•Dört

69 16 9
                                    

LP- LOST ON YOU🎶

6 gün sonra

Neden bu kadar heyecanlıyım? Sadece birkaç lanet şarkı sözü. Bir bakalım.

Yani, sanırım güzeldi ama sesimle uyuşurmu o kafi.

Şimdi ise tek kalan birkaç alıştırma yapıp sahile gitmek.

.


Sahile gittiğimde ismini hala bilmediğim yabancı orada oturmuş, manzarayı seyrediyordu. Yanına doğru ilerledim. Oturdum.

"Merhaba bayım."

Gülümsedim.

"Merhaba."

Yüzümü uzın süre inceledi.

"Umuyorum ki şarkınıza çalışmışsınızdır. Çalıştınız değil mi bayım?"

Durdum. Acaba çalışmadım desem inanırmıydı. Çünkü acayip şekilde utanıyordum. Nede olsa ilk defa sadece duygularımı yazdığım kağıt parçasını birisine okuyacaktım.

"Ee aslına bakarsan..."

"Neyse çalışmasanız bile sorun değil. Değil mi?"

İnanın ciddi bir şekilde konuşurken bile gözlerinden sevimlilik akıyordu.

O ismini bilmediğim yabancı bana bilmediğim hisleri tattırıyordu.

"Tamam. Aslına bakarsan çalıştım ama çok...
Ne bileyim işte garip hissediyorum. Yani ilk defa birine şarkı söyleyeceğim."

"Utanmayın bayım çok güzel olduğuna inanıyorum"

"Pekala başlıyorum"

Derin bir nefes aldım ve başladım.

"Yaşlandığında, sadeleşince, akıllanınca
Geçtiğimiz bütün bu tehditleri
Hatırlayacak mısın?
Kül gibi yanıp, düşüp,arz ettiğimizi
Teslim olmadığımız günlerden önce
Yıllar önce
Ve bilecek misin?"

Yüzüme hayranlıkla bakıyordu ve bu ne demek olduğunu bilmediğim bir hise sebep oluyordu.

"Eğer onlara tekrar sahip olursan tüttür onları
Çünkü git gide kötüleşiyor
Benim tek istediğim sendin
Asla cennete gidemeyeceğim
Çünkü nasıl gidileceğini bilmiyorum."

Derin bir nefes alarak devam ettim.

"Haydi bir kadeh kaldır
Ya da iki tane
Sende kaybettiğim her şeye
Söyle onlar sende mi kayboldular?
Sende benden vazgeçebilirsin
Sende kaybettiğim onca şeyden sonra
Sende mi kayboldu?"

Ve son sözü söyledikten sonra ikimizde sustuk.

Cidden ona bakınca karnımın içinde birşeyler oynuyordu. Bu olmaması gereken birşey gibi hissediyordum.

"Bu mükemmeldi. Tek kelimeyle mükemmel."

"Beğendin mi?"

"Evet, hemde çok"

Aklıma düşen şeyle durdum ve hemen sordum.

"Senden bir şey isteyebilir miyim?"

Yüzüme bakarak konuştu.

"Evet bayım ne istiyorsunuz?"

Biraz düşündüm.

"Mâlum yarın doğum günüm ve yarın sarayda olacağımdan senden doğum günü dileğimi şimdi istiyorum."

"Hmm neymiş?"

"İsmin nedir? Bunu çok zamandır sormak istiyordum ama biraz bekledim."

Başını öne eydi. Bu endişelenmeme yol açtı.

"Bayım inanın size ismimi söylemeyi çok isterdim. Ama şuan değil şuan da olmaz bayım."

Üzülmüştüm ama neden ismini söylemiyordu?

"A-ama neden?"

"Yakında öğreniceksiniz bayım. Sizin dileğinizi gerçekleştiremedim. Özür dilerim. Fakar korkarım gidersiniz diye. Bu yüzden size bahsetmiştim. Bir kır var oraya gidelim. Olur mu?"

Hala içimde kırgınlık sürerken cevap verdim.

"Tamam olur."

Dedim sessizce.

"Bayım lütfen üzülmeyin. Peki sizin adınız nedir?"

"Min Yoongi"

"Çok güzel bir isminiz var. Hadi kalkın."

Ayağa kalktım ve birlikte sanırım bahsettiği kıra gidiyorduk.

Yüzünden gülümsemesini eksik etmiyordu. Yüzüne baktığımda gülmekten kısılan gözleri, gülerken görünen dişleri birbirine yaratılmış gibi bir uyum içindeydiler.

Bu görüntü yine korktuğum his içime doğdu. Adını veremediğim his.


Princeling // YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin