5-''KABULLENİŞ''

194 25 78
                                    

Yanlış olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun sen. 

°°°°°°°°°°

Serkan Dinçsoy ağzından

Odada öylece dikiliyordum. Az önce ne yaşanmıştı. Siktir ya. Kendime verdiğim sözleri tek bir dokunuşla yerle bir etmişti. Oturup saatlerce kendi kendime konustuğum ve bana her yakınlığında onu nasıl engelleyeceğime dair planlarımın hepsini yerle bir etmişti. Artık onu durdurmak çok daha zor olacaktı. O kadar çok istemediğimi ve unutmak istediğimi söylememe rağmen yaşanan şey onun eline büyük bir koz vermişti. En kötüsüde artık durmasını istemiyordum. Hala yanlış geliyordu ama daha fazlasını istiyordum. 

Yatağa ilerleyip hazırladığım kıyafetleri giyindim. Koca oda dar gelmeye başladığında odadan çıkıp aşağıya indim. Asel oturma odasında telefonuyla ilgileniyordu. Elimde olmadan gerilmiştim. Çünkü kardeşimin bunu öğrenmesini istemiyordum. Yeni arkadaşıyla aramızda olanları bilmesine hiç gerek yoktu.

Koltuğa oturmamla elindeki telefonu bırakıp yüzümü incelemeye başladı. Yoksa anladı mı? Ya da Efsun mu bir şey söyledi? 

''Efsun'a ne yaptın?'' demesiyle tükürüğüm boğazıma kaçtı. ''Ya da kıza ne dedin?'' 

Sakin olmaya çalışarak ''Bir şey yapmadım.'' dedim ama elimde olmadan sesim kısık çıkmıştı. Sorgulayıcı bir ifadeyle yüzüme bakıp ''Madem öyle kız neden apar topar kaçtı o zaman?'' diye sordu. Ayağa kalkıp ''Nerden bileyim ben Asel? Git ona sor.'' dedim. Asel'den kaçmak zor olacaktı. Fazlasıyla zeki bir kızdı. Şüpheci gözlerini üzerimden çekip telefona dönünce rahatlamıştım. Ah Efsun. Ne hallere düşürdün sen beni? 

°°°°°

Sessiz olmaya dikkat ederek eve girdim. Şu an kimseye hesap verecek durumda değildim. Zaten hala yaşananın etkisinden çıkamamıştım. Bu sefer bilincim yerinde olduğu için mi bilmiyorum ama çok daha gerçek ve inkar edilemezdi. Üstelik hala sızlayan alt dudağım bunun kanıtıydı.

Bir an önce odama girip kendimi yatağa atmak istiyordum. Çok yorgundum ve yarın pazardı. Dinlenebilir ve bügunkü ders eksiğimi kapatabilirdim. 

Merdivene attığım ilk adımla olduğum yerde kalmak zorunda kaldım. 

''Gel buraya.'' babamın sert sesini duymamla ister istemez dediğini yapıp yanına ilerledim. Oturduğu koltuktan yüzüme bakıyordu. İçinde viski olduğunu tahmin ettiğim bardağı yanındaki masaya bırakıp yavaşça ayağa kalktı. Şimdi ben ona aşağıdan bakıyordum. 

''Nerdeydin bu saate kadar?'' 

''Bir arkadaşımın yanındaydım.'' diyerek bir adım geriledim. Fazla yakınlıktan rahatsız olmuştum. Ona yakın olmak tuhaftı. 

''Demek bir arkadaşının yanındaydın. Nasıl bir arkadaş bu?'' 

''Sadece bir arkadaş. Sınıfımıza yeni geldi ve şehri gezdirmemi istedi. Merak etme bügunkü eksiğimi kapatacağım yarın.'' hızlı bir şekilde art arda sıraladım. Bir an önce bu konuşma bitsin istiyordum. 

Hiçbir şey demeden yüzümü inceledi. Fazla şüpheci bir insandı. Yalan söyleyip söylemediğimi anlamak ister gibiydi. Ama bunu ifadelerimden anlaması mümkün değildi. ''Odama gidebilir miyim artık?'' diye sorduğumda dudaklarıma değen bakışıyla gözlerinde parlayan ateşi gördüm. 

Efsunkâr +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin