1. Bölüm 'Meari Anlatıyor.'

133 11 3
                                    


KARAKTERLER:

MEARİ

MEARİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


CEHAN

CEHAN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SUZİ

ÇİÇİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÇİÇİ

ARAM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ARAM

ARAM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HUN

SULH

KAN

MEARİ'NİN BABASI

NA HOCA

TEO

CEHAN'IN TEYZESİ

CEHAN'IN ENİŞTESİ

SERİM ABİ

İLLİ AMCA

HANNA

KİTAPÇI

BABANNE

HALA


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


MEARİ:

Hayatıma son verenin kocam olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. O naif adamdan nasıl böyle bir şey bekleyebilirdim ki... Bu buz kalıbı gibi soğuk kutucuğun içinde, karşılaşmamızdan itibaren olan bitenleri düşünüyorum da belki de ipuçlarını toparlayamayan sadece bendim. Belki de o biricik sevdiğim adam, her fırsatta ipuçlarını avucuma koyup koyup psikopatça yüzüme gülüyordu.

Aşk insanı kör eder derler ya; bu klişe benim de mi başıma gelmişti? Bir insanı tanımanız için kaç yıl gerekiyordu peki? Bir insanı sevmeniz için dakikalar yetiyordu da tanımanız için kaç yıla muhtaçtınız? Nerdeyse 30 yılı aşkın tanışıklığımızda ben bu adamı tanıyamadıysam kim kimi -gerçek manada- tanıyabilirdi ki? Bir insan gerçek yüzünü bunca yıl nasıl saklar, bunca yıl nasıl eskimeyen bir maskeyle yanımda uyur, dişlerini fırçalar ve televizyon seyredebilirdi?

Kocam Cehan'ı çocuk denecek bir yaşta tanımıştım. Dünyanın ne kadar kötü bir yer olduğunu bilmeyecek bir yaşta. Ama kocamı tanıdığımda kocam da çocuk yaştaydı. 19 yaşımda üniversiteye ilk adım attığım gün görmüştüm onu. Bana babamın bazı hastalarını hatırlatmıştı. Pısırık, utangaç hali hiç hoşuma gitmemişti. Onun da ilk senesiydi. Onun da ilk günüydü. Utangaç olması belki çok normaldi ama bence erkek dediğin utanma nedir bilmemeli, içinden geçeni olduğu gibi söyleyebilmeli ve olduğu gibi görünmeliydi. Bu çocuk kafamdaki erkek imajına zerre kadar uymuyordu.

Farklı bölümlerde olmamıza rağmen ilk dönem çok sık karşılaşıyorduk. Bana bakışlarınıysa hiç beğenmiyordum. İddiasız görünüşüne rağmen ne kadar da iddialı bakıyordu. Bakışlarında tarif edemediğim bir şey vardı. İlk dönemin sonuna doğru 'Diğer kızlara da mı böyle bakıyor?' diye bir merak sardı beni. Bazı günler bir yandan onunla ilgilendiğimi sanmasın diye elimden geldiğince dikkatimi çevremdeki her şeye veriyor, arkadaşlarımın sıkıcı sözlerine sahte kahkahalar patlatıyor, bir yandan da göz ucuyla onu takip ediyordum. Diğer kızlara bakmıyordu. Hiç kimseye bakmıyordu. Erkek olsun kız olsun kimseye bakmazken, üstümde bir radar varmış gibi beni nerde olursam olayım fark ediyor, fark ettiğini de bakışlarıyla fark ettiriyordu. İlk anda geri zekalı sanılacak kadar sakar hareketleriyle arkadaşlarımın da dikkatini çekmiş olacak ki artık onu görünce hep bir ağızdan "Seninki" diye fısıldaşmaya başlamışlardı. Benimki değildi. Benim olamayacak kadar benim dünyama uzaktı ancak arkadaşlarıma bu sevimsiz şaka için kızamıyordum. Ona acımaya başlamıştım. Genelde yalnız dolaşıyordu. Beni ona yakıştırmalarına başlarda karşı çıksam da zamanla ona yakıştırılmamın ona bir değer katacağı algısı oluşmuştu kafamda. Benimle değer bulacaktı sanki. Benimle bu sakar hallerinden kurtulacak, şu utangaç hali mucizevi bir şekilde sona erecekti. Fakir bir çocuğun boynuna geçirdiği zümrüt bir kolye gibiydim kendi hayalimde. Benim gibi pahalı ve nadir rastlanan bir kolyeyle bu fakir oğlana kapalı kapılar açılacak, hiçbir zaman göremediği itibarı sayemde görmüş olacaktı. Ona büyük bir lütufta bulunuyordum. Belki okulda adı çıkacaktı, 'Meari'nin belalısı' diye... 'Meari'nin belalısı' olursa ki, bu bakışları sayesinde çok yakında olacaktı, bu şeref ona hiçbir yerde bulamayacağı bir kıymet kazandıracaktı, adım gibi biliyordum. 

MEARİ'NİN BELALISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin