🥂"Anne ben hastanede kalmak istemiyorum. Ne olur oraya gitmeyelim. Bak söz bir daha sen yanımda kal diye ısrar etmeyeceğim. Söz anne. Çalışmaya da gidebilirsin istediğin zaman. Ağlamayacağım bir daha. Anne bir şey söylesene. Anne! Bırak! Dokunma kıyafetlerime!"
Kerem elimdeki pijamasını tüm kuvvetiyle çekip aldı. Ondan kaçırdığım gözlerimdeki suların geri kaçması için direndim. Ağırca ona baktığımda yeşil gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Üzgün, kızgın ve çaresizdi.
"Aşkım..."
"Gitmeyeceğim ben! Gitmeyeceğim! Yatağımda yatacağım anne!"
"Böyle yapma bir tanem. Bak orada çok güzel oyuncaklar olacak. Ben yanında olacağım."
"Olmayacaksın!" diye bağırdı kısılan sesiyle. Küçük parmaklarıyla tuttuğu pantolonunu göğsüne bastırdı. "Yalancısın sen! Kandırıyorsun beni. Orada bırakıp gideceksin! Yalnız kalacağım. Gelmeyeceksin..."
Ağlayarak odadan çıktığında tüm gücüm çekilmiş gibi hissettim. Yere doğru çökerken ben de ağlıyordum. Kerem'i kaybedemezdim. Kaybedemezdim!
Kaybedecektim.
Erkan'ı bulamamıştım. Bulsam, yemin ederim ki Kerem'e bir kardeş yapacaktım. İkisini de yaşatabilirdim. Kerem'im şu beladan bir kurtulsa ikisine de yeterdim. Ölüm hariç her şeyin üstünden gelebilirdim.
"Güçlü olmam lazım." diye fısıldadım. "Güçlü ol... Güçlü ol..."
Telefonumu elime aldım. Rehbere girdi parmaklarım. Kayıtlı üç beş numarada dolaştı gözlerim.
Annem.
Babam.
Erkan.
Özge.
Kasım abi.
Abim.
Altan.
Hiçbirini arayamazdım. Yanımda birine ihtiyacım vardı ama kimse olamazdı.
"Kerem!" diye seslendim. Oturduğum yerden ayağa kalktım. Telefonu yatağa bırakıp odadan çıktım. Kerem'in iç çeken sesi kendi odamdan geliyordu. Elimle yüzümü temizleyip odama girdim. Ağlama sesi öyle bir geliyordu ki gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum. Haklıydı. Her çocuk gibi koşup oynamak istiyordu.
"Anneciğim?" Odanın hiçbir yerinde görünmüyordu. Gözlerim en son gardırobumun açık kapısına takıldı. Derin bir nefes verip adımlarımı oraya çevirdim. Dolabın kapağını açtığımda Kerem dizlerini kendine çekmiş, zayıf bedeniyle ağlarken titriyordu. Yere oturdum.
"Özür dilerim. Özür dilerim bebeğim." Yutkundum ve elimi uzatıp başını okşadım. "Hastanede olmanı ben de istemiyorum ama hayallerimizi yaşamamız için maalesef oraya gitmemiz gerekiyor. Orada çıktığımızda söz veriyorum, hep istediğimiz o çiftlikten almış olacağım. Orada bir tane atın olacak. Hem de simsiyah. Bir tane de küçük köpeğimiz olacak. İsmini de sen vereceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Short StoryTürkiye'nin en varlıklı adamlarından olan Ahmet Seyhanlının biricik oğlu, tek varisi; gönlünü aileye asla kabul ettiremeyeceği bir güzelliğe kaptırmıştı. Kafasına koyduğu kızı elde etmek için her şeyi yapmaya razıyken kendini ummadık bir noktada bul...