🥂
"Birbirimiz hakkında bir şeyler bilmemize gerek yok. Aramızda seviyeli bir ilişki olacak. Ailelerimiz hakkında da ekstra soru sormak yok." Değişik bir bakış attı suratıma. "Senin zaten ailen yok diye biliyorum."
"Yok." dedim direkt. Küçük oğlum böyle ortamların dilinde dolanacak bir çocuk değildi. Kızlardan iki tanesi biliyor, onlar da kimseye söylemiyordu sağ olsunlar. "Hangi günler geleceğim belli mi? Kaç saat kalacağım? Adres?"
"Canım hangi gün seni isterse o zaman geleceksin." Küstah suratına prize takılı maşayı çarpasım geldi ama sadece boş boş baktım. "İstediğim kadar kalacaksın ama muhtemelen birkaç saat sürer. Adresi bilmene gerek yok. Adamlarım seni alıp bırakacak. İstersen buradan, istersen evinden."
"Buradan alsınlar." dedim bir anda aceleyle. Mahalleye bir şey sıçrasın istemiyordum.
"Peki... Başka sorun var mı?"
"Fantezilerin mi var?" Eğer öyle ise kendime bir ilk yardım çantası hazırlamam gerekecekti. "Bunun için mi bu kadar çok para veriyorsun? Yargılamıyorum ama bilmem gereki-"
"Zarar vermem." dedi başını sallayarak. "Merak etme. Sadece cinsel birliktelik ve belki bazen küçük şeyler."
Konuşma midemi ağzıma getirdi. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Bu kadar düştüğüme, bu kadar muhtaç olduğuma inanamıyordum.
"Kabul?" Sorarcasına bakarken bir sigara çıkarttı paketinden. Ucunu yakıp dudakları arasına yerleştirirken bir şey hatırlamış gibi duraksadı. "Bu arada... Başka biriyle birlikte olman da yasak."
"Yerinizde olsam..." Normalde asla öneri vermezdim. Çoğu adamı bir defa görürdüm. Tekrarı olmazdı. "Evde güzel bir karım varken pavyon köşelerinde bir kadınla beraber olmazdım." Otuz iki diş gülümsedim. "Hastalık bile kapabilirsiniz benden." dememe ise cidden şaşırdı. Dudakları aralı kaldı. Ne bekliyordu ki? Olduğumuz çöplüğü saray gibi gördüğümüzü falan mı? Herkes her şeyin farkındaydı da çare yoktu işte.
"Kabul edip etmediğini söyle... Sorun para ise her ay artış da yapabilirim... Ya da ne kadar istediğini söyle."
"Beş yüz bin." dedim hemencecik. Kerem'in tedavisi için bir miktar param vardı ama Erkan'ı buldurmam için param yoktu. Erkan yoksa ilik de yoktu. Ben hastalık çıktığından beri arıyordum ama bulamıyordum. İti it bulurdu. "Senet de imzalayabiliriz. Beş yüz bin verirsen eğer altı ay... Artık ne kadar zaman ediyorsa senin istediğini yaparım."
"İhtiyacın mı var?" dedi anlık.
"Seni ilgilendirmez."
"Doğru." Sakallı çenesini kaşıdı. Kemikli bir yüzü vardı. Yaşı kaçtı acaba? "Tamam. Bir sözleşme hazırlatacağım... Onu imzalarsın." Sevinçten yerimde zıplayacak gibi olsam da kendimi tuttum.
Sigarasını küllükte söndürüp elini bana doğru uzattı. "Altan."
"Alev." dedim narince elini tutarak.
"Üstünü değiştir, seni evine bırakayım."
"Teşekkürler, kendim gidebilirim." Makyaj masasına bakındım ve bir kağıt parçası buldum. "Kalemin varsa numaramı yazayım." Siyah, mat bir kalem uzattı. Üstünde Altan Seyhanlı yazıyordu. Kağıda numaramı yazıp kalemle beraber geri verdim. "Ararsın."
"İyi geceler."
"İyi geceler..."
🥂
1 SENE ÖNCE
"Altan!" diye bağırdı Ahmet Seyhanlı. Yalıdaki herkes diken üstündeyken hizmetliler oradan oraya koşuşturuyor, göze görünmemeye çalışıyorlardı. "Altan! Asla. Duydun mu beni? Asla!"
"O kızı sevmiyorum! İstemiyorum baba! Asıl sana asla! Sevmediğim kızı karım yapmayacağım!"
"O pavyondaki kızı mı ailemize getireceksin?" dedi hiddetle. Altan pavyon kelimesini duyar duymaz masadaki su bardağını duvara fırlattı. "Ne o? Zoruna mı gitti oğlum? Her gün farklı adamların altındaki bir kızı mı ailemize getireceksin? Hiç yakışacak mı buraya?"
"Umurumda değil. Ailemize bilmem ama bana yakışacak! Sizin planladığınız bir evliliği, para üzerine kurulan bir yuvayı istemiyorum. Her şeyi planladınız, her şeyi! Kaç çocuk yapacağımızı bile... Ama ne oldu? Oğlun aşık oldu... Sen istersen çıldır, delir! O kızı istiyorum! Kalbim onu seviyor baba! Başkasıyla evlensem dahi aklımda hep o olacak. O kıza karım gibi bakmayacağım! Elimi sürmeyeceğim!" demesiyle yüzüne güçlü bir tokat indi. Çarpmanın sesi salonda yankılanırken herkes kalakalmıştı öylece.
Altan dudağının kenarından sızan kanı elinin tersiyle temizledi. Yavaşça başını tekrar babasına doğru çevirdi. En az onun kadar kararlıydı bakışları. Bırakmaya, unutmaya niyeti yoktu.
"Duru senin karın olacak Altan. Ailemize, şahsımıza yakışan bir gelin olacak. Bir anlık hevese kapılıp hayatını batırmana izin vermeyeceğim. Yoksa-"
"Yoksa?"
"Mirasımdan men ederim seni." dedi Ahmet Seyhanlı hiç gocunmadan. Her ihtimali düşünmüştü de oğlunun rastgele arkadaşlarıyla gittiği bir pavyonda aşık olacağını düşünmemişti.
"Tam şu an yapabilirsin bunu." dedi gülerek. Altan yavaşça koltuğun üstüne attığı telefonunu aldı ve oldukça gösterişli evden çıkmak için yeltendi.
"Altan!" diyen babasını umursamadan hızlı adımlarla ayrıldı evden.
Hedefi son zamanlarda uğrak yeri olan pavyondu. Altı aydır aynı masada sadece içiyor ve kızı izliyordu. Kimseye ağzını açıp soru sormamıştı lakin babasına bahsetmişti konudan. Aldığı karşılık ise pek şaşırtmamıştı.
Son model arabasına attı kendini. Dudağından çenesine kan süzülmeye devam ediyordu.
Pavyona gidene kadar elleriyle sımsıkı tuttu direksiyonu. Öyle ki eklemleri bembeyazdı. Girişteki korumalar onu büyük bir saygıyla karşıladı. En özenli masayı verdiler kendisine. En harika içkileri getirdiler ama gözü sadece tek bir kişideydi. Pavyondaki kızların bulunduğu yüksek taburelerde oturuyor, elindeki sigarasını tüttürüyordu. Yanakları her çöktüğünde Altan da bir duman çekti içine. Bukleli saçlar omzuna dökülmüş, tıpkı okşanmak için bekliyor gibiydi.
Parmakları sızladı.
"Başka bir ricanız var mı Altan bey." diyen mekanın sahibine bakmadı. Adamcağız da onun baktığı yere baktığında Alev'i gördü. "Alev mi?" diye sordu imalı bir şekilde. "Tüm müşterilerin ilgisini çeker." Kıs kıs güldü. "Yollayayım mı masanıza?"
Altan başını ağır bir hareketle adama çevirdi. İsmi neydi ki bu herifin?
"Demek tüm müşterilerin ilgisini çekiyor."
"Tabi... Baksanıza Altan bey... At gibi... Şu fahişe tavırları-"
"Orospu çocuğu!" diye kükredi Altan. Masasını eliyle tutup ters çevirdiği gibi karşısındaki adama girişti. Evden yediği tokatın da acısını çıkartırcasına yumruklar atarken mekanın içinde cümbüş kopuyordu. Kadınlar oradan oraya koştururken çoğu kılıbık herif de tüymeye başlamıştı.
"Ona at diyen dilini kopartırım!" dedi deli deli gülerek. Bunu yapacaktı da. "Hayatına gölge gibi çökerim lan senin!"
"Ne dedim ki ablayı? Abi affet!"
Altan elini tekrar havaya kaldırdığında Alev'in yanlarından geçtiğini fark etti. Kadın yavaşça onlara baktı. Altan korkacak sandı ama yeşil gözlerdeki soğukluğa hayatında ilk defa rastlamıştı.
Kız sadece baktı ve oradan uzaklaştı sakince.
Altan'ın kalp atışları kulaklarında uğuldarken biri tarafından üstünde olduğu adamdan geri çekildi.
🥂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Short StoryTürkiye'nin en varlıklı adamlarından olan Ahmet Seyhanlının biricik oğlu, tek varisi; gönlünü aileye asla kabul ettiremeyeceği bir güzelliğe kaptırmıştı. Kafasına koyduğu kızı elde etmek için her şeyi yapmaya razıyken kendini ummadık bir noktada bul...