Herkes odadan çıkan doktor ile ona dönerken doktor gülümsedi.
"Kendinizi bu kadar perişan etmenize gerek yok çelik yelek korumuş." Kimse çelik yelek giymemişti.
"Anlamadım? Çelik yeleği mi varmış?" Hobbs dışında kimse giymiyordu çünkü polis falan değillerdi. Buna alışık değillerdi.
Yoongi'nin sorusu ile doktor ona döndü.
"Evet siz de giymiyor musunuz?" Jin ters bir şekilde cevap verdi.
"Giyiyor gibi mi duruyoruz!?" Doktor başını eğerken herkes Jimin'in de görevlerde ara sıra çelik yelek kullandığını biliyorlardı. Silahlarla uğraşan daha çok o olduğu için kullanırdı fakat diğerleri sevmezdi.
Jungkook gözlerini kapatarak derin bir nefes verdi. Sesi kısıktı.
"Kan vardı ama her yerde. Ve bilinci kapalıydı."
"Çelik yelek kurşunun girmesini engellese de oradaki hasarı engellemez. Basınçtan dolayı ve şoktan dolayı bayılmış. Söylediğim gibi yarayı kapattık. Çok bir şeyi yok." Herkes derin bir nefes vermişti. Jungkook gözlerini kapatarak duvara yaslandı.
Bir anlığına gerçekten zamanları tükendi sanmıştı. Herkes öyle sanmıştı.
Adımlarını odaya atarken diğerleri geri durmuştu. Kafasını yastığa yaslamış yarı açık gözleriyle ona bakıyordu Jimin.
"Eğer kavga edeceksen gelme. Narkozun etkisindeyim ve bağıracak gücüm yok." Mırıldanmayla güldü Jungkook.
"Keşke hep böyle olsan."
"Beğenmiyorsan gidebilirsin." Jimin iyi hissetmiyordu bu yüzden gerçekten kavga edemezdi.
"Çok beğeniyorum." Jimin Jungkook'un gevşek tavrı ile gözlerini devirerek kafasını yastığa yaslarken uzun olan yatağa yaklaşmıştı.
Elini gri saçlının ensesine atarak dudaklarını birleştirirken gözleri kapalı olan Jimin şaşırsa da karşılık verdi. Elini kaldırarak kendisine eğilen bedenin yanağına atarken Jungkook onu belinden yükselterek kendine yaklaştırdı.
Jimin yeni ameliyattan çıktığı için zor hareketlense de yanağında elini boynuna doladı ve Jungkook'un onu kendine yaklaştırmasına izin verdi.
Dudaklarını uzun olan ayırırken boynuna da birkaç öpücük bırakarak onu yastığa geri yatırmıştı. Jimin yorgunlukla gözlerini kapatırken iyi hissetmiyordu.
Jungkook sandalyeye oturarak gözlerini birleştirdi.
"Ne bakıyorsun?" Jimin'in hasta olmasına rağmenki tavrına dudaklarını bastırarak cevap verdi.
"İyi misin? Kötü gözüküyorsun."
"Ağrı kesiciye az da olsa alerjim var kötü yapıyor." Kafasını salladı Jungkook. Ama sonra kaşlarını çattı.
"Alerjin varsa neden söylemiyorsun?"
"Çünkü çok rahatsız etmiyor. Böyle sorgulayıp duracak mısın kes sesini."
"Çok kabasın."
"Ayrılacak mısın?" Mavi gözlünün alaylı sözüyle Jungkook gülerek ona eğilip yanaklarını kavrayarak gözünü ve yanağını öptü. Jungkook korkmuştu o an çelik yeleği bile farketmemişti fakat Jimin onun korktuğunu bilmiyordu.
"Öpüp durmasana." Jungkook onu takmayarak tekrar dudaklarını birleştirirken Jimin birkaç saniye karşılık verse de kafasını çevirmişti. Jungkook dudaklarının boynunda olması ile orayı öptü.
"Odaya çıkartmamı ister misin?"
"Senin çıkmanı isterim üstüne bak hep kan." Jungkook üstündekü beyaz tişörte gözlerini indirirken yüz ifadesi bozulmuştu. Beyaz tişörtte kan izleri vardı Jimin'in kanıydı.
Elleri tişörte giderken kafasını sallamıştı. Jimin mavi gözlerini yüzü düşen adamda gezdirdi. Adımlarını dışarıya yöneltmişti.
Jimin gözlerini sıkıntıyla kapatırken Jungkook'un üzüldüğünün farkındaydı.
İçeri giten arkadaşları ile gözlerini açtı. Taehyung koşarak ona sarılmıştı.
"Tanrım, bizi o kadar endişelendirdin ki ağlamaktan kafayı yedik.Hobbs'un bile gizliden ağladığını düşünüyorum."
"Yok öyle bir şey milleti kandırma."
"Ben gördük burnunu bile siliyordu." Yoongi'nin de Hobbs ile dalga geçmesi ile kaslı adam elini masaya vurdu.
"Asıl size söylemeli. Öyle ağladınız ki kisme Jungkook'un yardım istediğini duymadı. Ben getirdim onu buraya." Herkesin aklına Jungkook'un yardım etsenize diyişi geldiğinde yüzler düşmüştü.
//
Jimin yavaşça odaya girerken sevgilisine baktı. Balkonda oturuyordu muhtemelen duş almıştı çünkü saçları ıslaktı.
Balkonu açtığında gözleri kendisine döndü. Jungkook gözlerini mavi gözlerde tutarken mavi gözlerin sahibi kendisin yaklaştı ve dizlerine oturdu.
Jungkook'un elleri beline giderek tamamen kendine çekerken gri saçlar boynuna dağılmıştı. Dudaklarının altındaki bedeni öptü.
"Korkmuşsun."
"Korktum."
"Neden söylemedin oldukça mutluydun."
"Mutluydum çünkü korkmama artık gerek yoktu." Jimin başını kaldırarak Jungkook'a bakarken elini ensesine atarak dudaklarını birleştirdi.
"Eğer seninle evleneceksem ikidebir benden ayrılamazsın Jungkook."
"Benden ayrılan sendin. Ayrıca evlenmek mi?"
"Ben senden zaman istedim. Git demedim."
"Zamanımız yokmuş Jimin." Jimin bunu biliyordu. Tamamen dönerek alnını alnına ysladı ve dudaklarını birleştirdi.
Yarın kargaşada Max'i alan adamları bulacaklardı. Zamanları gerçekten yoktu ve onlar bu zamanlarını değerlendireceklerdi
Kötü bir bölüm biliyorum birkaç bölüm sonra muhtemelen bir dönüm noktası olacak oradan sonra heyecanla yazacağım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fast and Furious
AkcjaJeon Jeongguk gece çökünce sınır tanımadan sokak yarışları yapan bir çetenin lideridir. Üzerinde tekerlek izi bulunan her sokağa hükmeden çetenin elbette bir sürü düşmanı vardır. Jeongguk son işlerinden sonra verdiği kayıptan sonra uzaklaşırken kayb...