1.9

449 60 68
                                    


Düzenlemiş haliyle on dokuzuncu bölüm.  (Düzenleme sonrası kontrol yapamadım ve yazım hatalarımı görmezden gelin lütfen.)

İyi okumalar.


°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Lucifer, Hyunjin bakış açısı; yeryüzündeki evi; 14.36


"Acele edin çocuklar! Arabada bekliyorum." Defalarca kez seslenmiş olmama rağmen bir türlü salona gelmeyen çocuklar yüzünden kriz geçirecek gibiydim.

En sonunda mutfakta gülerek birşeyler konuşan Yeonjun ve Soobin'e baktım. "Biz çıkıyoruz, bir şey olursa arasınız." Soobin kafasını sallayarak beni onayladı ve sevgilisinin ağzına tıkıştırdığı şeyi yemeye devam etti. "Dur Hyunjin!"

Kapıdan çıkamadan duyduğum sesle durdum ve Yeonjun koşarak yanıma gelip elime bir poşet verdi. "İçinde alınması gereken şeylerini kutuları ve notları var. Dükkana gidince satıcıya ver o halleder."

"Tamam hyung, hallederim." Gülümseyerek teşekkür etmiş ve mutfağa dönmüştü. Sürekli yanlış şeyler alıp durmamdan kaynaklı artık biten malzemelerinin kutularını veriyor, gittiğim adama kutuyu göstererek alışveriş yapıyordum.

Evden çıkıp yarı aydınlık otoparkta dizili arabalardan rastegele birine bindim. Kapıları daima açık olan arabalarının anahtarları hep torpido gözünde dururdu. İsteyen istediği araçla çıkıp giderdi ve aynı arabayı art arda kullanmazdık.

Jeongin'in mavi arabası bu genellemenin dışındaydı çünkü Soobin'in yaptığı küçük bir ekleme sâyesinde araç hiçbir zaman PTS sorunu yaşamıyordu.

Anahtarı takıp arabayı çalıştırdım ve Yeonjun'un verdiği poşette ki kutulara baktım. Yine deney perileri gelmiş olmalıydı, oldukça eksik malzemesi vardı. Arabanın üç kapısı aynı anda açılırken yanıma öfkeli bir Jeongin bindi.

"Ya ne bu sinir anlamıyorum ki? Hyunjin hyung burada işte kaçmadı ya!" Dikiz aynasından baktığım Kai şaşkın bir şekilde Jeongin'le konuşmaya çalışıyor, Seungmin ise atışıp duran ikili arasında gözlerini çevirip duruyordu.

"Gitmemiş olmasının onu beklettiğimiz gerçeğini değiştirmiyor amına koyayım. O çocukla flörtleşeceğine acele etseydin bunlar olmazdı."

Kai arabanın camını açarak içeriyi havalandırmış ve gözlerini devirerek Jeongin'e bakmıştı. "Beklemişse beklemiş amına koyayım kızacaksa bana kızar sen ni-"

"Eh yeter. Ne tartışıyorsunuz yine?" Sözünü kestiğim için yalnız olmadıklarını fark eden Kai, bana dönmüş ve elini Jeongin'e doğru sallayarak konuşmuştu.

"Bende bilmiyorum ki hyung, az önce oyundan tanıştığım bir arkadaşım aradı ve konuşmaya başladık. O sırada Jeongin geldi ve benim telefonla konuştuğumu bilmesine rağmen kızıp bağırarak olay çıkarttı resmen."

Jeongin oturduğu koltukta kafasını çevirip bir hah sesi çıkarttı ve yüzünde ki öfkeli ifadeyle baktı Kai'ye. "Banane sizin nerede buluşup kahve içeceğinizden! Sizin randevulaşmanız yüzünden geç kalırsak gösteririm ben sana."

"Ne randevulaşması lan, sadece buluşalım mı diye sordu reddettim zaten. Tüm gün evde oturup annesinin getirdiği kurabiyeyi yiyerek oyun oynayan liselilerle ne işim olabilir ki?"

"Tamam Kai sus, konuşma. Başımı ağrıttın yine." Kai kafasını çevirerek ters ters bakmış olsa da bir şey demedi ve kendi kendine mırıldandı.

Luxure EnferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin