"Olmaz sevgilim beni dinlemeden olmaz."
Yürüyüp sandalyeyi gösterdi.
"Oturur musun lütfen."
Eliyle muhafızlara çıkmalarını emretti. Ben de sandalyeyi çekip oturduğumda karşıma bir sandalye çekip oturdu. Ne anlatacaktı? Anlatacak bir şey kaldığını düşünmüyordum. Her şeyi iki yıl önce mektubuna yazmıştı zaten.
"Ben seni bırakmak istemedim."
Histerik bir gülüş attım.
"Niye benimle daha çok oynamak için mi?"
"Deme öyle."
Yüzünde bir hüzün vardı. Bunu anlayabiliyordum. Ama inanmıyordum bu hüzüne. Park Jimin beni öyle bir kandırmıştı ki artık hiçbirşeye inanmıyordum.
"Sadece dinle beni ne olursun. Ben çok seviyorum seni."
Derin bir nefes alıp başladı.
"Her gün senin yanına geliyordum. Bir gün babam bunu fark etmiş. Peşime muhafızları takmış. Bizi görünce babama haber verdiler. Babam tabi ki buna çok şiddetlendi."
Gözünden düşen yaşı fark ettim. Ağlasın istedim. Çok ağlasın istedim. Ama göz yaşlarına da kıyamadım.
"Babam seni saraya getirdiklerinde sende gördün yalvardım ama olmadı. S-sana zarar vericekler diye çok korktum. Babam sonra benide odama kapattı. Çıkmama i-izin vermedi."
Sesi hıçkırıklarla bölünüyordu. İçim yanıyordu o ağladıkça. Yüzümdeki ıslaklıktan ağladığımı ancak anlamıştım.
"Ben ne yapac- yapacağımı bilemedim sevgilim. Ben de her şeyin bir yalan olduğunu yazdım o kağıda. Yemin ederim hiç biri yalan değil. Ben sana bir şey olmasın di-diye yaptım."
Sandalyeden kalkıp yanıma yanaştı.
"Ağlama benim sevgilim. Lütfen ağlama."
Gözlerimi yapattım ve yaşlarımı silmesine izin verdim. Nasıl bu kadar özlemiştim onu?
O an diz çöktü. Tutundu dizlerime.
"Kalk."
Bana baktı ayağa kalkı. Bende kalktım ayağa. Ona ne kadar aşıkmışım ben.
"Şu iki yılda neler çektim biliyormusun sen? O siktiğimin sahiline gelmeyeceğini bile bile bekledim seni. Benden nefret ediyosun sandım! "
Bağırmamla irkildi.
"Kalbim artık dayanmıyordu. Ben öleceğim sandım. Yüzüme bi bak Jimin! Gözlerime bak! Heryerim çöktü! Yaşamak için bir sebebim yoktu!"
Deli gibi ağlıyordum. O da ağlıyordu.
"Hayatımda sen yoktun. Beni kaybedebilirdin? Neden geç kaldın böyle?"
Cevap veremedi.
"Yüzüme bak."
Yaşlı gözlerini kaldırıp yüzüme baktı.
"Seni seviyorum."
Biraz eğilip o pembeliklerine bastırdım dudaklarımı. O an kalbimin eridiğini hissettim. Dudaklarımı dudaklarında dinlendiriyordum. Ne çok özlemiştim onu.
Bir süre sonra hareket ettirdim dudaklarımı. Bütün zaman durmuştu benim için. Sadece biricik aşkım ve ben vardık. Geri çekildim. Hasret kaldığım yüzüne baktım. İnceledim her yerini. Ezberledim adeta.
Konuşmaya başladı."Babam bizi bilecek. Ne yapıcağız. Bana oğlu olsam bile acımaz artık."
"Özgür yaprakları bilirmisin sevgilim?"
•
•
•
•
Desteklerinizi bekliyorumm
Geçiş bölümü gibi oldu.
Sınavlar dolayısıyla bölümler çok sarkabilir veya kısa olabilir
Seviyorum sizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princeling // Yoonmin
Fanfiction"Sevgilim, artık bedenlerimiz suyun üstünde savrulan bu yapraklar gibi özgürleşecek"