longer than eternity

138 10 61
                                    

bes dakka arayla

***

"hyung?" konuşmayı seçtiğim kişinin chan hyung olması bundan nefret etsem de biraz duygularına oynayabileceğimi gösterirdi ve bu da şansımı artırırdı açıkçası.

"felix? nerdesin? nerdesiniz? lanet olsun çok meraklandık!" kusura bakma hyung ama beni deney kobayı olarak kullanmayacağınızdan emin olmamız gerekiyordu.

(hocam chan ağlıyo)

hyunjin gözlerini açıp kapatarak onay verdiğinde konuşmaya devam ettim.

"dinle, hyung. yanınıza geleceğiz ama bazı şartlarımız var. ve soracağımız bazı sorular."

"dinliyorum," başka çaresi olmadığından mı yoksa bizi gerçekten önemsediği için mi hemen kabul etmişti bilmiyordum.

koca bir güven kaybım vardı...

"nereden biliyorsunuz? zamanı durdurabildiğimi?" birkaç saniye konuşmadan beklediğinde tekrar konuşan ben oldum. "hyung dürüst olmayacaksan ve cevap vermeyeceksen kapatacağım."

"tamam lix, dur kapatma. bak, farkında değilsin ama çok büyük bir enerji yayıyorsun. anlayacağın dille doğanın kanunu dediğimiz ve asla sekteye uğramayan bir çok şeyi ufak da olsa bozuyorsun. tekrar zaman durduğundaysa enerjiler birbirini nötrlüyor ve bozduğun her şeyi düzeltebiliyorsun." bunca şeyi nereden biliyordu?

"sorduğum soru sizin bunları nereden bildiğiniz." iç çekti ve birkaç hışırtı sesi geldi. yeni uyanmış olmalıydı. saat daha çok erkendi.

"felix, bunu sana telefonda söyleyemem."

"o zaman hiçbir anlaşma da yapmayacağız hyung." sesim sert ve kararlı çıktığında chan hyung oflayarak konuşmaya başladı. hyunjin'se ses tonumla bana döndü ve sandviçleri çıkarırken işini bırakıp elini göğsüne koyup gözlerini kendinden geçer gibi geri attı.

abartılı bir erkileyiciydi deme yöndemiydi sanırım.

ona gülerken sesimin çıkmaması için dudaklarımı birbirine bastırdım ve chan hyung'un sözlerine odaklandım.

"bak lix, JYP adında bir şirket var. şirket bünyesinde bir çok bilim insanı barındırıyor ve bilim sektöründe tahmin edemeyeceğin kadar çok başarıya imza atıyorlar. yeni makineler icat ediyorlar, uzayda ve dünyanın bilinmeyen bir çok noktasında keşifler yapıyorlar. bazı makineler sayesinde senin yarattığın enerji bozukluğunu ve düzensiz periyodlar halinde bu bozuklukların tekrar düzeldiğini fark ettiler. zaman her durup tekrar akmaya başladığında açığa çıkan enerji dünyanın aynı bölgesinde ama farklı konumlarda tesbit ediliyordu. çok geçmeden enerjinin konumunu takip etmeye çalıştılar ama sadece enerji açığa çıktığı an tam konum görülüyordu. enerji ortadan kalktığı an takip de duruyordu. bu yüzden şirket bölgenin her tarafına adamlarını yerleştirdi. enerji kaybolana kadar enerji kaynağını tesbit etmek için." hyunjin sandviçi bana uzatırken bir yandan chan hyung'un hoparlördeki sesini dinliyordu. kaşları çatılmış, ciddi ruh haline bürünmüştü.

"ve bu da sizi bana getirdi. ya da beni direkt sizin kucağınıza bıraktı," hyunjin lütfen somurtmaz mısın acayip seksi duruyorsun çünkü şu an.

"öyle oldu." chan hyung'un sözlerine hyunjin'in stresle dudağını dişlediği andan beri odaklanamıyordum. gözlerimi kapatıp açarak ona bakmamaya çalıştım.

"dün gece zaman durdu hyung. nerede olduğumuzu biliyorsunuz o zaman. değil mi?" nefesini bıraktı. parmaklarıyla şakaklarını ovduğuna emindim.

"biliyoruz." hyunjin, lütfen dudağını bırak.

"neden gelmediniz?" niyetlerini çözemiyordum. çok çelişkili davranıyorlardı. ve hyunjin de dudağını dişlemeye devam ediyordu.

pseudo- | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin