katil

917 76 25
                                    

Arel genç hekimin gitmesinden sonra odasından çıkmamıştı. Selim ona yemek getiriyordu ama genç omega yemeklere dokunmuyordu. Umut babasının odasından ayrılmıyor, onu mutlu etmeye çalışıyordu.

Küçük çocuğun çırpınışları boşunaydı ama o bunu anlamayacak kadar küçük ve saftı. Göktürk koridorlara diktiği askerlerden onun hakkında günlük rapor alıyor, yemek yememesine sinirleniyordu. Omuzlarında hissettiği ellerle durakladı.

"Sevgilim." Cihan' ın huzur veren sesi artık huzursuz yapıyordu onu.

"Ne istiyorsun?" Öfkeli sesini duyan Cihan geriledi.

"Bana neden böyle davranıyorsun hayatım?" sorusu cevapsız kaldığında dolu gözleriyle Göktürk' e çay koydu.

"Sinirlerin gerilmiş senin. Şu çayı iç." fincanı uzattığında Göktürk dönüp bakmadı bile.

"İstemiyorum!"

"Hadi ama lütfen Alfa' m." Göktürk güzel omeganın ısrarına daha fazla katlanamamış, göz devirerek elinde ki fincanı alıp içmişti. İçtiği anda rahatladığını hissetti Göktürk. Bütün düşüncelerden arındı sanki. Gülümseyerek omegaya bakmış, onu kolları arasına alıp şakaklarından öpmüştü.

"Ah benim güzel omegam. Özür dilerim senden, bu kadar stresli olup sinirimi senden çıkardığım için. " dediğinde Cihan gülümseyerek onun yüzünü avuçları arasına aldı.

"Mühim değil Alfa'm. Ama kendini affettirmek istersen hayır demem." Dediğinde ikisi de gülmüş yataklarına geçmişlerdi.

Günler geçmeye başlamış, yeni gelen ilkbahar kendini yeniden kışa bırakmıştı. Yetişmeyen tahıl ürünleri ve beslenemeyen hayvanlar ölmeye başladığında halk sesini yükseltmeye başladı. Göktürk penceresinden kalenin duvarları ardında ki kasabaya bakıyordu. Durum böyle giderse halk ölecekti.

Sadece Payidar kabilesi değil dünyada sonu gelmeyen bir kış başlamıştı. İki gündür diğer ülkelerden gelen mektuplar masasının üstünde küçük bir dağ oluşturmuştu. Yarısı eşini mutlu edemediği için onu suçluyor, yarısı da onu mutlu etmediği için eşini...

Ne yapacağını bilmiyordu Göktürk. Kapıya tıklandığında Göktürk derin bir nefes aldı.

"Gel." Tok sesi odada yankı yapınca Yasin içeri girdi. Sert bakışlı asker eğilip selamını verdikten sonra bakışlarını Kral'a dikti.

"Efendim babalarınız geldi. Taht odasında sizi bekliyorlar." Göktürk babasının geldiğini duyduğu anda gerilmişti. Bir anda ne olmuştu da babası gelmişti ki? Sert ve hızlı adımlarla taht odasına girdiğinde babası tahtına oturmuş ona oldukça sinirli bakıyordu. Diğer babası da kendi tahtında oğluna hüzün dolu bakıyordu. Arel babasının solunda merdivenlerden aşağıda duruyordu. Omuzları dik , bakışları yerdeydi. Göktürk onu gördüğünde öfkelendiğini hissetti. Ailesi onun yüzünden buraya gelmiş olmalıydı. İşte bu yüzden Cihan' ı seçerek oldukça doğru bir karar vermişti Göktürk.

"Baba!" diyerek eğildiğinde Ertuğrul oturduğu tahtından hızla kalkmış eğilen oğlunun yanına gidip ona tokat atmıştı. Öyle sert bir tokattı ki duvarlara tutturulmuş meşaleler sağlanmış, yanan mumların çoğu sönmüştü. Göktürk' ün başı yan tarafa düşerken, öfkeli bakışları eşini bulmuştu. Ama ailesini buraya davet eden zavallı omega değildi. Bitmeyen kıştan dolayı gelmişlerdi ve aylardır yoldaydılar aslında. Cihan taht odasına girdiğinde kaderi sonun başlangıcında yazılmış olan Alfa Ertuğrul Cankurt odaya gelen kişiye baktı.

"Beni çağırtmışsınız Kral' ım" Cihan' ın kibir ve alay dolu sesini duyan Batuhan kaşını kaldırdı. Bu ne cüretti. Karşısında hala yaşayan tek Kral Alfa vardı.

"Güzel eşini aldattığın omega bu mu?" Ertuğrul iğrentiyle Cihan' a baktı.

"Omegam hakkında düzgün konuş baba!" kasılmış çenesi ve omegasına hakaret edilmesiyle Göktürk kendini oldukça sinirli hissediyordu. Göz rengi değişirken bunu gören babası Ertuğrul güldü.

"Omegam mı? Sen ciddi misin?" Oğluna daha önce bir kere bile vurmayan Ertuğrul bugün iki kere tokat atmıştı. Eğer karşısında ki kendisi gibi Kral Alfa olmasaydı şuan da boynu kırılmıştı.

"Evet baba!"

"Arel? Tatlım." Ertuğrul diğer omegaya dönerken ses tonu da oldukça değişmişti. Sevgi ve şefkatle ona yaklaştığında genç omeganın ne kadar çöktüğünü görmüştü.

Kahin haklıydı.

Güneş Ay' ı sevmedi.

Sonları gelecek.

Bitmeyecek kış.

Zavallı omeganın yüzünü avuçlarına aldığı zaman, Arel gözyaşlarını tutamamıştı.

"Sorun yok baba." dediğinde Göktürk onun timsah gözyaşlarına bakıp ne kadar iyi oyuncu olduğunu düşünüyordu. Kendisi genç hekim ile beraber olurken iyiydi. Belki de daha öncede ilişkileri vardı ama Göktürk' dan korktukları için bunu söylememişlerdi.

Zihin hastalıklıdır ve neye inanacağını bilemez.

 "Sen gelmiş geçmiş Kral Alfa' ların içinde en yüz karası olansın Göktürk Cankurt!" Babası ona dönmüş öfkeyle bağırırken, Cihan koşarak Göktürk' n elini tutmuştu.

"Sakin ol Alfa' m." Cihan onun daha da fazla öfkelendiğini anladığında fısıltıyla konuşmuştu.

"Bir insana asla hakaret etmem ama şu yanında ki orospuyu çek Göktürk Cankurt! Atalarımız senden utanç duyuyor." Omegasına edilen hakaret ile Göktürk daha fazla kendini tutamamış elini babasının göğsünün içine geçirip kalbini yerinden söküp çıkardığında , kenarda sessizce olayı izleyip üzülen diğer babasının çığlığı koptu. Arel ve Batuhan yere yığılan Kral' a koştuğunda Göktürk boştaki elini omegasının beline yerleştirmiş onu kendine çekmişti. Babasının kalbini kaldırdığı vakit yüzünde tek bir mimik bile yoktu. Diğer babası ölen babasının başında ağlayıp ağıt yakarken, Arel Göktürk' e baktı.

Ve yanında duran Cihan' a.

Arel dışında kimse Cihan' ın yüzünde ki sinsi ve zafer kazanmış gülümsemeyi görmemişti.

Yarının KavgasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin