9.Bölüm (Edebi-yat)

2.4K 163 32
                                    


Size işe geç kalmak pahasına yeni bölüm getirdim. Şuan her zamanki gibi uzun bir giriş ve açıklama yazamayacağım maalesef. O yüzden Hasan El-Benna'nın bir sözünü yazmak istiyorum sadece.

"İşimiz vaktimizden çok."

9.Bölüm

<< Herkesi dostun yapamayacağına göre düşmanlarınla yaşamayı öğrenmelisin.>>

<< Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın.>>

<< Bırak da ringe çıkayım; hiç değilse bana kimin vurduğunu bilirim. >>

<< Küfür edebileceğim bir sürü insan var ama yine favorim sensin. >>

<< Hayat dediğin iki kelime... Hoş geldin. Güle güle. >>

Kaç gündür fark etmediğim yeni buzdolabımızın üstüne yapıştırılmış stickerlarda yazan yazıları, kahvaltı sırasının bana gelmesi ve kahvaltılık çıkarmak için buzdolabına yönelmemle fark etmiştim. Ama şimdi kahvaltılıklardan daha önemli bir şey vardı. Benim can güvenliğim!

Dehşet ve 'bu kız neyin kafasını yaşıyor?' bakışı içinde gözlerimi tekrar yazıların üzerinde gezdirdim. Ardından derin dondurucunun kapağını açsam insan kafataslarıyla karşılaşır mıyım acaba diye düşünürken, arkamdan duyduğum sesle kısa çaplı bir elektrik akımına kapılmışım gibi titredim.

"Günaydın."

Merve'nin sesi gerilim filmlerinde kız karanlık bir odaya doğru giderken karşısına korkunç bir ses efektiyle çıkan katil kadar ürkütmüştü o an beni.

"Sana da günaydın."

Onun öz güvenli katil ses tonunun yanında benim sesim platonik aşkına açılmaya çalışan utangaç âşık gibi çıkmıştı. Daha fazla muhabbete girip kendimi daha fazla ifşa etmemek için dolaptan çabucak kahvaltılıkları alıp masanın üzerine yerleştirdim. Kahvaltının hazır olduğuna karar verdikten sonra, bizim kızları uyandırma operasyonlarına başlamak için mutfaktan çıktım.

...

Operasyon 1

"Neşe... Neşe... Neşe!"

"Neşe kalk annen arıyor! Yarım saattir çalıyor telefon!"

"Ne! Anne efendim anne! Tamam anne! Evet anne!"

Operasyon 1 : Başarılı

Ben bir yandan operasyon iki için Gökçe'nin yatağına ilerlerken bir yandan da aslında kimsenin aramadığını anlayınca elindeki telefonu bana fırlatıp sonra da bir şey olmuş diye attığı telefonu kontrol eden Neşe'ye gülüyordum.

Operasyon 2

"Gökçe... Gökçe... Gökçe!"

"Gökçe sınava geç kaldın çabuk kalk!"

"Hangi sınav? Ne sınavı? Bu hafta sınavım yok ki benim."

Bunun uyku sersemliğiyle yataktan fırlaması, gözlüklerini bulup takarak panikle olmayan sınavına yetişmeye çalışması gerekmiyor muydu? Onun yerine bana arkasını dönüp uyumaya devam ediyordu. Ama Erna pes eder mi? Tabi ki etmez.

"Metin hoca mesaj atmış telefonuna. Sınavınızı bugün yapacakmış."

"Metin hoca dönemin başında ayrıldı okuldan, ne Metin hocası?

Bu da mı gol değil?

"Madem her şeyi o kadar iyi biliyorsun kendi kendine uyanmayı da bil."

Ah Başıma GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin