HUZUR

838 32 18
                                    

Keyifli Okumalar...

OGEDAY'DAN

Saatler geçmek bilmiyordu. İçerden hala bir haber verilmemişti. Delirecektik. Tam kalkıp hemşireye soracağım sırada ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor içerden çıkmıştı. "Durumu nasıl?" diye sordum. Doktor derin bir nefes alıp "Beyin kanaması riski vardı ama bunu engelledik, hayati tehlikesi yok, uyanmasını bekleyeceğiz geçmiş olsun." deyip yanımızdan uzaklaştı. Mutluluktan ağlamaya başlamıştım. Emre yanıma gelip sarılmıştı. Bu sırada Makbule'de İhsan'a sarılıyordu.
Nisa'yı normal odaya almışlardı,  uyanmasını bekliyorduk. Ailesine haber vermemiz gerekiyordu ama Makbule 'Nisa uyansın öyle haber veririz' demişti. Serumunu yenileyen hemşire dışarı çıktığında onu durdurup "Onu görebilir miyim? Lütfen sadece beş dakika." diye sordum. Kısa bir an düşündükten sonra "Peki tamam ama kısa olsun." deyip gitti. İçeriye girip bana giymem için verdiklerini giymiştim. Nisa'nın yanına geldiğimde yatakta öylece yatıyordu. Yanındaki sandalyeye oturup elini tuttum. "Güzelim, ben geldim. Senin uyanmanı bekliyoruz. Herkes dışarda. Makbule aynı senin gibi çok inatçı, eve git dinlen diyoruz ama gitmiyor. Benden duymuş olma ama İhsan'la da baya yakınlaştılar. Uyanınca bir çöpçatanlık yaparız artık." Akan gözyaşlarımı sildim, eline ufak bir öpücük kondurdum ve konuşmaya devam ettim. "Ama senin uyanman lazım Nisa, lütfen. Sabah polisler geldi, sen uyanınca ifadeni alacaklar. Arabanın frenleri bozuk değilmiş, biri ayarlarıyla oynamış. Ama merak etme bunu sana yapanı bulacağım. Aklımda tek bir kişi var, sadece sabrediyorum senin için.." Kafamı birleşik ellerimize gömdüm ve ağlamaya başladım. Dayanamıyordum artık, içim gidiyordu. Tam kalkacakken saçlarımda bir el hissettim. Daha sonra da o aşık olduğum sesi "Ogeday." diyebilmişti. Hemen doğruldum ve sevdiğim kadına baktım. Uyanmıştı." Bitanem! Allah'ım şükürler olsun uyandın." Bu sefer de mutluluktan ağlıyordum. Nisa "Ağlama Mavişim ben iyiyim." demişti. Hemen dışarı çıktım ve "Doktor! Nisa uyandı!" Yanıma gelen Emre'ye sarılıp "Nisa uyandı oğlum, gözünü açtı." diye bağırmıştım. Makbule koşarak gelip bana sarıldı ve beraber Nisa'nın yanına girmiştik. O sırada da doktor gelip kontrolünü yapıyordu. Doktor "Herhangi bir risk kalmadı, birkaç gün tedbir amaçlı hastanede kalsın daha sonra taburcu ederiz, geçmiş olsun." deyip gitmişti. Odada bayram havası vardı resmen. Nisa neler olduğunu sorunca oturup kısaca anlatmıştık. Konuşurken zorlandığı belliydi, hala ağrısı vardı. Makbule farkında değildi çünkü  hala sorular sormaya devam ediyordu. Halinden anlayan İhsan "Makbule hadi gel biz seninle Nisa'ya temiz kıyafetler getirelim hem sende üstünü değiştirirsin." demişti. Başta itiraz etse de Nisa'nın ısrarıyla kabul etmişti. İhsan'a minnetle bakmıştım. Emre "Ee bizim kız iyi olduğuna göre bende bir Kulübe gidip durumuna bakayım, daha sonra yine uğrarım." deyip hepimizle vedalaşıp gitmişti. Nihayet baş başa kalabilmiştik. Yanına oturup elini tuttum "Sonunda tek kalabildik." deyip dudaklarına kapanmıştım. O kadar çok özlemiştim ki öpüşlerim giderek sert olmaya başlamıştı. Nisa halimi anlamıştı ve sadece bana ayak uyduruyordu. Daha fazla canını yakmamak için usulca geri çekildim. Bana içten bir gülümseme yolladı. "Özür dilerim hepinizi korkuttuğumun farkındayım." deyince kaşlarımı çattım " Saçmalama Nisa, asıl ben özür dilerim senin yanında olamadım, seni koruyamadım." dedim. Kafasını olumsuzca salladı ve elimi tuttu. O sırada polis içeriye girmişti. Nisa'nın ifadesini aldılar ve konuyu araştıracaklarını söyleyip gittiler. Nisa hastanede birkaç gün daha kalıp taburcu olmuştu. Makbule ailesine haber verdiği için dün gelmişlerdi. Başta bize kızmışlardı söylemediğimiz için ama daha sonra Nisa'nın iyi olduğunu görüp yumuşamışlardı.
  
   Bu geçen bir hafta içinde bir diğer gelişme de Barış'ın tutuklanması olmuştu. Polisler kamera kayıtlarından arabanın frenlerini bozan kişiyi tespit edip, bunu ona yaptıran kişiyi sormuşlardı. Başta konuşmamakta ısrar etse de benim ona saldırmam ve pataklamam sonucu söylemişti. Böylece benim sevgilim Barış belasından kurtulmuş oldu, her ne kadar onu dövemediğim için sinir olsamda.
Bu akşam da Makbule bir kutlama yemeği düzenlemişti. Ata'nın mekanında bütün arkadaşlarımızı toplamıştı. Nisa'nın ailesi yemeğin başlarında bizimleydi ama daha sonra ortamı gençlere bırakıp gitmişti. Böylece bende doya doya sevgilime sarılıp öpebilmiştim.

BANA GÜVEN (OGNİS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin