I wouldn't be afraid if you were with me

73 6 36
                                    

yine hic araya girmemisim duygusal olarak gülüp dalga gecebileceğim şeyler yok cunku kusura bakamayin dostlar araya girmedigimde uzucu oluyo

***

''misafirimizi hepinizin tanıdığını düşünerek tanıştrma faslını atlıyorum arkadaşlar,'' başkan, felix'i tıbbi laboratuvara getirmişti. önce sağlık testleri yapılacaktı ve bunlar normalde günler süren testlerken, şirketteki teknoloji sayesinde on dakikada halledilebilir şeylerdi. kimsenin zaman kazanma gibi bir şansı yoktu. felix kendi intiharına gitmişti ve her şey beklediğinden hızlı olacaktı.

ya da diğerleri ellerini daha hızlı tutacaktı.

başkan, laboratuvardaki beyaz önlüklü, maskeli çalışanlara felix'i bırakıp laboratuvarın dışına çıktı ve camlarla kaplı büyük izleme bölümüne geçip her adımı titizlikle takip etmeye başladı.

''buraya hiç gelmemeliydin felix.'' felix'i sedyeye yatıran önlüklü adam kendi kendine mırıldanlmıştı fakat felix bunu duymuştu. gelmemesi gerektiğini biliyordu bu yüzden adamın sözlerini umursamadan kendisine yapılan hiçbir şeyi sorgulamadan işi onlara bıraktı.

''itaatkârlığın hoşuma gitti güzel çocuk,'' başkanın sözleri tüm laboratuvarda duyulduğunda felix'in kanını alan iki doktor kısa bir an birbirlerine baktılar ve işlerine döndüler. felix başkanın sözlerini umursamasa da doktorların birbirlerine karşı tedirgin bakışları kafasını soru işaretleriyle doldurmuştu.

başkanın tek derdi gücüydü, değil mi?

yirmi dakikayı bulmayan bir kontrolün ardından felix'in tek anormal çıkan değeri düşük d vitaminiydi. bunun içinse şırıngaya çektikleri bir sıvıyı koluna enjekte etmek onlar için yeterli olmuşa benziyordu.

felix, ona verdikleri vişne suyunu isteksizlikle yarısına kadar içip bıraktı ve hastane havası aldığı için aklına hyunjin'i getiren laboratuvardan çıktı.

başkan, yanında iki askerle birlikte onu başka bir laboratuvara götürdü fakat burası az öncekinin aksine kesinlikle tıbbi değildi. büyük makinaları, ne işe yaradıklarını bile anlayamadı cihazları görmek felix'i ürkütmüştü.

''burası, gücünü nasıl kontrol etmen gerektiğini öğreneceğin yer. biliyorsun, buraya cehennem diyorlar.'' başkanın konuşulan her şeyden haberi olması normal sayılır mıydı? ''eğer aşağı kat cehennemse, bura cehennemin 7. katmanıdır felix.''

''içim rahatladı, sağ ol.'' felix'in korkusuz tavrı başkanın hiç hoşuna gitmemişti. damarlarındaki korkuyu hissetmek istiyordu, umursamazlığını ve cesaretini görmeyi değil. fakat felix her şeyi gözden çıkarmış bir durumdaydı. başkanın acınası istekleri hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti.

''nasıl kontrol edeceğim?'' başkan felix'in tavrını sineye çekmekte zorlansa da sorusuna cevap verdi.

''şu cihazları görüyor musun?'' parmağıyla işaret ettiği cihazı felix'in gördüğünden emin olduktan sonra devam etti. ''seni ona bağlayacağız. vücuduna bantlarla kablolar yapıştıracağız. vücudunun her yerinden sürekli olarak enerji akımları makinaya kaydedilecek. ve bunun sayesinde de enerji düzeyini her an kontrol edebileceğiz. eğer zaman durursa bu dünyanın ve doğanın manyetizmasını bozduğu için kayıtlara zaten geçer. aynı zaman dilimine denk gelen süreçte senin makinalara verdiğin enerjiyi kontrol etmemiz yeterli olacak. zamanın durmasına sendeki hangi değişimin sebep olduğunu saptayabilirsek, nasıl kontrol edebileceğin hakkında bir yol çizer, o yolda ilerleriz.'' felix, başkanın açıklamasına başını sallayarak onay verdiğinde başkan makinaların yanındaki adamlara başını sallayarak işaret verdi. iki adam onlara doğru gelip felix'i aldılar ve giyinmesi için üzerine tamamen yapışan siyah bir tulum verdiler.

pseudo- | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin