SSM3

663 78 62
                                    


Sunoo uyandığında saat 08.05'ti

Ne yani, sadece 3 saat mi uyuyabilmişti?

Biraz daha uyuma istese de hem uykusu yoktu hem de Chaeryeong'u çağırması gerekiyordu.

Dolabını açtı ve mavi bir t-shirt altına da siyah dar bir pantolon giydi.

Hayır, akıl hastanesindekiler o iğrenç beyaz şeyi veya hasta eşofmanlarını falan giymiyorlardı.

Saçlarını tarayarak bir ilaç kutusunu alıp 2 tane ilaç içti. 2 taneden fazla içince kötü hissediyor ve bayılıyordu.

Gerçi, o bayıldığını zannediyordu...

Koridorda yürürken tek tük insanlar gördü ve ona bakmamaları için dualar etti.

Eh, işe yaramıştı ki hiçbiri ona bakmadı onun yerine birbiriyle konuşarak merdivene doğru yürüyorlardı.

Chaeryeong'un odasına gelince kapıyı çaldı. Herhangi bir ses gelmeyince yine çaldı. Bu sefer kapı kendi kendine açılınca biraz korktu ancak sonra Chaeryeong'un açtığını anladı.

"Hadi, gel kahvaltıya inelim."

"Tamam bir dakika." diyerek eline ince bir hırka aldı.

"Aslında hava sıcak yaa..."

"Olsun, ben çabuk üşürüm."

"Pekâlâ, hadi gel."

İkisi birlikte merdivenden inerken duvardaki saat 08.57'ydi

Aşağı inince karşılarında bir bayan onlara gülümseyerek yanına geldi.

"Merhaba, ben Lisa, siz de yeni gelen Chaeryeong ve Sunoo değil mi?"

"Evet..." Dedi Chaeryeong.

"Ah, ben Lily'nin ablasıyım sizinle birlikte olacağım bugün. İsterseniz hemen şuraya geçebiliriz." Dedi 3 erkek ve 2 kızın olduğu bir yeri göstererek.

"Yani, olur." Dedi ikisi aynı anda.

"İkiz kardeş gibisiniz. Benzemiyorsunuz ancak hareketleriniz benziyor." Dedi Lisa yürürken.

"Yaa, öyle olduğunu bilmiyordum." Dedi Sunoo.

"Ah, öyle."

Masaya vardıklarında Lisa bir tane çocuğun omzuna dokundu. Hepsinin kafası kalkarken omzuna dokunduğu, gri saçlı kişi Chaeryeong'a kısa bir göz atıp Sunoo'nun parlak sarı saçlarına bakıyordu.

"Yeni arkadaşlarınız, Sunoo ve Chaeryeong'a merhaba diyin."

"Vaaay canına şaçların çok güzelll" dedi gri saçlının tam karşısında oturan Chaeryeong'a.

Chaeryeong utangaç şekilde gülümsedi ve hafifçe minnattarca eğildi.

"Teşekkür ederim. Sen de çok tatlısın ve ayıcığın da. İsmi nedir?"

Çocuk kalkıp Chaeryeong'un yanına gelip ayıcığı konuşuyormuş gibi yaptı.

"Meyhaba, benim adım Jun. Senin?"

Chaeryeong hafif gülümserken Sunoo hemen hemen kendisiyle yaşıt olan çocuğun neden böyle olduğunu bir süre düşündükten sonra aklına geldi.

Çocuğun bir sendromu vardı ancak Sunoo adını bilmiyordu.

Chaeryeong ise bu konuda bilgiliydi.

"İsmin çok güzel! Ben de Chaeryeong ama sen bana Chae diyebilirsin."

Çocuk birden bire bebeği alıp masaya koydu.

"Benim adım da Jungwon." Dedi Chaeryeong'a bakarak.

"Hadii tanışmak için vaktiniz var Sunoo, Chaeryeong hadi oturun ben de kahvaltınızı getireyim. Jungwon bebeğini sakın kaybetme." Diyerek Sunoo'yu gri saçlının yanında olan sandalyeye oturttu ve Chaeryeong'ta kısa saçlı bir kızla Jungwon'un ortasına oturdu. Lisa ise oradan uzaklaştı.

Sunoo'nun tam karşısında oturan siyah saçlı çocuk ilk Chaeryeong ile tanıştıktan sonra Sunoo'ya döndü.

"Merhaba, ben Jay."

"Merhaba, tanıştığıma memnun oldum."

"Ben de ayrıca-" kısa saçlının yanında oturan hafif uzun saçlı bir kızı gösterdi.

"O Yeji, ikiz kardeşi ile buradalar ancak kardeşi ile kahvaltı yaptıklarını çok nadiren görürsün. Yanındaki Ryujin," dedi kısa saçlı, Chaeryeong ve Jungwon ile oynatan kızı göstererek.

"Zaten Jungwon'u tanı-" sözünü kesen şey gri saçlı çocuğun konuşması oldu.

"Ben Sunghoon." Dedi sakin ve yeni uyandığı için mi bilinmez bir robotik ama etkileyici sesle.

"Tanıştığıma memnun oldum." Dedi Sunoo nedensizce bir heyecan ve ateş basmıştı.

"Chaeryeong bu konularda bilgili biri galiba. Jungwon'u diğerleri gibi sorgulamadı." Dedi Jay.

"Chaeryeong... Eskiden psikolojiye çok meraklı olduğu için." Daha fazla detaya girmek istemedi.

Chaeryeong konuşmalarını duymuştu ve Sunoo'ya minnettardı.

Bir süre sonra Lisa ve yanında bir kaç kişi elinde tepsiler ile geldiler ve hepsinin yemeğini önüne koydular,

Sunoo yemeğin hepsini yiyemezdi.

Bir süre bakıp ne kadar kilo alaxağını hesaplamaya çalıştı.

«Yani, şu kadar kalori varsa... Karnı şişireceğini de farz edersem 100 gram oluyor... İlaç içmeyi de farz edersem, bir tanesi 20 gram. 5 tane içsem... 2 buçuk saatlik bir bilinç kapanması.»

Yine de risk almak istemeyerek bur kaç lokma aldı.

Yemeğin yarısına geldiğinde daha fazla yiyemeyeceğini anladı.

Yanlarında oturan Lisa'ya söyledi ve Lisa az yemesini pek umursamadı çünkü zaten acıkırsa her zaman bir şeyler yiyebilirdi. Bunu Sunoo da biliyordu.

mind || sunsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin