Onunla gözlerimiz buluştuğunda direkten kayarak havada taklalar attı. Kasları her geçen saniye daha da seksi görünüyordu. Daha fazla dayanamayacaktım.
Islanmıştım. Salyam yine akıyordu, ama nereye akıyordu öyle?
Köz kokusu adeta viagra gibiydi, her geçen saniye daha da büyüyordu. Sınırıma ulaşmıştım. Büyüklüğünü gördükçe kendime hakim olamıyordum.
Ben sınırıma ulaşmışken kapıdan o girdi. Lanet olsun! Bu pembe kostümlü, kaslı, yakışıklı, zengin, holding sahibi, mafya Aras Takishima idi.
İki kaslının köz kokusu başımı döndürüyordu, her geçen saniye kilodumdaki ıslaklığı daha da hissediyordum. Bunu hak edecek ne yapmıştım ben????????
Kaslı, yakışıklı, zengin, mafya garson dönüp ona baktı.
Onunda kilodu ıslanmıştı. Ve... bir şey de havalanmıştı sanki.
Ama ne idi o?
Ben daha olayların şokunu atlatamadan Aras Takishima beni kaslı kollarına alıp masaya doğru yasladı ve suratıma tükürükler saçarak o soruyu sordu;
''VERECEK MİSİN VERMEYECEK MİSİN LA BEBE???''
Lanet olsun artık sırılsıklam idim. Dayanamıyordum.
Ama durun. LA BEBE mi?
Yakışıklı, seksi, zengin, kaslı, mafya garson bize ateş saçan gözlerle bakıyordu. O da ıslanmıştı. O da dayanamıyordu.
Aras Takishima seksi, yakışıklı, zengin, mafya garson ile göz göze geldi.
Ve birden öpüşmeye başladılar.
Daha fazla dayanamayacaktım. Gözlerimi devirdim.
Ve ağlayarak boşalmaya başladım.
Çok üzücü bir bölümdü biliyorum bende sırılsıklam ağlıyordum yazarken. :(((((
