B-7

11.6K 521 46
                                    

Selin'den

Gözlerimi açtığımda hemen arabayı süren Tolga'ya baktım. Eve ne zaman ulaşacaktık acaba?

"Tolga geldik mi?" Sesim meraklı çıkmıştı.

"Ne bu heyecan?" Yanımdaki şahısın varlığını unutmuştum. Omuz silktim.

Tolga "Evet yenge geldik." hay sizin yengenize de Bi dk ben bunlara cafe'nin yerini söylememiştim. "Ama ben size söylemedim nerde olduğunu?" Ateş "bizi çok fazla küçümsüyorsun. Kaybolduğun ormanın sahibiyim. Buna ulaşamayacağımı mı düşündün?"

Göz devirdim ve cama baktım. Evet cafe'nin önünde durmuştu araba. İnerken; "Bir daha umarım karşılaşmayız. Teşekkür ederim genede" Dedim gülümseyerek ve arabanın kapısını kapattım. Sonuçta insanlık yapıp yardım etmişlerdi.

***

Arabadan indikten sonra hemen işe girmiştim çok yorucu günün ardından  akşam olmuştu. işim bittiği için çıkmıştım.

Boş sokaklarda yürüyordum. Ne olacağını düşünüyordum. Eve gidince ne açıklama yapacaktım? Kayboldum desem acaba bana vurmaz mıydı. Babam küçükken çok döverdi. Bi keresinde 7 yaşımdayken ruj sürmüştüm. En son o zaman dövmüştü. "Bu ne lan!" Diyerek. O günden sonra hiç bir makyaj malzemesi almadım, kullanmadım. Parfüm sıkmama bile kızardı. İşte o günden sonra bir daha vurmamıştı. Çünkü ne derse yapıyordum. Bazen sebep bile arardı sırf dövmek için.

Vurmasını istemiyordum. Çünkü canımı acıtıyordu. O küçük çocuğun çığlığı  aklıma gekiyordu.

Binanın önüne gelince. Biraz durdum. Sonra binadan içeri girdim. Merdivenden çıktım. Evin kapısına ulaşınca kapıyı çaldım.

Kapıyı annem açtı.  Sırıtarak  "Ooo Selin gelmiş. Baksana Volkan." Annem babamla barışmış mıydı? İçeri girdim salona doğru ilerledim babamı orada görünce açıklama yapmak için ağzımı açmıştım ki, babam elini kaldırmasıyla yanağıma sert bir tokat atmıştı. Bu çok güçlüydü. Bir kaç saniye başım dönmüştü. Ağzıma gelen kan tadı ile yüzümü buruşturdum.  Elimi dudağıma götürdüm dudağım patlamış olmalıydı.

"Sen bize nasıl haber vermezsin. İsteyince haber vermemeler filan." Dedi ve beni yere attı. Dudağımın acısı ile zar zor  konuşuyordum.

"B....baba ben kayboldum." Dedim. Sonlarda sesim kısık çıkmıştı.

"Yalan da söylenirmiş. Yok böyle olmayacak sen akıllanmayacaksın ama ben seni nasıl düzene getireceğimi biliyorum!" Dedi. Babam kolumu tuttuğu gibi ayağa kaldırdı.  Babamın ne demek istediğini anlamamıştım. Anneme baktığımda gülümsüyordu.

"Baba beni dinle! Yalan söylemiyorum." Diyerek bağırdım. Ama babam bodruma doğru götürünce ne yapmak istediğini anlamıştım. Gözlerimi büyüterek babama bağırmaya başladım. "BABA BAK BİR KERE DİNLE! DOĞRUYU SÖYLÜYORUM. ORMANDA KAYBOLDUM." Dedim ama babam beni duymuyordu.
Bodrum'un kapısı açtı ve beni istekledi. Bodruma inerken merdiven olduğu için itmesiyle yere çok sert düşmüştüm.

Acıdan kalkamadan babam kapıyı kilitlemişti. Diz kapağım da  ıslak bir şey vardı elimle dokununca inledim. Etraf karanlık olduğundan  Bodrum karanlık olduğu için ne olduğunu anlamıyordum.

Bacaklarımı kendime çektim ve duvara yaslandım. Karanlıktan çok korkuyordum. "Baba ben korkuyorum. Yapma lütfen." Diyordum. Bağırmıyordum. Hatta sesimi bile zar zor duyuyordum. "Baba kıyma bana." Ağlarken sessizce konuşuyordum. "Baba canım yanıyor." Etrafına baktım her yer karanlıktı. Kendime baktım titriyordum. Kriz geçiriyor olmalıydım.

Bir kaç dk sonra gözüm kendiliğinden kapanmaya başladı. Uykulu olduğum için değildi. Bu hissi biliyordum. Kriz geçiriyorsam baylılırdım. Bunun için birden fazla ilaç da içerdim.

***

Burnuma gelen kolonya kokusu ile yüzümü buruşturdum ve gözümü açtım. Annem sırıtıyordu. "Bugün çok mutluyum." Dedi. Onu dinlemeyerek kendime baktım. Kolum berbat duruyordu. Kanamıştı. Pansuman yapılması gerekiyordu. Altıma baktım. Pantolonun diz kapağı kısmı  yırtılmıştı. Derim soyulmuştu. Her yerim kan olduğu için diz kapağımın iyi kanadığını anlamıştım. Anneme baktığım da gülümseyerek beni izliyordu. "Anne acıyor." Bana baktı ve "Canının acıması hoşuma gidiyor." Dedi ve eli ile koluma baskı uyguladı. İnledim. "Anne dur!" Ama o durmadı. "Bu an için sabırsızlanıyordum." Dedi. "Anne ne diyorsun canım acıyor. Bırak çıkayım." 

Beni dinlemeden, "Volkan gel." Dedi.

Babam içeri geldi. Konuşmaya başladı; "Biz annenle bir konuda emin olduk. Sorun sensin. Senden kurtulacağız. Ama önce bize geçmişde kavga etmemize sebep olduğun için bir şeyler yapacağız." Bunlar ruh hastası. "Baba ne diyorsun. Ben size birşey yapmadım." Dedim. Kendilerini böyle mi tatmin edeceklerdi.

Annem beni dinlemedi. Elinde tuttuğu ipi aldı ve kolumu arkadan bağlamaya başladı. Direnmeye çalıştım. Bunu gören babam beni tuttu. "Baba bırak beni. Lütfen bişey yapmadım ben! Neden herşeyin sorumlusu benim gibi davranıyorsunuz? Hasta mısınız ya!" Annem kolumu bağladıkdan sonra babam dün tokat yere tekrar tokat attı. Acı ile çığlık attım. "Baba yapma! Hastasınız siz. Anladınız mı! Ruh hastaları."

Annem diğer iple ayak bileğimi bağlamaya başladı. Babam da "Bu böyle olmayacak. Sen benimle bu şekilde konuştuğunun cezasını alacaksın." Dedi. Ve elindeki bardağı bana içirmeye çalıştı. Beyaz renkli bir şeydi.

Annem ağzımı açmaya çalışıyordu. Ama başarısızdı. Babam dayanamayarak. Diz kapağıma sert bir baskı uyguladı.

Attığım çığlık ile bardaktaki sıvıyı bana içirdi. Birkaç saniyeden sonra heryerimin uyuştuğunu hissediyordum. Dahası

Ben konuşamıyordum.

___________________________________________

Yeni bölümlerde görüşürüz.

Selin - GERÇEK AİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin