Saçlarımın arasında hissettiğim kıpırtıyla huylanıp açtım gözlerimi. Birkaç saniye tavana bakıp kendime gelmeye çalıştım. Dün geceki pozisyondaydım hala. Hyunjin'i gece boyunca birkaç defa kontrol edip bir sıkıntı olmayacağına emin olduktan sonra uyuyakalmıştım.
Şimdi ise Hyunjin'in kolu omzumun sol tarafımdan aşağı doğru sarkmış ve vücuma sarılmış gibiydi. Elini kaldırıp gövdemi kolununun altından kurtardım. Başımı hafifçe çevirip bulunduğu konumda gezdirdim gözlerimi. Yastığı başının altından atmış sağ omzunun üzerinde olacak şekilde bana doğru dönmüştü. Demek ki az önce huylandığım şey saçlarıma daldırmış olduğu yüzüydü.
Ellerim dağınık saçlarımı rastgele karıştırırken ayağa kalkıp Hyunjin'i sırt üstü yatırdım ve yastığı tekrar başının altına koydum. Dağınık yatan biri gibi duruyordu. Dün gece yarısı uyku arasında üşüdüğünü söylediği için örttüğüm ama şu an bacaklarının arasında toplanmış olan ince battaniyeyi aldım bulunduğu yerden. Onu çok rahatsız etmeyecek şekilde tekrar örtüp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya ilerledim.
Bakışlarım yansımamda gezindi birkaç saniye. Yorgun gözüküyordum gözlerim hafif bayık bakıyordu ve uyuduğum pozisyondan dolayı nefessiz kalmış olmalıydım çünkü dudaklarımla gözlerim oldukça şişmişti.
Elimi yüzümü soğuk suyla yıkayıp dün yerini öğrendiğim havlulardan temiz bir tane çıkartıp ıslaklığı kuruladım.
Karnım oldukça acıkmıştı en son dün kahvaltıda bir şeyler yemiştim. Hyunjin'in de uyandığı zaman bir şeyler yiyip ilaç içmesi gerekiyordu.
Banyodan çıkıp mutfağa geçtim direkt. Saatin kaç olduğunu kontrol etmek için duvar saatine bakınca gördüğüm sayı beni oldukça şaşırmıştı çünkü resmen öğlene kadar uyumuştum. Daha erken uyanacağımı tahmin ediyordum ama pek öyle olmamıştı.
Ne yapacağıma malzemelere göre karar verecektim bu yüzden dolapları kurcaladım bir süre. Pek fazla yiyecek yoktu. Birkaç tane ölmemek için çok çaba harcayan ama yine de hayattaki son anlarını yaşayan sebze ve buzlukta et türevi şeyler vardı. Sabah uyanır uyanmaz et yemek garip olacağı için onu pas geçmek zorundaydım.
Sebzeleri çıkartıp güzelce yıkadım ve mutfak tezgahının üzerine önce doğrama tahtasını sonra sebzeleri koydum.
Yumurta görmüştüm rafta eğer un da varsa sebzeli krepler yapabilirdim.
Birkaç dakika dolapları karıştırmış bulduğum şey ile sırıtarak geri çekilirken yanımda dikilen adamla irkilerek çığlık atmıştım.
"Hey sakin ol. Benim korkma"
Benim çığlığım onu da şaşırmıştı. Hızlıca korkunun etkisiyle geriye gitmeye çalışırken bir eliyle sırtımı tutmuş diğer elini başımın arkasına koymuştu.
"Ne geliyorsun sessiz sessiz öyle arkamdan ya."
Ters ters konuşup gözlerimi devirmiştim benim yaptığım şeyin aksine o saçımı okşamıştı nazikçe.
Saçlarımda hissettiğim dokunuşlarla duraksadım kısa bir an. Kafamı yavaşça ellerinden kurtarırken başımı çevirip havadaki eline baktım. Eğer beni tutup engel olmasa kafamı dolabın köşesine vuracak bir konumda olduğumu fark etmiştim.
" Teşekkür ederim."
Ona bakmadan yarımağız teşekkür etmemle hafifçe kıkırdadı ama alaylı bir gülüştü bu.
"Baya içten oldu ya."
Hyunjin'e yandan ve ters bir bakış atıp dolap kapaklarını kapattım ve önünden geçmek için popomla direk gibi mutfağın ortasında dikilen adamı ittirdim. Bunu beklemiyor olmalı ki birkaç adım geri gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A moment of silence | Hyunho
Fanfiction| Omegaverse | Hyunjin'in nefesi önce ensemde oyalandı ardından mühür yerime yavaşça burnunu sürttü. Öyle belirsiz bir histi ki bir an yanlış mı hissettim diye sorgulamıştım. Yavaşça aynı yere dudaklarını bastırınca irkildim. İşte bu hareket tüm bed...