•Bir

254 16 6
                                    

Yoongi

İşte bazen bir ırmağın, bir denizin akışına  kapılmış bir yaprak olmak istersin. Denizin akışı nereye giderse sende oraya gidersin. Ama öyle olur ki bir fırtına çıkar ve sen o fırtına nereye isterse oraya gidersin.

Buradaki yaprak ben, fırtına iste ebeveynlerimdi. Onlar ne isterse onu yapmak zorundaydım.

Şimdi ise huzurun sınır noktasını yaşadığım tek yerdeydim.

Deniz kenarında.

Saatin kaç olduğunu kestiremiyordum. Sanırım yaklaşık 2-3 saate aşkın bir süredir burada hem ağlayıp hem kafamı dinlemeye çalışıyordum.

Her sinirlendiğimde, üzüldüğümde veya huzura ihtiyaç duyduğumda her zaman burada bulurum kendimi.

Buraya gelir ağlar, birkaç birşey karalar, şarkı yazar ve günlük tutarım. Evet basit aktiviteler fakat seviyordum işte.

Buraya gelme sebebim ise ailemin bana sürekli olarak; Bir köle olarak böyle olamamamı, ayağımı denk almamı, birazıcık etrafı izlememi gibi -bana göre- saçma olan devir kurallarıydı bunlar.

İnanın bir köle olmak olduğundan daha zordu dönemimde. Ailemin ve benim de birkaç ay sonra krala yapacağım kölelik hiç kolay olmayacak. Kral son yüzyılın en acımasızıydı halkımızca- ki öyleydi de.

Bu kralın ailesi sadece üç kişi; Kral, Kraliçe ve prens.

Kralın oğlu,

Park Jimin.

Onu hiç görmemiştim. Çünkü henüz on sekiz yaşındaydım her ne kadar her sene yaşamama lanet etmeme rağmen gelmiştim bu yaşa kadar. Kölelik yapmak için on dokuz  yaşından büyük olmanız gerekiyor. Dediğim gibi kölelik çok zor olduğundan dolayı kralın emrettiği şeyleri yapmak çok zor geliyordu gençlerin omuzlarına.

Önceki zamanlarda çok küçük yaştaki köleler bu eziyete dayanamayıp canlarını yitirmişler. Bu yüzden şuanki kral biraz insaf ederek yaş sınırını yükseltmişti birkaç ay öncesinde.

Park Jimin...
Halkın anlatımıyla Küçük Prens.

Benden küçük olduğunu biliyorum fakat hiç görmediğim için merak ediyorum.

Şimdi bütün düşüncelerimi bir kenara bırakıp sadece izlemek ve dinlemek istiyordum.

Taa ki yanımdaki hareketlenmeyi hissedene kadar.

Yanımdaki yabancıya baktığımda sarı saçlı,  kahve rengi gözlü ve yüzü sanki özene özene yaratılmış gibi kusursuz bir sevimlilik doluydu.

"Merhaba."

Daha önce bu yabancıyı bu sınırlar içinde görmemiştim. Kimdi neydi hiçbir fikrim yoktu. Benimle iletişime geçmesini beklemezdim. Biraz oturur ve kalkar diye umut etmiştim fakat konuştu.

Neden mi böyle diyorum. Çünkü benim etrafımda ben; ucube, suskun, dilsiz, duygusuz ve daha fazlası olarak bilinirdim.

Düşüncelerimi kenarı bıraktım ve kelimesi havada kalan yabancıya cevap verdim.

"M-merhaba?"

ÇOK HEYECANLIYIMİlk bölümün destek olmayı unutmayınnn <333

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÇOK HEYECANLIYIM
İlk bölümün destek olmayı unutmayınnn <333

Princeling // YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin