75 oy 100 yorum
''... ve o gün o kadar yoğun işkenceler gördü ki alfa, bırakın başka bir ayaklanma çıkarmayı, başını kaldıracak hali kalmadı!''
Jimin tüm detaylarını dinlediği işkencelerle kusmamak için kendini zor tutuyordu. Şu ana kadar ifadesini sabit tutabilse de öküz kızartmasını aklına gelince ister istemez yüzünü buruşturdu. Bunu fark eden Tacaynamo adımlarını durdurup tamamen kraliçeye döndü.
''Çok üzgünüm, omegaların hassaslığını bir anlığına unuttum bağışlayın.''
Jimin gözleri atış alanında ve hala onu fark etmeyen eşindeyken mırıldandı.
''Sorun yok, iyiyim. Sadece... Şu tarafa yürürsek daha iyi olur, güneş oradan daha iyi.'' Tacaynamo bir şey demeden kraliçenin istediği istikamete dönmüştü.
''Daha eğlenceli bir anınız varsa dinlemeyi çok isterim.'' Jimin eşine yaklaşırken prensle eğleniyormuş gibi görünmek için rica etmişti.
''Tabi, mesela birkaç ay önce büyük bir alfa dövüş müsabakası oldu. Prens olarak katılmam yasaktı bu yüzden halka karıştım. Kendini en güçlü ilan eden alfayla eşleştim ve onu çok iyi benzettim. Ağzından akan kanı görmeliydiniz!''
Chumi alfaları gerçekten çok ama çok farklıydı. Prensin bu anıyı eğlenceli anılarının başında görüp gülerek anlatması bile gösteriyordu.
Yine de Jimin eşinin onlara baktığını fark etmişti bu yüzden hayatında duyduğu en komik şeymiş gibi kahkahalara boğuldu.
''Lütfen detaylandırın, çok eğlenceliymiş!''
Jimin göz ucuyla birkaç kere eşine baktığında çoktan elindeki yayı bıraktığını görmüştü fakat hiç ondan tarafa olmadı, tüm dikkati prensteymiş gibi davrandı.
Prens Tayacnamo ilk kez bir omegayla böylesine iletişime geçmiş, üstelik dövüş anılarından eğlendiğini görmüştü. Heyecanlansa da aklına gelen tüm detayları -kırılan kemiklerin çıkarttığı sese kadar- anlatıp kraliçenin büyüleyici gülüşünde kaybolmuştu.
''İlk kez bir omega bu anıları eğlenerek dinliyor. Bizim ülkenin omegaları fazla hassas, her şeye korkup ağlıyor.''
''Kardeşiniz de alfalarınızın çok kaba olduğunu söylemişti. Hanginize inanmalıyım?'' Jimin'in oyuncu tavrı prensin kafasını karıştırmıştı. Yine de iki kelimeyi bir araya getirip konuşabildi.
''Sizin gibi güzel, zarif ve eğlenmeyi bilen omegalarımız olsa asla kaba olarak algılanmayız kraliçem.''
Pekala, Tayacnamo da kardeşi gibi patavatsız, mühürlü biriyle flört edebilecek kadar düşüktü. Ama Jimin eşinin dediklerini hatırladı. Bir soylu reddedilemez.
''Çok teşekkür ederim prensim.'' Jimin tekrar eşinin olduğu yere baktığında boşlukla karşılaşmıştı. Asıl komik olanı ise Taewon'un durduk yere gelip ikiliye yakın bir yere oturmasıydı.
''Taewon!'' Jimin oğluna seslendiğinde Taewon hızlı adımlarla annesinin yanına gelip düşmanca bakışlarını Tayacnamo'ya çevirmişti.
''Babanın yanına gidip ona selamlarımı söylemelisin bebeğim. Hadi.'' Taewon bakışlarını prensten çekmeden annesinin dediği gibi onları daha uzaktan izleyen babasının yanına gitti.
''Ne konuşuyorlardı?''
''Ben gittiğim gibi annem beni fark edip sana selam söylememi söyledi.'' Taewon sinirle omuzlarını silkip babasının yanına oturdu ve aynı düşmanca bakışlarını ikiliye göndermişti. Annesini bir başka alfanın yanında görmek oldukça sinir bozucuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
King and Slave -JiKook ✓
FanfictionMuhteşem Yüzyıl x JiKook x Omegaverse Başlarını kaldırmadan selam duruyorlardı ki aralarından birisi oldukça saygısız sayılabilecek bir hamlede bulundu. Başını hafifçe kaldırdı, tek kaşını kaldırarak doğrudan veliaht prensin gözlerine baktı. Bu duru...