KABUS

917 29 13
                                    

Herkese selamlar, iyi okumalar...

  Hızlı adımlarla yanlarına varmıştım.
"Bölmüyorum umarım. Nasılsın sevgilim?" deyip yanağına öpücük kondurdum. Hareketime şaşıran Ogeday daha sonra bana karşılık verdi. "Güzelim bu ne güzel sürpriz, hoş geldin." Yanındaki kadın bize tip tip bakıyodu. Kadına baktığımı gören canım sevgilim nihayet bizi tanıştırmayı akıl edebilmişti.
"Canım bu Esra Hanım yeni kürek eğitmeni, bende ona etrafı tanıtıyodum." dedi. "Öyle mi hayırlı olsun." deyip kestirip atmıştım. Napayım çok kıskandım, kadın güzel ve alımlıydı, ama Oge'den biraz büyük gösteriyodu sanki. Neyse ben yine de dikkatli olayım.
Esra Hanım içerde işi olduğunu söyleyip bizi yalnız bırakmıştı. Bizde marinanın ordaki masalardan birine geçip oturduk.
Ogeday " Güzelim kadına bir an saldıracaksın sandım." diyerek güldü. Sinir olmuştum " Öyle mi canım, unuttum sanma ne diye sarılıyodu o sana?" Dudaklarını birbirine bastırdı, gülmemek için zor duruyodu farkındaydım. "Canım benim sandığın gibi bişey değil, oğlu da baya meraklıymış kürek çekmeye bende ona öğretebilirim deyince birden sarıldı sonra da sen geldin işte." Kadının evli ve çocuğu olduğunu bilmiyodum, e doğal olarak kıskanmam gayet normal yani. Elime uzandı ve "Bitanem barıştık mı hah?" diye sevimlice gülünce dayanamadım bende gülmüştüm. "Bu kadar tatlı olmasaydın barışmazdım seninle haberin olsun." dedim sahte kızgınlıkla. Avuç içimi öpüp "Seni çok seviyorum." dedi. "Bende seni çok çok mavişim." diyebildim. Yeni aklına gelmiş olacak ki "Ee sen kimle geldin buraya?" diye sorunca Makbuşu unuttuğumu fark etmiştim. "Ay inanmıyorum Oge Makbuş'la geldim o kantine gidip geleceğini söyledi ben onu tamamen unuttum." diyerek masadan hızlıca kalktım. Ogeday'da "Tamam sakin ol kızım buralardadır gel beraber bakalım." dedi. Elimden tutup içeriye doğru adımladık. Kantine doğru döndüğümüz de kantin girişinde esmer yakışıklı bir çocukla konuştuğunu görmüştüm. Ogeday bana dönüp "Bak orda İhsan'la konuşuyor." diyerek yanlarına çekiştirdi beni. Oraya vardığımız da Makbule "Hah beni unutan canım arkadaşım da geldi." dedi. Yüzüne mahcupça bakıp "Özür dilerim Makbuşum, Oge'nin yanında ona sarılan bir kadın görünce direk marinaya fırladım, seni de unuttum kusura bakma." deyince gözlerini büyüttü ve hızla Ogeday'a döndü " Kimdi o kadın, bana bak aldatıyo musun yoksa sen benim arkadaşımı" deyince gülmemek için zor tuttum kendimi, İhsan ve Ogeday'ın hali de benden farklı değildi. Hemen lafa atladım ve "Yok öyle birşey kuzum, kadın yeni kürek eğitmeniymiş merak etme aldım bilgileri." diyerek göz kırpıştırdım. Bu gergin havayı dağıtmak için İhsan " Ee hanımlar buyrun size bir kahve ısmarlayayım, bu arada ben İhsan" deyip elini uzantmıştı. Bende uzattığı eli tutup "Nisa, çok memnun oldum" dedim. Daha sonra kafe bölümüne geçtik. Kahvelerimiz gelene kadar İhsan ve Ogeday bize Winka'yı anlattılar, nasıl tanıştıklarından da biraz bahsetmişlerdi. Kahveler gelince içtik ve film izlemek için yavaştan kalktık. Makbule "Gençler ben gelemicem anneme sözüm var gitmem gerek" dedi. İhsan'da " Bende Ata'nın yanına gidiyorum işi varmış benimle, Makbule seni bırakayım istersen?" dedi. Makbule onaylayınca ikiside bizimle vedalaşarak gittiler. Ogeday gülerek "Resmen ekildik farkında mısın?" deyince bende gülerek "Aynen sevgilim, hadi o zaman ikimiz izleyelim şu filmi" diyerek çekiştirdim.
Kısa bir araba yolculuğundan sonra bizim eve gelmiştik. Ogeday evi incelerken bende izleyeceğimiz filmi hazırlıyordum. "Eviniz çok iyimiş, aynı zamanda da ferah." dedi. "Teşekkür ederim,  hadi gel otur filmi başlatıyorum." dedim. Ogeday oturmuş beni de yanına çekmişti. Kolunu omzuma attığı sırada bende başımı göğsüne yasladım. Bu anı ölümsüzleştirmek için hemen fotoğrafa çekmiştim.
Filmin sonlarına doğru iyice mayıştığımı hissediyordum. Ogeday "Nisa hadi kalk güzelim yerine yat bende gideyim artık geç oldu" deyince elinden tutup "Oge bu gece burda kalır mısın tek başıma korkuyorum" demiştim. Gitmesini istemiyordum. Kısa bir an düşündükten sonra "Nasıl istersen bebeğim " deyip beni de kucaklamıştı. Odaya gelip beni de yatağa yatırdı ve kendi de yanıma uzandı. Ona doğru dönüp yine göğsüne sığınmıştım, o da beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Onun huzur veren kokusuyla uykuya daldım.
........
Gözlerimi usulca açtığımda Ogeday yanımda yoktu. Mutfaktan sesler geliyordu, bakmak için kalktım ve oraya gittim. Kafasına kepini geçirmişti, çok tatlı görünüyordu.Her ne yapıyorsa acayip güzel kokmuştu. Arkasından usulca yaklaştım ve beline sarıldım." Günaydın sevgilim." dedim. O da elini benim elimin üzerine koyup "Günaydın aşkım" dedi. Bu ses Ogeday'ın sesi değildi. Kafamı hızla kaldırdım. Barış?! "Senin ne işin var burada pislik hemen defol evimden ?!" Göğsünden sertçe itekledim. Ogeday nerdeydi ? "Aa çok  ayıp Nisa insan sevgilisini hiç kovar mı?" diye bide soruyordu. Daha fazla sinirlenmiştim "Ne sevgilisinden bahsediyosun be, sen şerefsizin tekisin!" deyince sinirle üzerime gelmeye başladı. "Benimle doğru konuş yoksa yapacaklarımdan gram pişman olmam." dedi. Korkarak geri geri yürümeye başladım. Salona gelince durdum ve "Senden korkmuyorum!" diyebildim. Kahkaha attı ve "İstersen bi deneyelim" diyerek yanağımı okşamaya başladı. Kafamı hemen geri çekmiştim. "Dokunma bana pislik!" diye bağırdım. Tam telefonuma uzanacakken beni kolumdan tutup hızla çekti, ani çekince dengemi kaybettim ve yere düştüm. Sırıtarak üzerime doğru gelmeye başladı. "Bakalım seni benim elimden kim alacak" dedi. Yerde sürünerek geri geri gitmeye başladım, aynı zamanda da ağlayarak yalvarıyordum "Lütfen gelme lütfen!" Ama beni dinlemiyodu. "Merak etme bebeğim canını acıtmicam" diyerek üzerime eğildi. "Hayır Barış git nolur dokunma bana, bırak!" Ağlıyordum, birinin gelip beni kurtarmasını bekliyordum.
"Dokunma bana yalvarırım dokunma"!
"Nisa!"
"Git! Dokunma!"
"Nisa güzelim uyan!"
"Dokunma! Bırak!"
"Uyan bitanem kabus görüyosun! Nisa!"
Kan ter içinde uyanmıştım. Allah'ım kabusmuş.  Hıçkırarak ağlamaya başladım. Ogeday beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı "Geçti güzelim korkma  yanındayım ben, geçti." diyerek sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir süre daha öylece durmuştuk. Daha sonra Ogeday su getirip içirmişti. "Daha iyi misin bitanem?" diye sordu. Kafamı hafifçe sallayıp " Evet daha iyim teşekkür ederim " diyebilmiştim.
"Nisa, ne gördün canım anlat bana" dedi. Ona Barış'ın bana saldırdığını nasıl anlatırdım. Bir süre düşündüm ve "Önemli bişey değil geçti gitti" deyip kestirip atmıştım. Ogeday pek inanmamıştı ama üzerime şuanlık gelmemek için "Peki" diyebilmişti. Daha sonra soracağına emindim. Yatağıma tekrar uzanıp beni de yanına çekti. "Hadi uyu bitanem ben yanındayım korkma." dedi. Ona sıkıca sarılarak tekrar uykuya bıraktım kendimi.
......

Sabah uyandığımda yanıma baktığım da Ogeday yoktu.  Doğruldum ve kalktım. Mutfaktan sesler geliyodu. Bu bana dün gördüğüm kabusu hatırlattı. Korkarak elime makyaj masamda ki makası aldım ve mutfağa doğru gitmeye başladım. Mutfak kapısına geldiğim de elimdeki makası kavradım ve içeriye girdim. Ogeday şarkı söyleyerek kahvaltı hazırlıyordu. Arkasını dönünce beni gördü ve tabiki elimde ki makası da. "Güzelim?" Derince nefesimi bıraktım ve kendimi sandalyeye atmıştım. Ogeday " Nisa iyi misin bitanem, kabus mu gördün yine?" diye sordu. Kafamı hızla salladım "Hayır ben sadece bir an seni.. Her neyse boşver." diyebilmiştim. Yanıma çömeldi ve sıkıca tuttuğum makası elimden aldı. "Şimdilik bişey sormuyorum ama kahvaltıdan sonra bana neler olduğunu anlatacaksın Nisa anlaştık mı? Seni bu hale neyin getirdiğini öğrenmek hakkım" dedi ve kalktı. Kahvemizi de yapıp masaya bıraktı, daha sonra kahvaltımızı yapıp etrafı toparlamıştık. Şimdi de salonda oturmuş benim konuşmamı bekliyordu. "Ogeday gerçekten önemli birşey yok sevgilim, sadece bir kabustu geçti gitti,  anlatıp senin de canını sıkmak istemiyorum." dedim. Ellerimden tutup "senin üzen şey benim canımı her türlü sıkıyor Nisa o yüzden bence artık anlat" dedi. Kurtulamayacağımı anlayınca derin nefes alıp anlatmaya başladım...
........
"Bu sabah makasla içeriye dalman da kabusunla alakalıydı değil mi?" diye sordu. Kafamı sallayıp "Evet, aynı kabusumda ki gibiydi bir an gerçek sandım, kendimi savunmak için de makası elime aldım, çok korkmuştum. Özür dilerim beni o halde görmeni istemezdim." diyerek ellerime bakmaya başladım. Çenemden kavrayıp ona bakmamı sağladı ve "Saçmalıyorsun Nisa, ben senin her halini seviyorum seveceğim de. Sakın bidaha öyle düşünme. O şerefsizin icabına da daha sonra bakacağım, sana yaşattıklarının hesabını misliyle ödeyecek. Ve Nisa her ne olursa olsun herhangi bir sorununda bana gelmeni istiyorum, benimle paylaş istiyorum." Doğruldum ve ona sıkıca sarıldım " Ben seni hak edecek ne yaptım acaba, seni çok seviyorum çok çok" diyerek yanağına art arda öpücükler kondurdum. Gülerek geri çekildi ve "Öyle bir yanakla kurtulamazsın" diyerek dudaklarıma yöneldi. Yanağımdan kavradı ve dudağımdan öpmeye başladı. Bende dayanamadım ve yavaşça karşılık vermeye başladım. Öpüşü giderek  derinleşmeye başladı, beni arkaya koltuğa yatırıp üstüme çıktı. Ellerimi ensesine koyup kendime iyice bastırmıştım. Bu hareketimle daha da gaza geldi ve elleri tişörtüme gitti, bir çırpıda onu da çıkardı. Öpücükleri dudağımdan boynuma doğru yol aldı. Kendi tişörtü de yeri boylamıştı. Öpmeye devam ederken telefonu çalmaya başladı ama bakmadı devam etti. Bir süre sonra telefon tekrar çalmaya başlayınca geri çekildim ve "Ogeday bak istersen acil sanırım " dedim. Sinirle "Arayan kimse benden çekeceği var" diyerek bakmadan açmıştı "Ne var lan ne rahatsız ediyorsun" demişti, tipi çok komikti hafifçe kıkırdadım. Arayan kimdi çok merak etmiştim bende. " Tamam anne uğrarım, anladım tamam, alırım anne kapatıyorum hadi" diyerek kapattı. Şaşkınca "Annen miydi, azarlamana kızmadı değil mi?" diye sordum. Kafasını yana yatırdı ve "Sence bu surata kızılabilir mi?" dedi şımarıkça. Uzanıp yanağını sıktım "Yicem seni." Sırıttı " Annem aramasaydı ben seni yiyordum ama" deyince omzuna patlattım "Terbiyesiz" diyebildim. Çok utanmıştım, kalktım ve tişörtümü giydim. Odama yöneldim ve telefonumu elime aldım arama veya mesaj yoktu. Ogeday bana seslenince tekrar yanına döndüm. "Winka'ya sonra da anneme uğrayacağım. Seni de Makbule'nin yanına bırakayım istersen tek kalmanı istemiyorum, ya da benimle de gelebilirsin" dedi. Aslında onunla gitsem olurdu ama bu aralar okulu çok boşlamıştım, okula gitsem daha iyi olurdu " Yok canım ben okula gidicem bayadır gitmiyorum, ders notlarını falan alırım sonra da yanına uğrarım olur mu?" dedim. "Peki canım bırakmamı ister misin?" diye sordu. "Ben kendi arabamla giderim ya gerek yok " diye cevap verdim. Yanıma geldi ve dudağıma kısa bir öpücük bırakarak evden çıktı. Bende hazırlandım ve okuluma gitmek için yola çıktım.
Okula geldiğimde arabamı otoparka park edip indim ve okula doğru yürümeye başladım. O kadar da kalabalık değildi. Ders notlarını almak için  sınıfa çıktım ve gerekli olan kağıtları aldım. İşimi bitirdiğimde Ogeday'ı aramaya karar vermiştim. "Efendim güzelim" diyerek açtı telefonu. "Canım benim işim bitti yanına gelmek istiyorum, müsait misin?" diye sordum. "Nisa sorulur mu tabiki de müsaitim uç gel yanıma bitanem." dedi. Güldüm, deliydi bu çocuk. "Tamam canım yarım saate ordayım, öpüyorum." deyip kapattım.
Arabama binip yola çıktım. Allah'tan fazla trafik yoktu da saatlerce yollarda kalmayacaktım. Arabam yolda ilerlerken telefonum çalmaya başladı, Ogeday arıyordu. Az önce konuşmamış mıydık? Umarım kötü bişey yoktur. Hemen cevapladım " Oge noldu?" sesim sandığımdan da endişeli çıkmıştı. "Bişey yok canım sakin ol, gelirken Ata'nın mekanında ki şu soğuk baklavasından alır mısın? İhsan'ın canı çekmiş de." dedi. Rahatlamıştım. "Tamam canım önünden geçiyorum şuan inip alayım hemen" diyerek arabayı durdurmaya çalıştım ama durmuyordu. "Allah Allah" dedim. Ogeday "Nisa, noldu?" diye seslenmişti. "Bilmiyorum ki." diyerek frene bastım ama araba durmuyordu. "Ogeday!" sesim yükselmişti. "Nisa! Noluyo?!" Frene defalarca basıyordum ama durmuyodu.
"Ogeday frenler tutmuyo!" diye bağırdım. "Ne demek frenler tutmuyor?!" Araba yolda hızla ilerliyordu, önümdeki arabaları teğet geçiyordum resmen. "Tutmuyo işte Ogeday yardım et, napıcam ben!" Çok korkuyordum. "Tamam Nisa sakin ol ve bana tam olarak hangi yolda olduğunu söyle güzelim, nerdesin?!" Etrafıma baktım, nerde olduğumu anlamaya çalışıyordum. Tam nerde olduğumu söyleyecekken sağ dönemeçten siyah bir araba önüme çıktı," Ogeday!" dememe kalmadan sertçe arabaya çarpmıştım. "Nisa!" Sonrası karanlıktı.
........

Ogeday'dan

"Nisa!" deli gibi bağırıyordum. Kaza yapmıştı. Acilen yanına gitmem gerekiyodu. Sesimi duyan İhsan ve Emre yanıma koşmuştu "Oge noldu kardeşim?" Emre'nin omuzlarından tuttum "Nisa kaza yaptı, yanına gitmem lazım oğlum Nisa kaza yaptı!" Arabama doğru koşarken  İhsan peşimden geliyodu "Ogeday dur bir sakin ol ver anahtarı ben sürerim, sen Nisa'nın nerde olduğunu söyle bana." Keşke yanımda getirseydim onu, keşke bırakmasaydım tek başına. "Ata'nın kafesinin ordaki yol büyük ihtimalle, İhsan yalvarırım hızlı sür." ağlamaya başlamıştım. Ya ona bişey olursa. İhsan beni sakinleştirmek için sürekli "Sakin ol" diyodu ama ben sakin olamazdım, Nisa'yı görmem lazımdı. "Ogeday geldik kardeşim bak ordalar!" Olay yerine gelir gelmez arabadan fırlamıştım. Nisa'nın arabasının yanına vardığımda içinde sıkışıp kalmıştı, yüzü gözü kan içindeydi. "Nisa, ben geldim bitanem aç gözünü!" kendinde değildi. İnsanlar toplanmıştı "Ambulans çağrın!" diye bağırdım. İhsan "Çağırmışlar kardeşim sakin ol, senin güçlü kalman lazım Nisa için." demişti.  İçimden tekrarladım "Nisa için." Ambulans hızla geldiğinde hemen Nisa'yı sıkıştığı yerden çıkarmaya başladılar. "Yavaş olun canı yanacak." demiştim. Ambulans'a bindirdiklerinde bende yanında gitmek istemiştim "Lütfen bende geleyim, bana ihtiyacı var" görevli beni alamayacaklarını söyleyip kapıları kapatmıştı. İhsan "Hadi abi takip edelim" diyerek beni de arabaya bindirmişti. "Hızlı sür İhsan hızlı!" diyebilmiştim. Ona birşey olursa dayanamazdım, daha yeni başlamıştık böyle bitmemeliydi....

Hastaneye geldiğimizde Nisa'yı da ambulanstan indiriyorlardı. "Nisa!" İhsan beni tutuyodu. İçeriye götürdüklerinde bizde peşinden gittik. Ameliyathaneye alıp bize de beklememizi söylemişlerdi. O sırada Emre, Ata daha sonra da Makbule gelmişti. "Nerde kardeşim!" yanıma gelip bana sarılmıştı. Dayanamadım bende ağlamaya başlamıştım. Emre "Sakin olmanız lazım, Nisa iyi olacak ama sizinde güçlü kalmanız gerekiyor." dedi. "Emre haklı Makbule, güçlü durmalıyız Nisa uyandığında seni, bizi böyle görmesin." diyebilmiştim. Elimden başka da birşey gelmezdi. Ameliyathanenin yanında ki duvar dibine oturup beklemeye başladık. "Sana birşey olursa yapamam Nisa sensiz olamam ben, lütfen uyan, yalvarırım uyan." Ağlamayacaktım, ağlamayacaktım. Saatler geçti ama Nisa'dan hiçbir haber yoktu. Birden içerde bir hareketlenme oldu ve kapısı açılıp hemşire koşarak yanımızdan geçti. "Noluyor, biri birşey söylesin!" İçerden başka bir hemşire çıktığında durdurup sordum "Neler oluyor!" Hemşire yutkundu ve "Beklemediğimiz bir komplikasyon oluştu hastayı kaybediyoruz" dedi. Hastayı kaybediyoruz, kaybediyoruz... Kulaklarımda yankılanıyordu. Makbule'nin çığlığı bütün koridorda yankılanmıştı. İhsan ve Ata onu tutmaya çalışıyordu. Hayır hayır hayır onu kaybedemezdim, kaybetmeyecektim. Başımı duvara yaslamıştım. Boğuluyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Tek bildiğim şey eğer Nisa giderse benim de sonum onun ki gibi olurdu.

Evettt bölüm nasıldı...
Beğeni ve Yorum atmayı unutmayın..
Elimden geldiğince uzunnn yazdım...
Keyifli okumalar öpüyorummm 😘🥰

BANA GÜVEN (OGNİS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin