Selamlarrr🥺🥺 yine Pete konuşuyor. Kinnporsche'u çok fazla konu almak istemiyorum o yuzden biraz Tawan konusunu atladım yoksa içinden çıkamayabilirdim
Kahvaltıdan sonra Pol, Arm ve beni yanına çağırdığında hızlıca masaya kurulduk. Duymadığımızı düşünerek Tawan'ın geldiğini söylemişti fakat ben bunu ne yazık ki biliyordum. Bay Kinn'in, Porsche'un yanında ona çok iyi davranması da sinirlerimi bozuyordu. Bay Kinn demişken, iyi insan lafın üstüne gelirmiş. Boktan sebepler ile beni yalnız bırakan Pol ve Arm'a sonradan hesap sormayı aklıma koyarak Bay Kinn'i selamladım.
"Merhaba Bay Kinn." Biraz gergindim çünkü yanıma kadar gelmesi ajancılık işine gelecek güncellemelerin habercisiydi.
"Sanırım Vegas Tawan'ın burada olduğunu biliyor. Artık onu daha dikkatli izlemelisin. Sakın beni hayal kırıklığına uğratma, anlaştık mı?" Yeterince dikkatli izlemiyor muydum zaten? Her zerresini ezberleyecek kadar izlemiştim onu, tabii siz nereden bilirsiniz ki Bay Kinn? Kısa bir konuşma olmuştu ve kafamı onaylar gibi sallamam üzerine arkasını dönüp uzaklaştı. Umarım bu kez onu hayal kırıklığına uğratmazdım. Böyle başladığım her iş hayal kırıklığıyla bitiyordu bu yüzden çok da ummamak gerek diye düşündüm. Vegas'ın rutinini ezberlediğim için zamanı kendime göre ayarlayabiliyordum. Takip edildiğinin bilincinde ya da değil her türlü bunu değiştirmemesi işime geliyordu. Zamanın geldiğini fark edince dualar ederek yola çıktım.Saatlerdir Vegas'ı bekliyordum ve sonunda beni getirdiği yer tapınaktı. Sahiden mi? Kirli işlerine tanrıyı bulaştırma sinsi herif. İçeri girdiğinde Bay Kinn'e mesaj atmak üzere telefonumu çıkardım ve nerede olduğumu söyledikten sonra ilerideki kolonun arkasına saklandım. Vegas'ı gözden kaybetmiştim yerimden çıkıp etrafa göz gezdireceğim sırada bir elin omzuma dokunmasıyla yerimde sıçradım. Sanırım yine gelmişti cellatım. Refleksten dolayı hızla arkamı döndüm.
"Merhaba Bay Vegas!" aptalsın Pete. "Yani, merhaba Bay Macau!" sorun yok, sorun yok.
"Burada ne yapıyorsun Pete, Yoksa Tankhun da burada mı?" Ah Macau ah! En azından gelen Vegas değil diye şom düşüncelerimi kafamdan geçirmişken bu kez de Vegas'ın elini omzumda buldum. Dokunmasıyla gerildim, hem de çok fazla.
"Hiç sanmıyorum, bence tek başına." O bilindik sahte gülümsemesiyle konuşan Vegas'a dik dik baktım. Ben de en büyüğünden en gergin gülümsememi takmıştım yüzüme ve içimden dua ediyordum bırakmaları için. Suç üstünde yakalanmak da benim rutinim olmuştu işte. Neyse ki bu kez satranç tahtasındaki kilit taş ben değildim. Bu yüzden pek de önemi yoktu beni görmelerinin çünkü asıl işi ben yapmayacaktım.
"Doğru söylüyorsun abi, Tankhun gibi dinsizler buraya uğramaz. Peki seni hangi rüzgar attı buraya Pete? Vaaz dinlemeye mi geldin?" Vegas gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu ve bu beni fazlasıyla tedirgin hissettirmişti. Yerin dibine girecektim sanırım fakat gerginliğimi belli etmemeye çalışarak konuşmaya devam ettim.
"Evet Bay Macau. Bugün boş günümdü ben de buraya gelmeye karar verdim." kafasını salladı ve kendileriyle gitmemi teklif etti tam bir işim çıktığını söylüyordum ki Vegas yine buna izin vermedi.
"Boş günüm dememiş miydin? Gel bakalım." Sen bir aptalsın gülümsemesini sunarken omzumdan itekleyerek yolu takip etmemi bekledi ve ben de en güzelinden zoraki bir evet ben bir aptalım gülümsememle içeri girdim.Vegas'ın yanında oturuyordum ve vaaz dinliyorduk. Aslında Vegas öyle bir tipe hiç benzemiyordu. Onu takip ettiğim süre boyunca hiç buraya geldiğine şahit olmamıştım.
"Bay Vegas."
"Hm?" duyduğunu belirten sesi çıkardıktan sonra bana doğru döndü.
"Vaaz dinlemeyi sever misiniz? Buraya sık sık geliyor musunuz?" ben konuşurken bakılacak başka yer yokmuş gibi dudaklarıma bakması sinirlerimi bozuyordu. Konuşmayacağını düşündüğümde rahatsızlanıp yerimde kıpırdanarak önüme döndüm.
"İyi bir şey değil mi? Sakinleşir ve rahatlarsın. Sen ne düşünüyorsun?" Gözlerini üstümde hissetmek beni çok geriyordu. Yüzüne baktım ve sorusuna cevap vermeden tekrardan önüme döndüm. Vaaz bittikten sonra yanımdaki testiyi önümüze almıştım.
"Bay Vegas, sizin için ayrı bir testi getirmemi ister misiniz?"
"Sorun değil, paylaşabiliriz. Böylelikle sonraki hayatımızda da birbirimizi görebiliriz değil mi?" Şeytan görsün seni sonraki hayatında diye geçirdim içimden. Dalga geçer gibi konuşuyordu ve yanında kendimi çok rahatsız hissediyordum. Macau olsa belki bu gerginliğim biraz gidebilirdi fakat bir köşeye geçip uyumuştu. Onun ibadet edeceğini düşünmek de benim aptallığımdı sanırım. Sahi Vegas da öyle bir tipe hiç benzemiyordu. Onu takip ettiğim süre boyunca hiç buraya geldiğine şahit olmamıştım. Keşiş konuşmaya başladığında Vegas elini sırtıma koymuştu. Ne yaptığını anlayamıyordum göz ucuyla baktığımda o da beni izliyordu. İstemsizce yutkunarak önüme döndüm. Gülüşünü bakmamama rağmen hissedebiliyordum. Yine yerimde kıpırdanarak kendimi dikleştirdiğimde elini çekmesini sağladım. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu? Gerçekten aklımı bozuyordu, ne zaman yanına gitsem aptallaşıyordum. Benden suyu benim götürmemi istediğinde kabul ettim ve yanından uzaklaştım. Testideki suyu döktüğümde birden kendime gelmiş gibi hızla içeri geri döndüm fakat Vegas yoktu. Onun yerine bir not vardı.
"Bunu beraber tekrarlayalım. Sonraki hayatımda senin eksikliğini hissetmek istemiyorum."
Lanet olsun. Neden bu oyuna geldim ki sanki? Elimden kaçırmıştım, kim bilir nerelere gitmişti. Sadece yanımda oluşu bile beni neden bu kadar salaklaştırıyordu bu aptal herifin. Her zamanki gibi bir hayal kırıklığıyla eve döndüm.Odada Porsche ile uğraşıyordum. Bir şey dinliyordu ve morali fena bozulmuştu. Benim bir şeyi değiştiremeyeceğimi fark ettiğimde yatağıma gidip tavanı izlemeye başladım. Uzun bir sürenin ardından Porsche gezineceğini söylerek dışarı çıktı. Ben de yine düşüncelere dalmıştım. Burnumun dibindeki Vegas nasıl her şeyi çok güzel saklayabilirdi? Saatler gibi gelen düşüncelerimin ardından uyuyamayınca Porsche'a bakmaya karar verdim. Saat gece yarısına geliyordu. Biraz kendim turladıktan sonra Porsche'un kafası dağınık olduğunda gittiği yere, havuza bakmaya karar verdim. Yardımcı olamayacak olsam bile varlığımı yanında hissetmeliydi. Gideceğim yere vardığımda Porsche'un yanında saatlerdir düşüncelerimi meşgul eden adamı görmeyi beklemiyordum. Havuzun başında oturmuş konuşuyorlar ve bir yandan da içkilerini yudumluyorlardı. Vegas gözünü Porsche'un üzerinden ayırmıyordu ve bu sinirlerimi bozmuştu. Arkadaşıma öyle bakamazsın piç adam. Ne konuştuklarını çok merak ediyordum fakat elimden bir şey gelmiyordu. Sonuçta Vegas aşık olduğu kişiyle konuşmaya gelmişti ve Porsche kendi kararlarını alabilecek yaşta bir adamdı. Vegas'ın ne kadar aşık olduğu muammaydı gerçi, kalpsiz. Daha fazla izlemek istemediğim için odama döndüm. Belki de Vegas, arkadaşıma benden daha iyi gelirdi.
Porsche içeri girdiğinde yine bilgisayarın başında kulaklıklarını takmıştı. Morali sanki mümkünmüş gibi daha fazla bozuldu. Sessizce ona göz atıp yatağıma geri döndüm. Bir saat sonra yanıma kadar gelmişti. Uyuma numaramı yememiş olacak ki yatağıma oturdu ve konuşmaya başladı.
"Benim için endişelenmene gerek yok Pete. Kocaman adamlarız ve kendime bakabilirim. Sen önce kendini düşün ve lütfen seni kötü etkileyebilecek şeyler yapma. Saçma işlere bulaşmanı istemiyorum." Neden böyle konuştuğunu anlayamıyordum ama inandırıcı olmayan uyuma numaramı bozmadım. O gittikten bir süre sonra da uyuyakalmıştım.ne yazacağımı hiç bilemiyorum😭😭

ŞİMDİ OKUDUĞUN
we need each other - vegaspete
RomantikGerçek sevgi nedir bilmeden büyüyen iki adam birbirlerine duydukları ihtiyacı bu kez maskelemeden sarılmışlardı sımsıkı. Ve Pete, yine ava giderken avlanmıştı. -vegaspete