Off daha ilk haftadan geç kaldım okula. Sabah erken kalkmanın ne kadar zor olduğunu unutmuşum tatil boyunca. Uykunu iyi alıp birkaç gün erken kalkabiliyorsun ama bu en fazla 2 gün sürüyor. 3. gün başlıyorsun yine kalkarken zorlanmalara. Okul kıyafetlerimi giyip evden çıktım hemen. Çokta açım ama bana ceza olsun bu. Bundan sonra saat 6 da kalkacağım hemen. Rüya çoktan gitmiştir okula. Dediğine göre çok düzenli biriymiş. Akşam alarm kurmasa bile kendisi kalkabiliyormuş sabahları.
Okula geldiğimde Rüya sınıfta değildi. Sırama doğru ilerlerken sıranın üzerinde bir çikolata olduğunu fark ettim. Rüya almıştır diye düşündüm ama çikolatayı alınca altında bir not kağıdı olduğunu gördüm. Merak edip kağıdı aldım. Üzerinde " Beni yanlış tanımanı istemem, kaba biri değilimdir." yazıyordu. Çikolatayı alanın Mirza olduğunu anlamıştım çünkü bu okula geldiğimden beri sadece onunla sorun yaşamıştım. Zaten dünki kaba ve küstah davranışından sonra pişman olup almıştır.
Ben bunları düşünürken sınıfa Rüya geldi. Sabah zile basmış ama açan olmamış. Annem de gece çok geç yatmıştı, duymamış olsa gerek. Ders zili çaldığında Mirza elleri cebinde sınıfa geldi ve bana göz kırpıp yerine oturdu. Umarım kimse görmemiştir Mirza'nın bu hareketini. Herkesin ilk haftadan beni yanlış tanımasını istemem. Ama ne yalan söyleyeyim çok yakışıklı. Sonra öğretmenler zili çaldı ve birkaç dakika sonra sınıfa daha önce görmediğim bir hoca geldi.
Hoca sınıfla selamlaşırken ben Mirza'yı düşünüyordum. Mirza... Rüya'nın anlattığına göre kimseyle konuşmayan , yanlızca erkek arkadaşlarıyla arası iyi olan , onu tanıdığım şu 2 günde bana kendisini bu kadar merak ettirebilmeyi başaran kişi. Kabul etmek dahi istemediğim bir his beni ona karşı çekiyor sanki. Rüya'nın kolumu dürtmesiye daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Sınıftaki çoğu kişi o sırada gülüyordu. Rüya sessizce ;
"Kızım hoca sana diyor duymuyor musun ? " dedi.
Ayağa kalkarak ; " Efendim ? " dedim.
Hoca biraz şakacı bir tavırla ;
"Sınıfa yeni gelmişsin kendini tanıtmanı istedim ama Mirza seni tanıttı." dedi.
Hocanın dediklerinden hiçbir şey anlamayarak kısaca kendimi tanıttım ve yerime oturdum. Rüya'ya sordum hemen ne olduğunu. Hoca bana seslenirken Mirza " Kendisi sakar olduğu kadar sağır da." demiş. Zil çalıp hoca sınıftan çıkınca Mirza arkasını döndü ve güldü. Kaşlarımı çatarak ;
" Hayır, sandığım kadar kaba birisin." dedim.
" Bence sen bana kabasın demeden önce bir doktora gitmelisin. Kulakların paslanmış olmalı. Ve bu huysuz tavrından dolayı bana artık çikolata borçlusun."
" Hadi ya bende sana her şeyi borçluyum herhalde."
" Evet borçlusun. Yarına istiyorum ona göre."
" Daha çok beklersin canım."
"Bak güzelim şunu bil ki kazanacağım bir şeyi beklemekten sıkılmam. Ama senin kazanman için çabalaman lazım."
" Ne kazanması ya ne saçmalıyorsun sen. Zaten çikolata kazanmakta dünyada yapabileceğimiz en büyük başarı öyle değil mi ? "
" Zamanla ne demek istediğimi anlarsın. Ama doktor konusunda ciddiyim. Kocaman kulakların olmasına rağmen işitme problemi yaşıyorsun." dedi ve ben daha bir şey demeden bana alaycı bir bakış atıp ayağa kalktı ve gitti.
Çok sinirlenmiştim. Ayrıca benim kulaklarım büyük falan değildi. Asıl o benim küçücük kulaklarımı göremeyecek kadar kördü. Bunu demek neden o zaman aklıma gelmedi ki. Aptal kafam diye kendime kızarken Rüya'nın üstümde olan bakışlarını fark ettim. Orada olduğunu bile unutmuştum. Rüya bana bakıp " Şu çocuğun ağzına laf olma , alay konusu yapar seni." dedi ve sınıftan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLMEZDİM
RomansaAlâ içinde yaşadığı acılarla hayata kapılarını kapatmıştır. Kendisini yeniden hayata bağlayacak bir nedeni olmadığını düşündüğü anda Mirza'ya olan merakı ve ilerde babasından sonra yaşayacağı en büyük aşkı ona yeniden dünyanın yaşanabilir bir yer ol...