Aras Takishima ile tanışmamdan 1 hafta geçmisti.
Köz kokusu hala burnumda tütüyordu. Onu unutamıyordum. Bir an önce kaslarına dokunup onun olmak istiyordum.
Lanet olsun bu sefer olmamalıydı.
Islanmayacaktım.
Ama benim hakkımda bilmediği bir sır vardı. Bunu ona söylediğimde hala kaslarına dokunabilecek miydim? Omuzlarımı silktim.
Biraz dışarıyı izlemeye karar verdim. Kratos ve Yato kapışıyordu. Tanrım! Kratos o kaslarını hangi protein tozuyla besledin vahşi adam. Yato'da kaslıydı ancak kas konusunda konuşuyorsak tabiki de-
Düşüncelerim telefonumun çalmasıyla kesildi. Elimin tersiyle salyalarımı silerek gözlerimi devirdim. Numarayı bilmiyordum ama kaslı birisi olabilirdi.
Telefondaki tanıdık sesle azdım. Bu oydu! Aras Takishima. Holding sahibi, kaslı, yakışıklı, közcü adam.
"LANET OLSUN NUMARAMI NEREDEN BULDUN?!?!" naz yapmalıydım. Beni kovalamalıydı.
"Hatırlamıyor musun? Arabamdan inerken kilodundan numaranı düşürdün."
Lanet olsun! Birilerinden beyin ödünç almam gerekiyordu. Bir şey diyecektim ki kaslı olduğunu düşündüğüm biri kaslı camıma body pillow fırlattı.
Body pillow kaslıydı.
Aras Takishima "Umarım hediyemi beğenirsin, favorilerimden." diyerek telefonu kapattı.
Pis adam! Kim bilir bununla neler neler yapmıştı.
Kim bilir ben neler neler yapacaktım.
Omuzlarımı silkerek ayaĞIya kalktım.
Islanarak yastığa sıkıştırılmış notu okudum."Yarın saat 14.00'da Maid Cafè'de."
Omuzlarımı silkerek gözlerimi devirdim.