GEÇMİŞİN İZLERİ

361 156 68
                                    

Merhaba, sizlere bölümü yazarken keşfettiğim ve evire çevire dinlediğim şarkıyı da bırakıyorum. İyi okumalar 😊

Vinda-Songleikr

Eamon küçük taverna odasındaki yataklarında uzanmış tavanı izliyordu. Prenses başını yastığa koyar koymaz uyumuştu, düzenli ve yüzeysel nefesleri odada yankılanıyordu. Kalbinin ritmik atışı Eamon'ın kulaklarına işlemişti. Yanı başından gelen bu sesi kulakları bir daha unutamayacak gibiydi. Artık eksikliği tedirgin edici olur gibi geliyordu ona.

Düşününce, çok uzun yıllardır yaşıyordu. Uzun süren hayatı boyunca savaşmış ve bir asker olarak hizmet etmişti. Yalnız olmak onun için en doğal şeydi, aksini hiç düşünmemişti. Gerek duymamıştı da, yalnız olmak muharebe alanlarından görevlere sürüklenirken en kolay olandı. En tehlikesiz olan yoldu bu, kollaması gereken sadece kendisi vardı. Başkaları, geride bırakacakları için endişelenmesi gerekmiyordu.

Bu düşünce onu geçmişe, çok uzak bir zamana götürmüştü. Asırlar öncesine, Morrigan'dan ancak birkaç yıl büyük olduğu zamanlara.

O zamanlar Eamon'ın sarayda aldığı eğitim yeni bitmişti. Kraliyet ailesine mensup güçlü bir erkek olarak ilk önemli görevine çıkacaktı. Veliaht prensle birlikte insan diyarı olan Tybedun'a gidecek ve insan kralla ortak sınırları hakkında Eamon'ın şu an hatırlamadığı bir konuyu görüşeceklerdi.

Eamon yanında veliaht prens ve onlara eşlik eden askerlerle beraber bir süre yolculuk yapmış ve insan diyarına varmıştı. Bu yolculuk onun için çok özeldi, o zamanlar her şey ilkti ve heyecan vericiydi. Sarayda kaldığı süreçte kuzeni olduğu kadar arkadaşı da olan Edric'le bu yolculukta daha da yakınlaşmışlardı.

İnsan Diyarı güzeldi, onların ülkesi kadar olmasa da doğal güzellikleri görmeye değerdi. Ancak farklı olan bir şey vardı. Hava, su, toprak benzer olsa da yaşayışları onlarınkine hiç benzemiyordu. İnsanlar birçok açıdan acımasız yaratıklardı, geçtikleri yerlerde buna çok kez şahit olmuşlardı. Doğanın, hayvanların, en önemlisi birbirlerinin onlar için bir değeri yoktu. Tamahkarlardı da.

Doğaya ve hayvanlara karşı acımasızlardı, düşüncesizce hepsini katlediyorlardı. Birbirlerini kucaklamak, kabullenmek yerine ezmek için uğraşıyorlardı. Onlar için güç, para ve kontrolden daha değerli hiçbir şey yoktu. Eamon insanları hiç mi hiç sevmemişti bu yüzden, ne yapacakları belli olmayan karanlık canlılar gibi gelmişlerdi ona.

Saraya ulaştıklarında oradaki durumun da farklı olmadığını görmüştü Eamon. Görüşmeleri bittikten sonra kralın misafirperverliğinin bir göstergesi olarak bir süre orada konaklayacaklardı. Ya da kral düşmanlarına karşı güçlü fey savaşçılarını bir süre de olsa yakınında tutmanın iyi bir göz dağı olacağını düşünmüştü, kim bilebilirdi ki.

Bu süre içerisinde sarayda dişi bir insanla tanışmıştı, adı Bria'ydı. Bria, kralın kardeşinin tek kızıydı. Neşeli, yaşama sevinciyle dolu kendi halinde bir kızdı. Henüz 16 yaşındaydı, insan ömrüne göre bile çok gençti.

Eamon ailesinin tek erkek çocuğuydu, bir de kendisinden birkaç yaş küçük olan Riona adında bir kız kardeşi vardı. Ne zaman Bria'ya baksa kız kardeşini görür gibi oluyordu Eamon. Genç kız bu yüzden dikkatini çekmişti, ara ara denk gelirlerdi.

Oradaki saray hayatı da en az Zümrüt Diyar'daki kadar sıkıcıydı. Ancak arada belirgin bir fark vardı, bu insanlar arasında hırsın yeri büyüktü. Kral uzun bir süredir tahttaydı, artık yaşlanmıştı. Sarayın ücra köşelerinde kralın yakında öleceği konuşuluyordu, herkesin ağzında sonraki kral vardı. Tahta gözünü diken asil sayısı da, onlardan nemalanmak isteyenlerin sayısı da az değildi.

Gecenin Varisi #1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin