•Sekiz

54 9 2
                                    

2 yıl sonra

Bir insanın gelmeyeceğini bildiğiniz halde bir umut geleceğini düşündüğünüz oldu mu?

Ben gelmeyeceğini bile bile bekledim onu.
Benden nefret etti evet, benimle oynadı evet. Ama ben denesemde olmadı.

Ben işte hayatında hiç sevgi görmemiş Min Yoongi ufak bir sevgi görünce bağlanırım. Park, bana bu sevgiyi vermiş gibi yaptı ama yine ben işte.

Her gün yaptığım gibi bekledim onu kıyıda. Bekledim gelir diye. Hiç sıkılmadan bekledim. Gelmeyeceğini bildiğim halde.

Bugün de bekliyordum onu kıyıda. Gelmez ama gelir diye. Yaklaşık 3 saattir buradayım.

Her zaman ki gibi acaba sorusunu sordum. Acaba bunlar olmasaydı mutlu olurmuyduk? Ya da o benden nefret etmeseydi?

İşte benim bu aralar bir günüm kendimi psikolojik olarak harap etmekle geçti.

Artık kalkmam gerektiğini biliyordum. Yavaşca ayağa kalktım. Etrafa göz gezdirdim. Yürümeye başladım.

O an yerle bir oldum. O... karşımdaydı.

Park Jimin karşımdaydı.

Gözleri hüzünle bakıyordu.

"S-sevgilim."

Sanırım artık düşünmeyi bırakıp halüsinasyon görmeye başlamıştım.

"Yoongi sevgilim."

Evet sanırım görmüyordum. Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark ettim.
Tam 2 yıldan beri beklediğim karşımdaydı.

"S-en."

Hıçkırığım yüzünden kesik konuşmuştum.
Ben inanamıyordum.

"Geldim s-evgilim. Ben geldim."

Ben kendimi tutamazdım bu zamandan sonra.

"Git! Git buradan! "

"Y-yoongi beni bir kere dinle ne olursun..."

Oda ağlıyordu ama ben ona aşık olsamda yapamazdım.

"Defol! Defol git... git."

Yanıma yaklaştı. Bir yanım dinle desede diğer yanım kaç buradan diyordu.

" Sevgilim n'olur sadece dinle beni ben-"

" Dinlemek istemiyorum! Beni tekrar kandıramazsın!"

Diyerek oradan koşarak uzaklaştım. Yaşlarım yüzünden önümü göremiyordum. Taşa takılıp düştüm. Acıyla inledim.

"Ahh..."

"Yoongi! Yoongi sevgilim..."

"Yaklaşma!"

Hızla kalkıp dizimin acısını aldırmayara koştum. Kaçtım bütün aşkımdan.

.

Annemin çağrısıyla yemeğin hazır olduğunu anladım.

Şişmiş gözlerimle yemek için kalktım.

Annem yüzüme bir bakış attıktan sonra işine geri döndü.

Masaya oturup sadece sorunsuz bir şekilde yemek yiyemeyeceğimi bildiğim halde yrmek yiyip tekrar odama gitmeyi düşünüyordum.

Annem kaseleri masaya tek tek koyup babamı ve ağabeyimi çağırdı. Önümdeki yemekle bakışıyorduk.

"Yesene oğlum."

Gözlerimin dolmaya başlamasıyla konuştum.

"İzninizle."

Hızlı adımlarla odama gittim. Kapıyı kapatım önünde oturmaya ve ağlamaya başladım. Annemin seslenmeleri odama geliyordu. Bir süre sonra sustu.

Ben ise yine ağlamaya devam ettim.

.

Ne kadar ağladım bilmiyorum. Ama artık kendime gelmiştim. Hala akşamdı geceye birkaç saat kalmıştı sanırım.

Annem odaya girdi.

"Seni Muhafızlar almaya geldi ne yaptın?"

Cavap vermeyerek ayaklandım ve muhafızların yanına doğru ilerledim.

"Buyrun Bay Min."

Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Ama sorma gereğide duymamıştım.

.

Geldiğimiz yer bir kulübeydi. İçeride sanırım gaz lambası yanıyordu loş bir ışık vardı.

"İçeriye girin Bayım."

İçeriye girdiğimde Park karşımdaydı. Arkamı dönecekken muhafızların önümde durduklarını gördüm.

"Jimin bırak gideyim."

Gözlerim tekrar doluyordu.

"Olmaz sevgilim beni dinlemeden olmaz."

Princeling // YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin