Okuldan çıktığımız zaman içimde suçluluk duygusu belirmişti. Anneme haber vermemiştim. İçimden "Elif'e İstanbul'u gezdiriyorum."
diyerek suçluluk duygusunu bastırmaya çalıştım ama bir sorun vardı. Onu ben değil bizi Mirza ve Selim gezdiriyordu. Mirza'yı uzun süredir tanımıyordum ve Selim'le daha bu sabah tanışmıştık. Ya katillerse? Tamam saçma bir düşünceydi kabul ediyorum. Ben saçma düşüncelerimden sıyrılmaya çalışırken
Mirza
-Acaba önce kahvaltı mı yapsak? Ben feci acıktım dedi ve sanki ne düşündüğümü biliyormuş gibi ekledi.
-Bugün kanuna aykırı bir şey yapmak yok değil mi Selim?
Selim alaycı bir gülümsemeyle
-Sende biliyorsun ceza dosyam kabarık suç işlemeye niyetim yok. dedi.
Elif'le bazen aynı anda aynı şeyleri söylerdik. Bu seferde aynısı oldu ve "Ha-ha çok komikti." diyerek karşılık verdik.
Selim
-Tamam hepsi kötü bir şakaydı ama doğru olan tek şey var oda Mirza'nın çok acıktığı.
Mirza'nın yüzünde bir gülümseme belirdi. Belli ki Selim ona iyi geliyordu. Belki de en yakın arkadaşlardı. O an Mirza hakkında ne kadar az şey bildiğimi düşündüm. En yakın arkadaşının kim olduğunu bile bilmiyorum. Belki de Selim değildi. Biraz daha yürüdükten sonra bir pastaneye girdik. Okula çok yakındı ama daha önce hiç görmemiştim. Sonra kafamda bir ses okula bu yoldan gelip gitmediğin için olabilir mi? diye yankılandı. Gülümsedim çünkü kendimle kavga ediyordum. Garson kız yanımıza geldi ve siparişlerimizi kağıda karaladıktan sonra gitti.
Selim
-Muhabbetinize doyum olmuyor diyerek imalı gülümsemesiyle bize baktı.
Elif'i iyi tanıyordum ve biraz sıkılmışa benziyordu. Bugün benim değil onun günü olmalıydı. Eğlenmeliydi çünkü buraya benim yüzümden gelmiştik. Biraz suçluluk duygusu hissetmiştim ve kendimi ilerleyen saatlerde Elif'in eğleneceğini düşünerek rahatlatmaya çalıştım. 10 dakika sonra siparişlerimiz gelmişti. Mirza gerçekten çok acıkmış olmalıydı. Ben hatta biz daha sandviçin yarısına gelmişken o bitirmiş hatta bir tane daha istemişti. Alaycı bir gülümsemeyle Mirza
-Öyle bakmayın. Garson kız gerçekten çok güzel. Onun için akşama kadar sandviç yiyebilirim. dedi.
-Bence sen akşama kadar burada kal ve bir şeyler ye. Hatta burada uyumaya ne dersin ? derken Elif beni dürttü . Bunun ne anlama geldiğini biliyordum. Sanırım içimdeki hissi anlamış ve sakin olmamı istiyordu .
Mirza
-Akşam burada kalmak iyi fikir. Hem okula da yakın.
-Kesinlikle dedim ve Elif'e yöneldim.
- Hadi gidelim buradan sana İstanbul'u ben gezdiririm. dedim.
Selim araya girip
-Ben bugünümü size ayırdım şimdi sizin gitmeniz olmaz. Buna sözden caymak denir.
Elif Selim'e bakıp
-Ama biz söz vermedik.
-Ama İstanbul turu dedik beraber dedik onlarda söz sayılır hatta sayılmalı dedi Selim.
Elif'in yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
Mirza
-Alâ sen durumu neden bu kadar büyüttün ki şimdi ? diye sordu.
kabul etmek istemesem de kıskanmıştım Mirza'yı. Sesime kıskançlığımın yansımamasını umarak
-Elif bugünü güzel olarak hatırlasın istemiştim. Sende öyle deyince gerçekten böyle düşündüğünü sandım ve sinirlendim. dedim.
Mirza samimi bir gülümseme ile
-Merak etme sadece bir şakaydı. Bugün sadece Elif'in değil bizim günümüz olacak derken elimi tuttu. Ani bir refleks ile elimi çektim. Ahh ne aptalım hadi ama bunu istiyordum. Mirza'nın elini tutmayı ona yakın olmayı istiyordum. Düşüncelerimden sıyrılarak gülümsedim ve Mirza da gülüşüme karşılık verdi. Gözleri samimi bakıyordu.
------------
Bir taksiye bindik ve o sırada telefonum çaldı. Tanımadığım bir numaraydı.
-Alo?
-Alâ sen misin ?
O sırada anladım telefonun karşısındaki kişi Elif'in Annesiydi. Halini hatırını sorduktan sonra telefonu Elif'e uzattım. Elif evden çıkarken mutlaka bir şeyini unutur. Günün talihlisi telefonmuş demek ki. Taksiden indik ve vapura binmek için bilet aldık. Mirza kahvaltının ve taksinin parasını bize ödettirmemişti. Bu sefer biletleri de o alacaktı ama biletimi kendim almazsam vapura binmem diyerek tehditkar bir gülümsemeyle Mirza'ya baktım. İstanbul bir günde gezip görülecek bir yer değildi ama insanın aklını başından alması için 1 gün değil kısacık bir an yeterliydi. Eve normal saatimde dönmek istiyordum çünkü annem hemen arardı. Sonuçta o bir anne ve evladını merak ediyor ve bu yüzden ona kızmamam gerek.
--------------
Artık eve dönmemiz gerekiyordu. Bugün bana herşeyi unutturmuştu. Sabah yaşanana olayları ve ardından azıcık (!) Mirza'yı kıskandığım için öfkelendiğimi.
-Artık gitmemiz lazım dedim Elif'e.
-Tamam gidelim annen merak etmesin.
Selim
-Alâ acaba biraz daha kalamaz mısınız?
-Kusura bakmayın annem merak eder.
Mirza
-Kalsaydınız iyi olurdu ama neyse ben bırakayım sizi eve.
-Teşekkürler ama gerek yok.
-Ama ben bırakmak istiyorum sizi.
-Peki.
Mirza bizimle evin önüne kadar geldi ve Elif bir bahane uydurup binaya girdi. Bence öyle değil ama Elif Mirza'dan hoşlandığımı düşünüyor. Tabiki de yok öyle bir şey. Onu görünce heyecanlanıyorum diye seviyor olmam gerekmez.
-Bugün için teşekkür ederim.
Mirza'nın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
-Asıl ben teşekkür ederim sizin sayenizde Elif'te İstanbul'u gezmiş oldu tabi bende.
-Ben yanımda olduğun için teşekkür etmek istedim. Ve önemli değil.
Mirza'nın kalbimin ne kadar hızlı attığını duymaması için dua etmeye başlamıştım. Sanki yerinden çıkıcak gibiydi. Ben onun yanında olduğum için bana teşekkür ediyordu. Dediklerinin karşısında öylece durup kalmıştım. Sadece gülümseyebildim ve yanağımda bir öpücük hissettim. Ben yanağımı tutarken Mirza arkasına bile bakmadan gitmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLMEZDİM
RomanceAlâ içinde yaşadığı acılarla hayata kapılarını kapatmıştır. Kendisini yeniden hayata bağlayacak bir nedeni olmadığını düşündüğü anda Mirza'ya olan merakı ve ilerde babasından sonra yaşayacağı en büyük aşkı ona yeniden dünyanın yaşanabilir bir yer ol...