🔱BÖLÜM XI | DENGESİZ🔱

15 1 0
                                    

XI'Dengesiz
"İyileşeceğiz sevgilim, iyileşeceğiz."

•••

Sen insanoğlu, varoluşun ruhundan ibaretken bu neyin asiliği? Karşısında meydan okuduğun kim? Sen kimsin, et ve duygu yığını; kimsin sen? Ayırt edici tek özelliğin aklınken onu da duygularına feda mı ettin gerçekten?

Hayır, artık değil. Belki de düne kadar dengesizce olan duygu ve hislerimdi beni bu denli çıkmaza sokup, ruhumu tüketen. Saçmalıklarımı düşünüyorum bu bir hafta içindeki, sahi ne kadar da aç kalmışım geçmişimde ki her anıya. Sırf bir zamanlar ki masumluğumu hatırlamak için o halimi tanıyan ve ailemin katili olan adamın kollarındaydım. Sarıldığım, öptüğüm, sığındığım o mu sanmıştım? Evet. Peki ya öyle miydi aslı astarı?

Değildi. Ben, on beş yaşında her şeye rağmen saflığını koruyan o küçük kıza sarılmıştım, meğerse. Onu öpmüştüm ve belki de ona sığınmak istemiştim. Neden? Çünkü ben onu kaybettim. Öyle bir kaybettim ki üstelik, şuandan itibaren ölene kadar tövbe etsem dahi onu bir daha bulamam. Öyle bir kaybettim ki, içimde hiçbir zerresini bırakmadan kaçmıştı benden. Masumluğum, acımasızlığımdan korktu belki de. Kim bilebilir, benim aptallığımın sonucunu: kim düşünebilir ki ben bile düşünememişken.

Gökyüzünde asılı kalan kara bulutlar, güneşin ışınlarını yeryüzünden sakınırken hava soğuktu. Esen rüzgar saçlarımı uçururken siyah zülüflerimi toplamaya niyetim yoktu. Ahenkle dans etmeleri, şu boktan hayatımda ki tek kayda değer şeydi belki de. Annemden bana miras kalmıştı sonuçta. İçime düşen burukluğu yutkunarak giderdiğimde sahilde denizi izlerken sigaramı yakmış, içiyordum aheste aheste.

Hayır, hayır. Yalnız başıma değilim, adamlarım hemen arkamda ki arabada etrafımı koruyor. Sahi, artık bir mafyaya dahildim. Hayatımda buna göre kısıtlanmaya başlamıştı. Mesela ilk olarak nefesim. Şayet şu an nefesimi kesecek kadar sıkı ve dar olan bir mermi geçirmez yelek beni boğuyordu, siyah atletimin içinde. Göğüslerim ezildiğinden sızlıyor, hareketlerim de kısıtlanıyordu. Lakin ısrarla sigaramı içmeye devam ediyordum.

"Ah kahpe dünya, ah! Nereden nereye? İçicilikten, satışa... Müşteriden, satıcıya!" Elimde ki sigaram bu ani sesle yere düştüğünde, daldığım için ürkmüştüm hafifçe. Kısık sesle bir küfrü ağzımdan firar ettirdiğimde sesin sahibine göz devirdim.

"Dün ki dayağın tümü plana dahil değildi, bunu biliyorsun değil mi?" Dediğimde ciddiyetle lacivert dar kotumun cebinden sigara paketini alıp bir tane dalı çekip dudaklarımın arasına yerleştirdim. Çakmağımla tutuşturmadan önce, paketi Mert'e fırlattığımda refleksle havada yakaladı. Şerefsizce attığı gülüşle o da içinden bir tane çekip aldı ve paketi geri bana atmak yerine cebine soktu. Şaşırdığımı söylemek isterdim...

"Sigarayı mı değiştirdin, parayı bulunca?" Şaşkınca çıkarmaya gayret ettiğine yemin edebileceğim bir ses tonuyla, cebinde ki sigara paketi ile çakmağını çıkarıp havada salladı salakça. "Biz burada on küsür yıllık içici olalım, hala daha burada kıçı kırık tarihi eser niyetinde olan Maltepe'yi idareli kullanalım, daha dünkü birkaç yıllık içici esas kızımız, Parliament'i tek oturuşta yarılasın. Yuh be! Eski günlerde bana yalvarı-"

"Eğer o cümleyi tamamlamaya kalkarsan şu ağzının içindeki arsız et parçasını keser, önümde ki denize atarım. Üstelik maziyi, gevelemeyi bırak zira onun modası geçeli yedi ay oluyor." Lüks kırmızı çakmağımı cebimden çıkarıp yaktım cigaramı tekrardan. Nikotinden nasibini fazlasıyla alan ağzım artık uyuşuyordu. Bu his, kuruluk gibiydi...

🔱MASUM DEĞİLİZ🔱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin