Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın
.
.
."Hiç duymadım."
Duymaması normaldi. Benim hikayemdi bu.
Bizim hikayemizdi bu.
Artık o da artık duyacak ve yaşayacaktı bizim hikayemizi.
"Bir yaprak düşün. Dalından kopmuş. Bir suyun üstünde sürükleniyor.Ama o istemiyor. Hayatı bu suyun üstünde sürüklenerek ve solarak geçerken bir fırtına çıkıyor. Bu yaprak ya bu fırtınadan sağ çıkacak ya da her yeri yırtılmış, harap olmuş bir şekilde.
Bizim nu fırtınadan sağ çıkma gibi bir şansımız olduğunu göremiyorum. Özğr dilerim."
Durdum yüzünü avuçlarımın içine aldım.
Yoongi her ne kadar korksa da biliyordu sevgilisinin onu yanlız bırakmayacağını.
"Peki ne yapacağız?"
Yoongi'nin gözleri parladı adeta.
"İlk önce saraya gitmeliyiz."
.
Yazar"İçeriye geçin."
Gürişteki büyük kapı yavaş ve heybetli bir şekilde açıklı. Yoongi ve biricik aşkı Jiminle ilerlediler.
El ele.
Kralın gözlerindeki öfke adeta dışarıya fışkırıyordu.
"Evet baba tekçe bil istedim. Beni hayatımın aşkından ayıramayacağını bil istedim."
Jimin sevgilisinin verdiği güçle sesindeki kararlılığı yansıtmıştı. Kral hiddetle seslendi.
"Ne cürretle karşıma çıkarsınız! Siz artık birer cesetsiniz! İğrençler!"
Bu konuşmaları duyan Bayan Min hemen salona yöneldi.
"Hayır. Hayır kralım n'olur yapmayın! Oğlum!"
Yoongi alayla güldü.
"Artık oğlun yok anne. "
Kral sesini yükseltti tekrar.
"Susun!"
Muhafızlara elliyle işaret ettiğinde muhafızlar hareketlendiler.
Kral birşey diyemeden Jimin ve Yoongi arkalarını dönüp hızla kapıdan çıktılar. Kralın öfkeli sesi uzaklaştıkları için uğultulu gelmeye başlamıştı. Arkalarına baktıklarında birkaç muhafızın arkalarından hızla geldiklerini gördüler. Yoongi Jimin'in o güzel elinden tutup koşmaya başladı.
Kayalıklara doğru.
Hızlıca kayalıklara koştular ikiside.
Kayalıklara geldiklerinde Jimin konuştu hüzünle.
"Ya ruhlarımız diğer dünyada birleşemezse?"
Yoongi hafif bir gülümseme sunup sevgilisinin dudaklarına kapandı. Son kez.
"Sakın üzülme aşkım bizim ruhlarımız kader ipiyle birbirine bağlanmış. Birbirleri için yaratılmışlar. Ayrılamazlar."
Jimin tebessümünü eksik etmedi yüzünden. Arkalarına baktıklarında muhafızlar yavaşça yaklaşıyorlardı.
"Sevgilim, artık bedenlerimiz suyun üstündeki bu yapraklar gibi özgürleşecek."
Ruhları birbirine bağlı insanlar kendilerini havanın yumuşaklığına bıraktılar. Elleri hala birbirlerine kenetliydi.
Suya ulaştıklarında hiçbir kıpırdama dahi yapmadılar. Sadece gözlerini açıp baktılar birbilerine güven verircesine. Gülümsediler son kez. Su yavaş yavaş onları özgür dünyaya ulaştırıyordu...
.
O günden sonra bir çiftci şeker kamışı toplarken iki ceset ile karşılaştı. Elleri birbirine asla açılmayacak gibi kenetlenen iki ceset.
Köylü adeta isyan etti. Prensleri için. Günler geçti, haftalar geçti köylüler sakinleşti.
Bir tek bu ruhları birbire bağlı iki insanın hikayesi hala şiddetle anlatılmaya devam etti.
"Ruhları birbirleri için yaratılmış iki ruh bir kıyıda tanışırlar. Biri prens biri ise sıradan bir köylü. Köylü prensin prens olduğunu bilmeden sevmiş onu.
Bazı insanlar vardır sırf şanı için sever bir insanı. Ama bu ruh kalbi için sevmiş onu. Diğer ruhta köylü diye küçümsememiş onu. Kalbi için sevmiş.
Bu aşklarını kral öğremiş ayrılmışlar birbirlerinden. Ama asla bırakmamışlar sevmeyi. Köylü çocuk beklemiş hep onu kıyıda gelir diye. Gelmişte. İşte orada anlamışlar sevgilerinin ne denli büyük olduğunu.
Birbirine kenetli olduklarını bilmişler. Ve birlikte diğer dünyaya yani özgür dünyaya gitmişler. Yan yana elleri bozulmadan gömülmüşler kara toprağa. Yine ayrılmamışlar.
Ne özgür dünyada ne bu dünyada."
Köylüler tarafından hep imrenilmiş bu ruhlar. Geriye sadece bir hikaye ve bir çiçekten taç kalmış.
Bu ruhlar yeniden doğmuşlar bir başka evrende. Tekrar birleşmek için...
•
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princeling // Yoonmin
Fanfiction"Sevgilim, artık bedenlerimiz suyun üstünde savrulan bu yapraklar gibi özgürleşecek"