🔱BÖLÜM XVI | YERALTI KRALININ GÜLÜ🔱

4 0 0
                                    

XVI'yeraltı kralının gülü
"Bana gelme."

•••
Adrenalin, aşk, suç, intikam, yeminler ve tuzaklar.

Ben daha on dokuz yaşındayım. Başrolü olduğum hikayem kirli, defterim karanlık ve aşkım en büyük yaram.

Kalbim nasıl ağrıyor bir bilsen, annem. Senin dokuz ayda bana verebildiğin yüreği bir adam saniyelik sözleri ve bakışlarıyla köreltti. Yaktı. Mahvetti.

Elimde bir çanta, gecenin en karanlık olduğu vakitteyim. Kara zülüflerimin üzerini örten sarı kısa peruk, başımı kaşındırıyor. Bakışlarım son kez sertliğini koruyor. Biraz sonra yıkılacağım. Zira ayaklarımın bağının çözülmesi an meselesi.

Riccardo'ya son bir diyeceğim vardı.

Planlar kafamın içerisinde dolaşıyor, sevgilim. Yenilgim, doğuşum olabilir. Veya doğuşum, ölüm fermanın. Aşkın kavuruyor canımı, bir karşılığı olmalı. Seninde yanıyor mu böyle yüreğin? İlk önce seni unutacağım, sonra hepinizi tarihe gömeceğim.

Sadece dinlenmem gerek. Dua et sevgilim, gücümü topladığımda önüme çıkma. Bana gelme.

Onun özel jetine bindim. Ona verilemeyen imkanı, bana vermesi ne kadar özeldi? Herkes kaçamaz benim gibi. Kimsenin arkası böyle toparlanamaz.

Kanun, düşeni yenmekken; beni saklaman ömrümü en fazla birkaç yıl uzatacak. Seninse kalan ömründen yılların çalınacak.

Elimde ki son model telefonuma ezbere bildiğim numarasını girdim. Mesaj bölümüne girdim. Dedim ya söylemem gereken son bir şey var. Ondan sonra her şey değişecek.

Siz: Gökteki yıldızlara bakıyorum aşkım, sayamayacağımız kadar çok hala lakin artık sonsuz değil; biliyorum. Yarında, ertesi günde böyle olacak. Hala yıldızlar çok ama bazıları kayacak, kaybolacak gecenin karanlığından. Belki onlardan biri olurum, kayan yıldızlara bakıp dilek tutma. Çünkü sen ne dilersen dile, hiçbirinin gerçekleşmesine izin vermeyeceğim.

Mesajımı attığımda anında görmüştü. Yazdığını anladığımda bekledim, bu sırada havalanmaya başlamıştık.

Constantino: Gökteki tüm yıldızlara yemin olsun ki kayan her yıldızın yolunu keseceğim. Olurda bir tanesini kaçırırsam tüm yıldızları yere döker, şarabıma katıp içer, boğazıma dizerim yanık yıldızlarını. Zira bilirim benden bir sen kurtulabilirsin, bir sen kaçabilirsin; Amore.

Yutkundum. Telefonu kapatıp kenara attığımda ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağladım, pilot dışında kimse yoktu. Bilhassa yıldızlar şahidimdir, ben o gece sabaha kadar ağladım. Göz pınarlarımı kuruturcasına.

Aşkıma ağladım.

Anneme ağladım.

Çocukluğuma ağladım.

Halime ağladım.

Yarım kalınmış intikamıma ağladım.

Ona ağladım.

Ben tüm kaybettiklerime ağladım, kısaca.

•••

Ördüğüm ağlar ayağıma yapıştığında yere çakıldım. Ve şimdi buradayım, dinleniyorum usulca.

Baygın gözlerime eşlik eden bakışlarım tavana bakıyor. Saçmasapan bir hikayenin saçmasapan bölümünün saçmasapan satırlarında saçmasapan duygularıyla besleniyor gibiyim.

Aşk, canımı yakan en güzel düğüm.

Koltuğun kol kenarlıklarının üzerine attığım ayaklarım esen ayazla üşüdü. Çoraplarımı çıkarıp bir yere atmış olmalıyım lakin şu an arayacak gücüm yok.

Riccardo'nun gözlerinde gördüğüm çaresizlik aklımdan çıkmıyor. Aşk tek benim elimi ayağımı bağlamamıştı. Ama onun gözlerine hiç yakışmamıştı acı.

Telefonum çaldı.

Çatılan kaşlarıma eş zamanla telefonu buldum.

Zevahir.

•••

Evimden binlerce fersah uzakta okyanuslar ardındaydım. Bir evim var mıydı ki bilmiyorum ama burası asla değildi.

Yeni kimlikler, yeni karakterler, yeni hayatlar. Hayatım kısır bir döngüye girmişti. Bu hangi günahın bedeliydi?

Ölenle ölünmüyordu ama ben ölmüştüm. Hem de öyle bir ölmüştüm ki paramparçaydım, parça parça gömülmüştüm. Her yerde bir parçamı bırakmıştım. Ve şimdi dirilmem imkansızdı. Etim, kemiğim nerede olurlarsa olsunlar karanlığa bulanmıştı. Belki de en başından beri karanlık iliklerimdeydi ve onu ben yaydım, bu da olabilirdi. Trilyonlarca ihtimal vardı, milyarlarca kombinasyon. Ben nereden bilebilirim ki doğrusunu?

En kötüsüyse kalbim artık bende değildi. Mantığım ise uzun zaman olmuştu beni terk edeli. Vefa borcu vardı üzerimde ama o en kötü günümde bile bir daha gelmiyordu bana.

Yeşile çalan kehribar gözlü bir adamın dünyasına karıştım. Kaybettiklerimin haddi hesabı yok. Ya ben çok arsızım ya da o çok güçlü. Aksi takdirde bu kadar kaybetmem mümkün değildi.

Benim evim yanıyor, kalbim çayır çayır. Ben dün kendimden vazgeçtim, ölmedim ama dün vazgeçtim kendimden. Bu saatten sonra tek yaşam belirtim aldığım nefesten ibaretken zulüm değil mi yaşamak bana?

Aşık oldum.

Sanırım bu öylesine bir cümle değilmiş. Aşık; kelimesinin içine her türlü engel, zorluk ve fedakarlık'ı doldurdum ve oldum kelimesiyle hepsini kabullendim.

Bağımlı mıyım, bağlı mı bilmiyorum. Tek bildiğim dün benim için benden vazgeçen bir adam vardı karşımda.

Yeraltının Kralı, benim için endişelenmiş ve ilk kez, istediği şeyi kazanmak elindeyken onu elinin tersiyle savurmuştu. Bu aynı dalda duran güzel bir çiçeği koparmak isteyip, daha sonra ölmesin diye ona kıyamayıp oradan uzaklaşmak gibiydi.

O halde ben Yeraltı Kralı'nın Gülü'ydüm. Dikenlerimi tek tek öperken kanattığı dudaklarına muhtaç olan kırmızı ile siyah arasında kalan o güldüm. Onun kanı benim yapraklarımı allarken güzelliğimi saklaması imkansızdı, koparıp alması demek beni öldürmekti.

Benim ölümüm, onun da sonu olurdu. Kanı dikenlerime dokunduğu her an söz vermiştik, biz hasrettik her daim birbirimize. Muhtaç olan tenlerimiz ayrılırsa özlem öldürecekti bizi.

•••

Bölüm Sonu.

Biliyorum çok uzun zaman oldu yazmayalı. Yazacak çok şey var aslında ama sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. Aşka inanmayan birini ne kadar aşkı yazabilir sonuçta...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 05, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

🔱MASUM DEĞİLİZ🔱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin