındı. Namjoon kapıyı açtı. Yakışıklı, tatlı bir çocuk çıktı karşımıza. Her kesin ağzı açıktı, Taehyung hariç. Onun umrunda olan bir şeyi göremedik. "Merhaba, üzgünüm geç kaldım. Yetişmeye çalıştım. Ben Jungkook." Soluk soluğaydı, koşmuş olmalıydı. "Merhaba" Namjoon gülümseyerek konuştu. Hoseok ayağa kalkıp ellerini bir birine çarptırdı. Ağzı açık, gözleri irileşmişti. "Vaycanına bu kadar da yakışıklı insanlar gerçekten varmı" dedi ve gülümsedi. Her kes kıkırdadı. Taehyung yere odaklıydi. Her kes ayağa kalkmış Jungkook'un etrafına toplaşmışdı. Jungkook tatlı tatlı gülümsüyordu.

Jimin konuşmaya başladı. "Merhaba ben Jimin" dedi. "Ben Namjoon" Namjoon devam etti. Toplam yedi kişiyiz. İşte Yoongi, Hoseok, Jin ve.." her kesi göstererek tanıştırıyordu. Şimdi etrafına baktı. Kimise arıyordu. "Hadi ama Taehyung" dedi sanırım sonuncu kişi de Taehyung'du. Oturmuş hiç bir şey yapmıyordu. O hariç her kes güleryüzle karşıladılar beni.

Jimin bana döndü. "Taehyung bizden çok farklı biri. Zor bir karaktere sahip. Hiç bir zaman konuşmaz ve gülmez. Gülüşünü kimse görmemiş. Ben biraz da olsa ona yakın olmaya çalışıyorum.  Onun yalnız hissetmesini istemiyorum." Dedi uzun cümlesini bitirdi. "Anladım" dedim. Namjoon "Hadi gel sana odanı ve her şeyi göstereyim." dedi.

Namjoon bana her şeyi gösterdikden sonra hepimiz kendi odamıza gitmiştik. Ben yalnız odada sıkılıyordum. Ama dinlenmemiz gerektiğini sonra işimize başlayacağımızı söylemiştiler. Ama ben sakin biri değildim. O yüzden en iyisi gidip birisiyle konuşur söhbet edersem çok iyi olur.

Odadan yavaşca çıktım. Çünkü bazıları yorgun ve uyuyorlardı. Ben karşımdaki odaya yakın olana girmek istedim. Kapıyı yavaşca tıklattım. Ses yoktu. Kapının kulpundan yavaşca araladım ve başımı içeriye soktum. Bu Taehyung'un odasıydı. Taehyung uyumuyor sadece oturmuşdu. Tanrı aşkına sıkılmıyormuydu. Başını çevirip beni gördüğünde çabuk konuşmaya başladım. Ola bildiğimce yavaş.

"Şey... Üzgünüm sıkılıyordum ve.... Bende biriyle söhbet etmek istemiştim..." Taehyung sessizliğini koruyor ve sesini çıkarmıyor. Başını yeniden önüne çevirdi. Her kesi tanımış sayılırdım. Ama Taehyung'u hiç tanımıyordum. İçeriye girip kapıyı kapattım. Ona taraf gittim, önündeydim. "Yanında otura bilirmiyim?" Sorduğumda hiç bir cevap duyamadım. Kabul olarak anladım ve yanına oturdum.

"İyimisin?" Jimin konuşmadığını söylemişti. Ama ben şansımı denemek istedim. Bir şey söylemediği için konuşmaya devam ettim. "Yalnız sıkılmıyormusun?" Ben patlıycakdım yalnızlıktan. Ona döndüm. "Konuşmayacakmısın?" Sorduğumda hâlâ sessizliğini koruyordu. Karnım gurulduyordu. Ama Namjoon bana mutfağı gösterdiğinde yemek yok demişti. Dinlenme süresi bittiğinden sonra alış verişe gideceğini söylemişti.

İyi ki kendimle iki tane sandviç getirmiştim. "Bekle burada odama gidip geliyorum." Dedim cevap vermeyeceğini anlamış odadan çıkmıştım. Kendi odamdan sırt çantamı alıp geri dönmüştüm. Tekrar yanına geldim. Çantamdan sandviçleri çıkarttım. Kendimle muzlu süt götürmeyi unutmuştum! Off

Taehyung beni izliyordu. Az önce konuşsamda yere bakıyordu. Ama şimdi beni izliyordu. Sanırım o da benim kadar actı. Sandviçin birini ona uzattım. "Al bu sana" dedim ve ona doğru uzattım. Bana bakıyor. Aman Tanrım ilk defa gözlerimiz orta yolda buluştu. Çok güzel gözleri vardı. "Gerçekten sana veriyorum. Uyumuyoruz en azından yiyelim" dedim ve eline tıkıştırdım. Kendim sandviçi alıp yiyordum. Ah o kadar acıkmıştım ki...

Onun bakışları elindeki sandviçteydi. "Yesene" dedim ve o bana baktığımda gülümsedim. Konuşup gülmesede çok tatlı bakıyordu. Nihayet beni dinlemiş yemeye başlamıştı. Bu beni mutlu etmişti. Çok yavaş yiyordu. Ben artık bitirmiştim. Ben konuşkan biriydim. Taehyung tam tersi. Ama onunla sıkılmıyordum.

MEMBER• TAEKOOK+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin