(Defne'nin modeli bu ilk kez görüyorsunuz, merak edenleriniz vardı^^)
*****
"Ama daha önemlisi Ateş, beni öpmeye ne dersin?"
Dediklerimi düşünecek vakit bile yoktu, ne saçmalıyordum bilmiyordum ama bu adam gözüme inanılmaz yakışıklı ve çekici gelmişti. Bu yakışıklı bedenden bir öpücük almak pek de sorun olmazdı sanırım?
Zira ben bu zamana kadar kimseyle öpüşmemiştim ama bunu istiyordum.
O esnada Ateş sadece duvara bakıp gözlerini kapatmıştı zor nefes aldığını anlıyordum, gözünü açarak yüzünü benimkine yaklaştı tam gözümü kapatmışken o kulağıma yaklaşıp "Yaramazlık istiyorsun demek Defne? Olur yapalım yaramazlık." deyip birden dudaklarını benimkinin üstüne örttü.
Dudakları vanilya özü gibiydi bir süre tepki vermedim ama sonunda bende ona karşılık vermeye başlamıştım, o çok değişik bir adamdı. Ellerinin belime yerleşmesiyle beni duvara daha sert itmişti dudaklarıyla dudaklarımı eziyor kafasını sağa sola yatırıp daha tutkulu hale getiriyordu. Arada hırıltılar çıkarıp, dudaklarını daha sert bastırıyordu.
Elimin boşlukta durmasına sinir olup elimi geniş pazılarına yerleştirip oraya tutundum. Yaklaşık bu şekilde kaç dakika kalmıştık bilmiyordum ama daha fazlası olacağını hissetmiş olmalı ki Ateş geri çekilmişti. Bir süre ikimiz de nefes nefese alınlarımızı birbirimize yaslamıştık. Gözleri koyulaşmıştı bunu farketmiştim.Ardından Ateş o kaslı kollarını duvardan çekip boğuk sesiyle konuşmaya başladı.
"Bence premses bu öpücüğü fazla anlam yüklememelisin, zil çaldı dersine git ben sonra geleceğim." demesiyle burnumu kıvırıp alaycı bir gülüş sergileyerek
"Ah Ateş cidden anlam yükleyeceğimi falan mı sandın sen? Senin gibi kaç taneyle öp-" demem kalmadan dudağıma tekrar yapıştı ama bu sadece 2-3 saniye sürmüştü. Geriye çekildiğinde ben konuşmaya başladım.
"Dikkat et Ateş sen kapılıp gitme." diyerek yanağını öpüp kapıdan çıktım. Az önce yaşadığım şeyler gerçek miydi?
Ondan inanılmaz etkileniyordum hem yakışıklı hem çekici hem kaslı... ve daha bir sürü şey. Ama bir erkeğe boyun eğmeyeceğimi annem bana ölmeden önce öğretmişti. Gülümseyerek sınıfa girdikten on dakika sonra Ateş'te sınıfa gelmişti hızla benim yanıma kurulup elini benim sırama atıp dersi dinlemeye başladı ben ise alttan alttan onu izliyordum.
Neyse ki son dersti buradan sonra babamla buluşacaktım. Geçenlerde alışveriş yaparken beni aramış müsait bir zaman da yanına gelmemi söylemişti kesin bir davet için ekstra sınırsız kartlarından birisini verecekti.
Zaten telefonum kırılmıştı ve bu yedek İphone 12'yi kullanıyordum sinirlerim arşa çıkmıştı babamdan sonra Ayça ile bir alışverişe çıksak iyi olurdu.
Çalan zili duymamla çantamı alıp okuldan çıktım, çıkış saati olduğu için bahçe kalabalıktı. Garajdan yedek mercedesimi alıp okuldan çıkacakken kapıda gördüğüm bedenlere sinirle baktım.
Ateş ve Özge yellozu yan yana gülüşüyorlardı.
Okulun en yakışıklısı -Ateş'ten sonra- Berkecan'ı kendisinden hoşlandığıma dair saçmalıklar zırvalayıp arabama bindirmiştim çocuk bana takıntılı olduğu için az daha ağlayacaktı. Süzme mal!
Arabaya binip önlerinden geçecekken bizim mala dönüp "Aşkım beni yanağımdan öper misin?" dedim. Berke hızla yerinden kımıldayıp yanağıma bir öpücük bırakmıştı. Midem bulanmıştı ama gülerek önlerinden gaza basarak geçtim o sırada Ateş'in kafasını çevirip bu manzarayı gördüğünü görmüştüm.
Eh biraz da siz düşünün Ateş bey, ve Özge yellozu da yarına kendini hazırlamalıydı.
Benim olana dokunmayacaktın kızım!
******
cringelikten bilgisayaramı yedim bilginize... yb demezsiniz artık <333