Kimsin?

12 2 6
                                    

Meriç ile birlikte villanın içine doğru yürümeye başladık evin etrafında fazlasıyla koruma vardı, ama neden? Burası öylesine sessizken bu kadar çok koruma koymaya neden ihtiyaç duymuşlardı?

Villanın içine girdiğimizde siyah takım elbiseli belinde silahı olan orta yaşlı bir adam bize doğru yürümeye başladı.
"Kız bu mu?" Meriç başını salladı. Adam bana doğru birkaç adım daha attı yüzüme doğru eğilip
"Ona benziyorsun" yere bakan gözlerim bu sözün ardından adamın gözlerine çevrildi kimi kastediyordu? Tam bunu soracakken adam boğazını temizleyip
"Yani meleklere haha" bu adam benimle dalga mı geçiyordu? Meriç araya girip
"O melekler kadar güzel ama-"
Daha fazla onları dinlemek istemediğimden o, sözünü daha bitirmeden araya girdim
"Ne bir meleğim ne de bir melek kadar güzelim ben normal biriyim sizin aksinize."
Bu dediğime Meriç'in sinirlendiğini hissedebiliyordum ama bu umrumda mıydı? Asla.
"Küçük hanım fazla cesur sanki" bu adam ve Meriç neden bu denli soğuklardı şimdi ona ne demeliydim?
"Küçük hanım cesaretini sevdim kendini koruman güzel fakat şimdi üsteki odaya çık kırmızı kapılı oda senin" cevap verme ihtiyacı hissetmediğimden başımı sallamakla yetindim merdivenlere doğru yürürken o adam arkamdan seslendi ona doğru dönmeden arkam dönük bir şekilde bana ne diyeceğini dinlemek için bekliyordum
"Bu evde sana ait olan en değerli varlığın olduğunu düşün ve bunun yarattığı o duyguyla bu evde rahatına bak"  neyi kastediyordu bu adam. Bana ait olan en değerli şey burada mı olacak? Öyle bir şey yokken hemde.

Bu saçma konuşmaya takılmadan merdivenlerden hızlı adımlarla çıktım ve bana ait olan sözde bana ait olan kırmızı kapılı odayı aramaya başladım.
Sonu görünmeyen bir koridorda öylece kırmızı bir kapı arıyordum işin tuhaf kısmı neden tüm kapılar siyahken o kapı kırmızıydı? Tamam şimdi buna takılmamalıydım değil mi, daha önemli şeyler düşünmeliydim ama şuan değil.

2 dakikalık arayışımın ardından siyah ama üstünde kırmızı el baskıları ile dolu olan bir kapı gördüm. Kapıya doğru yaklaşıp el baskısı olan bir kısma dokundum ama dokunur dokunmaz elimi geri çektim çünkü elim kırmızı olmuştu. Elime baktığımda bu hiçte boyaya benzemiyordu aklıma gelen şeyin olmamasını dua ede ede elimi kokladım gözlerim kocaman açılmıştı sesli bir şekilde
"Bu-bu-bu" ben kekeleye kekeleye bunu zar zor derken arkamdan bir ses gülerek
"Kan" dedi. Arkamı döndüğümde bu kişinin Meriç olduğunu gördüm yaşadığım şokun etkisiyle Meriç'e doğru yaklaşıp elimdeki bu kanı onun üzerine sürmeye başladım o ise sadece gülüyordu ben hem ağlıyor hemde elimdeki kanı geçirmeye çalışıyordum ki Meriç iki kolumu da sıkıca tuttu ve gözlerimin en derinine bakıp
"O sadece bir kan bundan korkma asıl mesele o kanın kime ait olduğu Elisa. Sen masumsun ama unutma masumlar bu hayata sadece bedel ödemeye gelirler" bunu dedikten hemen sonra kulağıma eğilip
"Tıpkı senin gibi"
Meriç kolumu bırakıp benden uzaklaştı sadece benden uzaklaşmadı beni burada ellerim kanlı ve karanlık koridorda tek başıma bırakıp uzaklaştı.
Ben, gözyaşlarım, kafamda dolaşan düşünceler, karanlık yine bir aradaydık ama bu sefer aramıza biri daha katılmıştı "kan"...

Selammm nasıl buldunuz? Umarım seversiniz ben Elisa için fazlasıyla üzüldüm :////

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 20, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KESİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin