Keyifli okumalar canlarım. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorummm❤️
💋
"Charles'i en son ne zaman gördünüz?" diye sordum karşımdaki Fiona ve Cara'ya.
"Ben o akşam en son sekize gelirken iyi geceler demek için babamın yanına uğradım," dedi Cara dolu gözleriyle. Yası hala tazeydi. "Ardından da dadım ile odama çekildim. Uyudum hemen." derken gözleri bir noktaya dalmıştı mutsuz bir halde.
Cara cara ne düşünüyordu acaba ehuhheuuh
"Anladım," dedi Neşe elindeki kağıda not alırken.
Evet bu saatten sonra bu sarayda adeta bir Hercule Poirot'yduk. Bu cinayeti aydınlığa kavuşturacaktık.
"Sen?" diye sordum bakışlarımı Fiona'ya kitlerken.
"Ben de en son akşam saat dokuz gibi çalışma odasına uğradım. Hector ile konuşuyorlardı. Normalde her akşam kendine masaj yaptırır, öyle uyurdu. O gece ben de ona katılacaktım ama o işleri olduğu için katılamayacağını söyledi. Ben de masaja tek gittim. Bir saat sonra odamıza gittiğimde yoktu. Bekledim ancak gelmedi. Ben de sonra uyuyakalmışım. "
Neşe gözlüğünü düzeltti. Normalde gözlük takmıyordu bu arada. Sırf rol kesmek için taktı.
"Şimdi sana ne olacak Fiona?" diye sordu ifadesiz bir tavırla. "Eşin Kral, sen ise Kraliçe'ydin. O öldü... Sana, Kraliçe Fiona'ya ne olacak peki?"Fiona'nın gözlerinden bir yaş özgürlüğe kavuştu. "Artık Kraliçe değilim," dedi bunu hazmedemeyen bir ifadeyle. "Artık hiçbir şey değilim. Kraliçelikten düştüm. Yeni Kraliçe Hector'un evleneceği kadın olacak. Ben ise Cara ile bu sarayda, unutulmuş bir yaprak gibi solup gideceğim."
"Kızının yanında böyle konuşmamalısın." dedim sert bir sesle. "Peki o gün Charles'de farklı bir durum sezdin mi? Farklı bir tavır, farklı bir bakış..."
"Gergindi," dedi Fiona. "Ancak o hep devlet işlerinden dolayı gergindi zaten. Yadırgamadım, her zamanki hali diye düşündüm."
"Charles nasıl birisiydi?" diye sordu Neşe. "Nasıl bir Kral'dı halkına karşı? Merhametli, iyi yürekli ya da acımasız ve gaddar? Hangisiydi?"
Fioana gözlerini kırpıştırdı. "Gaddar mı?" diye sordu şaşkınca ve hafifçe gülerek başını iki yana salladı. "Asla. Charles halkına ve ailesine karşı her zaman merhametliydi. Eğer zindandaki insanlar için bunları diyorsanız, affedilmeyecek suçlar işleyen insanlara hakettikleri cezayı verirdi. Neticede Kral'dı ve bu Krallıktaki adaleti de sağlayabilmeliydi."
"Anladım... Pekala," deyip ayaklandım. Neşe de oturduğu yerden kalktı. "Şimdilik bu kadar yeterli. Eğer başka bir sorum olursa yine uğrarım."
"Beklerim," dedi Fiona usulca ve onun dairesinden çıktık.
Sıradaki sorgulayacağımız kişi Serenity ve kocasıydı. Bu yüzden onların dairesine ilerlemeye başladık.
"Fiona belli ki Charles'ten çok gücü seviyor. Bu yüzden gücünü kaybetmesine yol açacak hiçbir şey yapacağını düşünmüyorum. Charles'in ölmesi onun Kraliçeliğini kaybetmesi demek sonuçta."
Neşe'nin sözlerini onayladım. "Bana da öyle geliyor. Elinde olsa şuan geçmişe gidip Charles'in ölümünü engellemeye bile çalışır." dediğimde Serenity'nin dairesinin önüne gelmiştik. Bizi gören askerlerden biri hızla içeri haber vermeye gitti ve bir dakika sonra geri geldi.
"Sizi bekliyorlar," diyerek kapıları sonuna kadar açtı.
Askere bir baş selamı vererek içeri girdik. Serenity ve eşi Bert bizi ayakta karşıladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PABUCUMUN KANI
VampireBen Gül Rosealine. Mükemmel bir hayata, mükemmel bir işe, mükemmel dostlara ve mükemmel bir aileye sahiptim. Ta ki, en yakın arkadaşım Neşe Sandra ile çıktığımız kamp yolculuğunda arabamın bagajında bir ceset bulana ve o cesetin Vampir Kral olduğunu...