25te 90ı geçemediğiniz için ağlamıştım geçen bölüm bir günde geçtiniz yuh dmvksmgksmcksmc
Neyse bari 30a kadar ilerleyebildiğimi kadar
Sınır 95 oy 100 yorum
-Gwangju, Veliaht Sancağı-
Ana saray kadar olmasa da ihtişamlı Gwangju Sarayı'ında koşuşturma hakimdi.
Normal şartlarda sancak ziyareti ancak veliahtın evladı doğduysa olurdu fakat Kraliçe Jimin oğluna olan yoğun sevgisi sebebiyle her yıl en az iki kere oğlunu ziyarete eşi ve küçük çocuklarıyla gelirdi.
Sarayın yoğun telaşına karşın kraliyet at arabası çok daha sakindi. Uzun yol yüzünden uyuya kalan Vita Yoonji ve Omega Jeongsan, kral ve kraliçeye nefes aldırtmışlardı.
"Her bir sancağı ziyaret edişimizde halk taraf tuttuğumuzu sanıyor ve heyecanlanıyor.'' Bu durum Jungkook için trajikomikti. Kendisi tek evlat olmasına rağmen annesinin hiç yanına geldiğini hatırlamıyordu. Her davet mektubunda ''Halkın huzursuz olmaması için'' gelmediğini söyleyip geçiştiriyordu.
Oysa Jimin'in durumu daha da ciddiydi. Üç veliaht evladı vardı. Kime gitse halk gerçekten ona kayıyordu. Jungkook bu durumu Jimin ile paylaştığında ise Jimin vazgeçmek yerine hepsini yıl içinde belirli günlere bölmüştü.
Ocak ve temmuz ayının ilk iki gününü Taewon'un sancağında, şubat ve ağustos ayının ilk iki gününü Seongmin'in sancağında, mart ve eylül ayının ilk iki gününde ise Minho'nun sancağına gidiyorlardı. Böylesine düzenli oluşları ve birini diğerinden ayırmamaları halkın taraf tutma düşüncesini çürütüyordu fakat halk bu. Her seferinde bir başka iddia atarak heyecan yapıyorlardı.
"Ne kadar kaldı acaba? Oğlumu özledim."
Jungkook küçük pencereden baktığında sarayı görebilmişti.
"Geldik sayılır. Çocukları uyandıralım." Jungkook omzuna yaslanmış kızını uyandırırken Jimin de kucağındaki oğlunu uyandırdı. İkisi de başta huysuzlansalar da abilerini görecekleri için heyecanlıydılar.
Atların yavaşladığını hisseden aile kendilerine son kez çekidüzen verip araba durduğunda ağır adımlarla indiler.
Jungkook'un asla değişmeyen huyu; saygı gördüğü anın tadını çıkarmak. Ne zaman bir yere giriş yapsa her zaman yavaş ilerler, kimseye bakmaz, kimsenin ona bakamayacağını bilmenin verdiği zevkle yavaş yavaş yürür. Bu huyunu önce eşine, sonra da tüm çocuklarına bulaştırmıştı. Belki de bu huy yüzünden herkes tarafından tüm hanedanın çok soğuk olduğu söyleniyordu.
Jeon ailesi önlerinde eğilen her bir kişi içten içe egolarını okşarken daha yavaş adımlarla saraya adımladılar. Sarayın kapısından itibaren sıra sıra dizilen selam vaziyetindeki çalışanları geçtiler. En sonda onları bekleyen evlatlarına geldiklerinde gözlerinde özlem olsa da sakince durdular. Taewon önce babasının önüne geçip yüzüklü elini öptü, hemen ardından ise annesinin elini. Küçük kardeşlerine ise sadece baş selamında bulunmuştu.
"Kralım, kraliçem; size odanıza kadar eşlik etmemde bir mahsur yoktur umarım?"
İkili ufak bir baş hareketiyle onayladığında aynı sakinlikle üst kattaki onlara özel ayrılan odaya ilerlediler. Geniş kapı açıldı, hanedan sakin adımlarla içeri girdi, kapı kapandı. İşte şimdi karşılama yapılacaktı.
"Minik deltam!" Jimin kollarını sıkıca oğlunun boynuna doladığında Taewon da sıkıca sarıldı. Jimin ara ara temiz yüzlü oğlunun yanaklarını öpse de aralarına girmeye çalışan küçük afacanlar yüzünden ayrılmak zorunda kaldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
King and Slave -JiKook ✓
FanficMuhteşem Yüzyıl x JiKook x Omegaverse Başlarını kaldırmadan selam duruyorlardı ki aralarından birisi oldukça saygısız sayılabilecek bir hamlede bulundu. Başını hafifçe kaldırdı, tek kaşını kaldırarak doğrudan veliaht prensin gözlerine baktı. Bu duru...