Günler Arel' ye ihanet ediyordu sanki. Genç hekime şans vermesinin üzerinden iki hafta geçmişti. Genç hekim bulduğu her fırsatta omeganın yanına gidiyor, onu küçük hediyelerle şımartıyordu. Arel bu durumdan oldukça memnundu. Sevildiğini hissetmek ona oldukça iyi geliyordu. Umut zaten genç hekimi seviyordu. Çünkü bu koca karanlık sarayda onunla oynayan tek kişiydi. Arel babası hariç.
İki hafta içinde Arel' in yüzüne renk gelmişti. Daha çok konuşuyor, daha çok gülümsüyordu, güzel parfümler sıkıyor, saçlarını özenle örüyordu. Beraber yemek yiyordular. Umut o kadar alışmıştı ki bu duruma iki haftada yanlışlıkla Yekta' ya baba diyordu. İlk kez dediğinde genç adam mutluluktan ağlamıştı. O ağlarken Arel içinde bir şeylerin kırıldığını hissetti. Ve o an ilk defa Göktürk' den nefret etti. Bu durumda oldukları için ilk defa nefret etti Arel. Oğlunun başka bir adama baba demeye itmesinden daha çok nefret etti.
Mutlu olduğu yanlar elbette ki vardı. Yekta küçük oğlanı kendi oğlu gibi sevip, öpüp sarılıyordu. İki baba sevgisini ilk kez yaşıyordu Umut. İlk kez ailesi varmış gibi hissediyordu küçük çocuk. Arel ona bu sevgiyi verdiği için hekime minnettardı. Bir borçtu sanki bu ve Arel bu borcu nasıl ödeyeceğini bilmiyordu. Keşke, ya doğum da ölseydi ya da onunla evlenmeseydi. İhanetin bedeli çok büyüktü. Kılıçtan keskindi. Arel derin bir nefes alırken uyuyan oğlunun anlını öptü. Yanan mumu alıp odadan çıkarken yavaşça kapıyı kapatmasıyla Göktürk ile karşılaştı. Arel ne kadar güzelleşmişse o kadar çökmüştü. Göz altı morlukları kendini belli ediyor, her daim düzgün olan saçları darmadağandı. Üstünde ki kıyafeti bile dağınık hatta pisti.
"Bu gece seninle uyuyabilir miyim?" Dediğinde Arel' in alt dudağı titredi. Neden ona bunu yapıyordu. Tam vazgeçmişken bir anda hayatına dönüyordu. Çok mu seviyordu onunla oynamayı.
Susarak özlüyordu Arel. Bu özlem çok ağırdı. Tarifi yoktu. Sessizce başıyla onayladı. Durum ne olursa olsun Arel onunla evli ve ona mühürlüydü. Göktürk' de Arel' ye mühürlüydü. Arel ne kadar aptal olduğunu biliyordu. Ne kadar üzülüp kırılsa da, bir umut diyordu belki yeniden sever. Belki yeniden eskiden olduğumuz gibi oluruz.
Göktürk o gece vicdanına boyun eğmeyi eylemişti. Nedensiz bir şekilde eşini aşırı özler olmuştu ve sanki onsuz nefes bile alamayacaktı. İkisi de sessizce Arel' in odasına girdiğinde ilk defa bu oda Göktürk' e çok yabancı gelmişti. Arel sabahlığını çıkarıp asarken Göktürk yatağın üzerine oturmuş eşini izliyordu. Hareketleri fazla zarifti. Yürüyüşü, mimikleri, sesi. Cihan' ın aksine. Göktürk kendini garip hissetmeye devam etti.
Belki de kaybettiğini hissedince özlemi göz ardı edilemez hale gelmişti. Arel derin bir nefes alırken kuruyan dudaklarını ıslattı. Sessizce yorganı kaldırıp içine girdiğinde sağ tarafına döndü. Göktürk kendine sırtını dönen eşini izlerken oda yorganın içine girdi. Arel nefes bile alamaya korkuyordu. Her an ağlayabilecek durumdaydı. Göktürk sessizce eşine yaklaşıp ona sarıldığında genç omega daha fazla gözyaşlarını tutamamıştı. Göktürk onu kendine döndürüp sarıldığında kendi gözleri de dolmuştu.
"Neden bana bunu yapıyorsun Alfa? Defalarca kırıyor, paramparça ediyorsun ve sonra... hiçbir şey olmamış gibi geliyorsun neden?" Arel yumruk yaptığı ellerini onun göğsüne vururken sordu.
"Bilmiyorum. Lanet olsun bilmiyorum Arel. Senin yanında olmak ve senden kurtulmak istiyorum. Sahte geliyor her şey."
"Bana ne kadar acı çektiriyorsun biliyor musun Alfa? Canım nasıl yanıyor." titreyen sesiyle konuştuğunda Göktürk derin bir nefes aldı.
Hissetmiyordu.
Lanet olsun ki hissetmiyordu. Mühürlü bir çift birbirinin duygularını hissederdi ama Göktürk.. Hissedemiyordu. Acısını, hüznünü..
Ama mutluluğunu hissediyordu. Sadece mutluluk. Kederden uzak olan mutluluğunu. İki haftadır hissettiği mutluluk Göktürk' e ağır gelmişti. Göktürk Cankurt doğmak için eşini beklemişti. Arel' in varlığını istemişti. O geldiği an doğmuştu bebek alfa.
Kehanetlerin en ağırını yaşarken hem de.
Bir ilk olurken eşini istemişti. Kaderleri iki babasının olduğu gibi sonun başlangıcında yazılmıştı. Göktürk Cankurt bir Kral Alfa' n doğan ilk Kral Alfa' sıydı.
İlk defa bir soya aktarılmıştı Kral Alfa'lık.
Göktürk ilkti.
İlkin sonuydu aynı zamanda.
Kaderleri karışık.
"O kadar yoruldum ki.." diye devam etti Arel.
"Seni susarak özlemekten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarının Kavgası
Manusia Serigala"Çok güzelsin." Dedi Alfa omegasına bakmadan. "Hem de çok. " dedi. Omega sessizce yanında duruyordu. "Ama bu beni sevmen için bir neden değil. " dedi. "Üzgünüm. " dedi ona bakmadan arkasını dönüp gitti sevdiği omeganın yanına.